Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1308 E. 2023/788 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1308 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/788

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
ESAS-KARAR NO : 2008/62 E 2020/338 K

TEMLİK ALAN :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı … tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalılar … ile …’in davacı müvekkilinin öz çocukları olduğunu, müvekkilinin eşinin vefatından sonra mal varlığını yöneterek çocukları ile paylaştığını, davalı …’ın iflas ettiğini, davalı …’ın okuma yazma bilmeyen müvekkilinin el ürünü olduğunu iddia ettiği bono karşılığında müvekkilinden para istediğini, müvekkilinin vermemesi üzerine bonoyu kız kardeşi olan diğer davalı …’e ciro ile icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin davalı …’a herhangi bir borcunun olmadığını, okuma yazma bilmediğini ve böyle bir senet imzalamadığını, davalı … hakkında yağma ve evrakta sahtecilik suçlamasından dolayı ağır ceza mahkemesinde dava açıldığını, belirterek müvekkilinin borçlu olarak göründüğü 300.000.000.000 TL (300.000,00 YTL) bedelli 10/01/2004 tarihli 25/02/2004 vadeli Ankara 11.İcra Müdürlüğünün 2004/8096 esas sayılı takip dosyasına konu bono nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, tahsil olunan paraların avans faizi ile birlikte tahsiline, müvekkilinin uğradığı maddi zarardan dolayı 1.000,00 YTL, manevi zarardan dolayı 20.000,00 YTL’nin davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, haksız ve kötü niyetli takip alacaklısı davalı …’in alacağın %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili; davacının müvekkillerini dava dilekçesinde potansiyel suçlu olarak gösterdiğini ve hak arama özgürlüğünün sınırlarını aştığını, davacının müvekkillerinin annesi olduğunu, dava konusu senet ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/1973 hazırlık numaralı dosyasında müvekkilleri hakkında “Zorla Senet İmzalatmak” ve “Karşılıksız Senedi Kullanmak” suçlarıyla şikayette bulunduğunu daha sonra Ankara 15.İcra Hukuk Mahkemesinin 2004/422 esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz ettiğini, davacının kendi içerisinde çelişki taşıyan birinin olduğu yerde diğerinin olamayacağı aşikar olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayete kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiğini, İcra Hukuk Mahkemesindeki davada ise senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olduğunun iki farklı bilirkişi vasıtasıyla tespit edildiğini, Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyanın kesinleşmesi sonucu davacının eldeki davayı açıldığını, davacının hakkını kötüye kullandığını, okuma yazma bilmediğini, imza atmaya muktedir olmadığını içeren bir beyanının olmadığını ve bu beyanın daha sonra ortaya çıktığını, davacının iddialarına ilişkin olarak sunduğu tüm delillerin tamamı derdest dava ile hiçbir ilgisi olmayan ayrıca asılsız olduklarının kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğunu, bu dosyada delil olarak kabul edilemeyeceğini bildirerek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu senedin zorla imzalandığı iddiasıyla yapılan şikayet üzerine ağır ceza mahkemesince sanık … hakkında zorla senet imzalattığı gerekçesi ile mahkumiyet kararı verilmiş ve diğer sanık … hakkında ise suç eşyasını bilerek kabul etmek fiilinden cezalandırılmasına karar verildiği, her ne kadar bozmadan sonra zaman aşımı nedeniyle sanıklar hakkındaki davanın düşmesine karar verilmiş ise de davalı …’ın tehdit kullanarak zorla dava konusu senedi davacı annesine imzalatarak aldığı ve ciro ederek ablası olan diğer davalıya temlik ederek onun tarafından davacı aleyhine icra takibine konulduğu bu şekilde davacının iradesi fesada uğratılarak tehditle imzalatıldığı senetten dolayı davalılara borçlu olmadığı (TBK 37.eski Borçlar Kanunu 27.madde) gerekçesiyle davacının menfi tespit talebinin kabulüne, dava konusu takibe konu senetten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine,
Gerek davadan önce ve gerekse davadan sonra çeşitli tarihlerde çeşitli miktarlarda dava konusu senede dayanılarak takip dosyasından tahsilat yapıldığından tahsil edilen bu bedellerin ödeme tarihinden itibaren takip yapan ve tahsil eden davalı …’ten avans faizi ile birlikte tahsili ile temlik alan …’a ödenmesine, icra dosyasından tahsil edilmekle birlikte henüz alacaklıya ödenmeyen bedelin temlik alana iadesine, davalı … dava konusu senedin zorla alındığını bildiği halde kötü niyetli olarak takibe koyduğundan takip bedelinin %40 oranında hesaplanan kötü niyet tazminatının bu davalıdan tahsili ile davacı temlik alana ödenmesine, davacı temlik alan faizden fazla munzam zarar ve ayrıca maddi zararının bulunduğu ispatlayamadığı buna yönelik talebinin reddine, davalı … zorla dava konusu senedi davacı temlik edenden aldığından bu fiilinden dolayı davacı temlik edeninin duyduğu elem ve acıyı kısmen de olsa gidermek için vakanın oluş şekli, tarafların kusuru, kastın yoğunlu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile takdiren 10.000,00 TL’nin senedin tanzim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan tahsili ile davacı temlik alana ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, davalı … tehdit ve senedin zorla alınması fiilene iştirak etmediği, davacı tarafın anılan davalı yönünden koşulları oluşmayan manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; Dava konusu senet davalı … tarafından diğer davalı …’e ciro edilerek ve haksız-hukuksuz biçimde muris …’ın malvarlıkları haciz edilip, paraya çevrilerek tahsilat yapıldığını, dava; senedin iptali, murisin davalılara borçlu olmadığının tespiti, davadan önce ve davadan sonra tahsil edilen paranın istirdadı istemine yönelik olduğunu, her ne kadar mahkeme tahsil edilen paranın davalı …’ten tahsil edilmesine karar vermiş ise de bu yönüyle kararın doğru olmadığını, zira davalı … hükümsüz senedi ciro ederek, diğer davalı …’e vermekle muris aleyhine haksız biçimde zenginleştiğini, icra dosyasından parayı tahsil eden … sadece durumu kurtarmaya yönelik olarak ve iyi niyet karinesinden yararlanmak için hareket ettiğini, tahsil edilen paraların her iki davalı tarafından paylaşıldığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kararının kladırılarakdavanın her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; davanın senedin zorla imzalatıldığı iddiasıyla açılmadığını, imza inkarına dayalı açıldığını, temliknamenin geçersiz olduğunu, tereke temsilcisi atanması konusuna da hiç değinilmediğini, gerekçeli Kararın Başlık Kısmında ise Tereke Temsilcisi Av. …, temlik alan … vekili olarak kaydedildiğini, bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık;imza inkarı ve bedelsizlik iddiasının usulüne uygun delillerle kanıtlanıp kanıtlanamadığı ve temlik alacaklısının temlik alacaklısı sıfatının bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; davalı … tarafından davacı annesi aleyhine takibe konan senedin davalı … tarafından, kardeşi olan diğer davalı …’e ciro edildiği ve takibe konulduğu senetteki imzanın murise ait olmadığı ve bedelsizliği iddiasıyla senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, icra inkar tazminatının tahsili, munzam zarar ve maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 55.maddesi gereğince; taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile davaya devam edilir.
Miras bırakan davacı yargılama sırasında vefat etmiş. Davacı muris adına temlik alacaklısı sıfatıyla kızı … davaya devam etmiş. Davalılar kardeşleri olup ölüm tarihi itibariyle tereke de elbirliği mülkiyetine tabidir. Bu tür davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır.
Murisin ölüm tarihine göre terekesi iştirak halinde olduğundan davanın tüm mirasçılar tarafından elbirliğiyle açılması ya da davacının açtığı bu davaya diğer mirasçıların muvaffakatlarının sağlanması veya terekeye temsilci tayin ettirilerek tereke temsilcisi vasıtasıyla davanın yürütülmesi gerekmektedir. Bu yön dava şartı olup öncelik ve re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Ancak, bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, eldeki dava muris tarafından açılmış yargılama sırasında 26/01/2015 tarihinde muris vefat etmiştir. Geriye mirasçı olarak mirasçı ve temlik alacaklısı olarak … davaya davaya devam etmiş, mahkemece verilen yetkiye dayalı olarak Sulh Hukuk Mahkemesince terekeye AV. … terekeye temsilci olarak atanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erdiği gibi; davanın taraflarına tanınan ıslah hakkı, kararı temyiz hakkı da miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
Temlik alacaklısı davacı … ile diğer mirasçılar arasında eldeki somut dava bakımından menfaat çatışması bulunmaktadır. Bu sebeple 4721 sayılı TMK m. 640/III hükmü uyarınca davacı muris …’ın terekesine temsilci tayin edilmiş ise de mahkemece karar başlığında davacı müteveffanın adı ve terekeye temsilci tayin edildiği belirtilmeden gerekçeli karar başlığının düzenlenmesi kararın ve tarafların istinaf dilekçelerinin tereke temsilcisine tebliğ edilmesi gerekirken usulüne uygun tebligat işlemi gerçekleştirilmemesi önemli bir eksiklik olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenerek ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 355.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Kaldırma nedenine göre istinafa başvuranın istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 25/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imza ¸e-imza ¸e-imza ¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”