Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1302 E. 2022/1841 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1302 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1841

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/346 E 2020/373 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin gayrimenkul satış danışmanlığı ve aracılığı işini yürüttüğünü, 2015 yılından itibaren davalı tarafından yapılan inşaat projelerinde, davalıya daire ve işyerlerinin satışı için aracılık ve danışmanlık hizmeti verdiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, her bir daire satışı için kararlaştırılan komisyon bedeli yanında, davalı tarafından karşılanması gereken satış ofisi mutfak ve sair giderlerinin de ödenmediğini, müvekkilinin bir kısım alacaklarından feragat ederek 12.02.2018 tarihinde hesap mutabakatı yapılarak belge imzalandığını, fakat herhangi bir ödeme yapılmadığını, simsarlık sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2018/14482 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, fazla ödemelerinin oluştuğunu, davacının da bu yüzden iş bu takibi başlattığını, 12.02.2018 tarihli hesap mutabakatı yapıldığına dair herhangi bir belgenin taraflarınca imzalanmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında taşınmaz satışına aracılık edilmesi hususunda simsarlık sözleşmesi kurulduğu, 10/11/2014, 11/13/2014, 28/06/2014 ve 13/08/2014 tarihli sözleşmelere dava dışı …’ın şahıs firması adına imza attığı, davacı şirketin taraf olmadığı, 25/10/2017 tarihli sözleşmede ise davacı şirketin …’ın temsilci sıfatıyla sözleşmeyi imzalaması suretiyle taraf olduğu, davacının dayandığı mutabakatın da … tarafından imzalandığı, davacı şirketin isim ve kaşesinin bulunmadığı, davalının ticari defter ve kayıtlarında dava dışı … adına ayrıca hesap tutulduğu, tarafların defter ve kayıtlarının birbirini tutmadığı, davalı kayıtlarında … adına yapılan ödeme kaydının davacının kayıtlarında yer almadığı, davacının düzenlediği faturaların hangi sözleşmeye ve taşınmazlara yönelik olduğunun anlaşılamadığı, … tarafından davalıya karşı ayrıca takip başlatıldığı ve bu hususta yargılamanın devam ettiği, davacının, taşınmazların satışı ve pazarlanması yönünden ücrete hak kazanabilmesi için işlemleri yaptığını ispat etmesi gerektiği, ancak tarafı olduğu 25/10/2017 tarihli sözleşme gereği aracılık hizmetlerini sunduğunu ispat edemediği, 71, 78, 80 ve 187 numaralı bağımsız bölümlerin hala davalı şirket adına kayıtlı olduğu, yani bu sözleşmeye göre satışının gerçekleşmediği, davacının ücrete hak kazanmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Dosya kapsamına sunulan delillerin incelenmesinden davalı şirkete ait dairelerin müvekkili şirket tarafından bulunan ve ön satış sözleşmesi imzalanan müşterilere devredildiği, mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesis edildiği, maddi vakıaya ait tanıklar dinlenmeksizin hüküm tesis edildiği, müvekkilinin hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, müvekkili şirketin 24.02.2015 tarihinde kurulduğu, bu tarihten önceki simsarlık ücreti ile ilgili müvekkilinin yetkilisi tarafından şahıs şirketi tarafından ayrı bir dava açıldığı, 24.02.2015 tarihinden sonraki simsarlık ücreti alacaklarının ise iş bu davanın konusu olduğu, davalı şirket tarafından … adına yapılan ödemelerin müvekkilinin kayıtlarında yer almasının mümkün olmadığı, müvekkili tarafından dava konusu işin yapıldığı hususunun tarafların kabulünde olduğu, davalı şirket tarafından müvekkiline ödemeler yapıldığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık davacı yanın simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı ve var ise kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2018/14482 E. sayılı takip dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili talebi ile 108.050,00 TL alacağın tahsiline yönelik icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalı borçluya 21/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 7 günlük yasal süresi içinde 25/04/2018 tarihinde ödeme emrine itiraz edildiği, itirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu davanın hak düşürücü yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davalının yapımını üstlendiği inşaatlarda bulunan dairelerin satış ve pazarlama işinin üstlenildiği ve taraflar arasındaki sözleşme uyarınca tanıtım, satış, pazarlama işlerinin yapıldığı halde davalının ödeme yapmadığı, sözleşmelere göre davalının, satış ofisi mutfak ve sair giderlerinin yarısını da karşılaması gerektiği halde karşılamadığı iddia edilmiştir. Davalı yan ise davacıya borçlarının bulunmadığını, ödemelerin yapılmış olduğunu ve kendilerince herhangi bir mutabakatname imzalanmadığını savunmuştur. Dosya kapsamına davacı yanca mutabakat aslı sunulamadığı, davalı yanda evrak aslının bulunduğu bildirilmiş ise de davalı tarafından da dosya kapsamında mutabakat belgesi inkar edildiğinden sunulmamıştır.
Dosya kapsamında bulunan sözleşme fotokopilerinin incelenmesinden,
10/11/2014 tarihli sözleşmenin davalı ile … … arasında …projesi kapsamındaki dairelerin satışı ile ilgili kurulduğu,
11/03/2014 tarihli sözleşmenin davalı ile … … arasında…projesi kapsamındaki dairelerin satışı ile ilgili kurulduğu,
28/06/2014 tarihli sözleşmenin davalı ile … … arasında … projesi kapsamındaki 50 adet dairelerin satışı ile ilgili kurulduğu,
13/08/2014 tarihli sözleşmenin davalı ile … … arasında … projesi kapsamındaki dairelerin satışı ile ilgili kurulduğu,
25/10/2017 tarihli sözleşmenin davalı ile davacı şirket arasında … Projesindeki dairelerin satışı ile ilgili kurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında alınan alınan 18/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların defterlerinin usulüne uyun olarak tutulduğu, davacının kayıtlarına göre akdi ilişkinin 2015 ve 2016 yıllarına ait 612.054,83 TL toplam bedelli 25 adet faturaya dayandığı, davalının 359.946,39 TL ödeme kaydının bulunduğu, davacı kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle 252.108,44 TL alacak kaydının olduğu, davalının kayıtlarında ise davacı şirketin yetkilisi … adına ayrı hesap tutulduğu, davacının tüm ödemelerinin davacı şirket hesaplarında gösterilmesi nedeniyle detaylı tespit yapılamadığı, davalı kayıtlarındaki … adına yapılan 183.600,88 TL ödemenin davacının kayıtlarında bulunmadığı, tarafların ticari defterlerinin birbirlerini teyit etmediği, yine davacı tarafından düzenlenen bir kısım faturaların, davacının takip edildiği cari hesapta yer almayıp, dava dışı … şahsi işletmesine ait cari hesapta takip edildiği, ayrıca rapor ekinde bir kısım örnekleri sunulan davacı tarafından düzenlenmiş faturalarda, davacının proje adlarına göre faturaları düzenlendiği, hizmet verdiğini iddia ettiği, hangi projenin hangi dairesi yahut hangi projenin hangi ada parseli için fatura düzenlediği, fatura üzerinde yer alan açıklamalardan tespit edilemediği belirtilmiştir.
11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda ise, davacı tarafça cari hesap sözleşmesinin yanı sıra mutabakat belgesi aslının sunulmaması ve davalının bunları inkar etmesi, davacı tarafça alacağına dayanak olarak sunulan Hizmet Bedeli Sözleşmelerinden dört tanesinde tarafın davacı şirket değil, dava dışı … olması ve davacı Şirket’in kuruluş tarihinden önce imzalanmış olmaları, simsarlık sözleşmelerinin yazılı geçerlik koşuluna tabi olmaları ve sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince davacının bu sözleşmeler gereğince davalıdan bir hak talep edemeyecek olduğu, davacı tarafça vekaletsiz iş görme gereğince davalıdan bir talepte bulunabileceği bir an için düşünülse bile, sözleşmelerin tarafı olan dava dışı … tarafından davalı aleyhine simsarlık ücreti talepli bir başka davanın açılmış olması, davalı tarafça davacı şirkete değil, diğer kişilerle birlikte dava dışı …’a vekalet verilmiş olması, davacının delil listesi ek 10 olarak sunduğu ve fakat davacı tarafça kabul edilmeyen mutabakat örneklerinde dahi davacı şirketin değil, dava dışı …’ın imzasının bulunması karşısında, bu dosyada vekaletsiz iş görmeye dayalı bir alacak hesaplanmasının, aynı iş için mükerrer bir alacağın karara bağlanmasına yol açabileceği, davalı Şirket ile dava dışı … ve davacı Şirket arasında imzalanan 25.10.2017 tarihli “… Projesine ilişkin “Hizmet Bedeli Sözleşmesi” gereğince 71, 78, 80 ve 187 numaralı bağımsız bölümler Yenimahalle Tapu Sicil Müdürlüğü’nden celp edilen kayıtlarına göre davalı şirket adına kayıtlı olduklarından ve simsarlık sözleşmesi gereğince ücrete hak kazanabilmek için satış sözleşmesinin yani devrin yapılmış olması gerektiğinden, davacının bunlara ilişkin talebinin yerinde olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
25/10/2017 tarihli sözleşme gereği aracılık hizmetlerini sunduğunu ispat edemediği, 71, 78, 80 ve 187 numaralı bağımsız bölümlerin hala davalı şirket adına kayıtlı oldukları yani bu sözleşmeye göre satışının gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmış ise de taraflara ait ticari defterlerin karşılıklı olarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir şekilde incelenmediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli değildir. Alınan bilirkişi raporlarında davacı tarafından düzenlenen bir kısım faturaların davalı ticari defterlerinde farklı bir hesapta da olsa kaydedildiği belirtilmekle birlikte bu kayıtlar üzerinde mahkemece yeterince durulmamıştır. Ayrıca davacı şirket yetkilisi tarafından ayrı bir takip yapılıp dava açıldığı dosya kapsamı ile anlaşılmış olup, mahkemece bu dosya getirtilerek her iki davanın dayanakları takip dosyalarında talep edilen alacak ve dönemleri değerlendirilerek anılan dosyanın akıbeti de araştırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edilmesi doğru değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/346Esas, 2020/373Karar ve 10/09/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 23/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”