Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. 2023/688 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1290 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2023/688 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
ESAS NO : 2019/326 E 2020/109 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 03.10.2007 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ile yine aynı tarihte müvekkili şirket lehine 15 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, bayilik ilişkisinin 15 yıl süreceği düşüncesi ile intifa hakkına güvenilerek müvekkili şirket tarafından davalı yana hibe verildiğini ancak dikey anlaşmanın Rekabet Kurumu’nun tebliğ ve kararları doğrultusunda öngörülenden erken sonlanması nedeniyle kıstelyevm usulü hesaplanan 80.172,62 TL’nin, hibenin davalıya ödeme tarihinden itibaren aksi kanaatte ihtarnamenin davalıya tebliği tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müsetelsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, taraflar arasındaki dikey ilişkinin 10.01.2017 tarihinde sona erdiğini, terkin senedinde intifa sahibi şirketin “Taraflarca tapu kütüğü ve elektronik ortamda kayıtları incelenen ve belirtilen taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğum/olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelini aldığından, çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim/ederiz” şeklinde ifade kullandığını davacı şirket 10.01.2017 tarihli resmi belgeye göre intifa bedelini aldığı için dava hukuki dayanaktan yoksun hale geldiğini, bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacı yanın sözleşmenin 15 yıl süreceğine güvendikleri için ödeme yaptıklarını iddia etmiş ise de; sözleşmenin yapılmasından önce çıkarılan rekabet yasağı ve rekabet kurulunun 2002/2, 2003/3 sayılı tebliğleri ile sözleşme sürelerinin 18/09/2005 tarihine kadar 5 yıl ile sınırlanacak şekilde değişiklikle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini bildiren kararları ve intifa hakkının sözleşme ile bağlantılı olduğuna dair rekabet kurulu kararı da dikkate alındığında, davalı sözleşme akidi sözleşmedeki taahhütü yerine getirilerek süre sonunda haklı sebep ile sözleşmenin fesh edildiği, davacı tarafça hizmet bedeli açıklaması ile yapılan ödemelerin sözleşmeye ilişkin olduğu, ve sözleşmenin taahhütleri yerine getirilerek süresi dolduğu için fesh edildiği bu ödemelerin davacı tarafça talep edilemeyeceği, 15 yıl süreli intifa sözleşmesi ile ilgili bedelinin her yıl için 1.320,00 TL’den 15 yıllık bedelin 19.800,00 TL olduğu ve intifa hakkının fek edilmesinden sonra kalan sürenin 5 yıl 9 ay olduğu, oranlaması ve hesaplaması ile bu süreye tekabül edilen bedelin 7.590,00 TL kısmi intifa bedelinin davacı tarafça istenilebileceği, davalı şirketin şahıs şirketi olması intifanın bayilik sözleşmesi ile bağlantılı olup ayrıca kefaletname de davalı şirketin tüm borçları için müteselsil kefil olunmakla, diğer davalılarında kefalet limitince borçtan sorumlu oldukları kanaati ile tüm davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne İntifa hakkının kaldırılışından itibaren 7.590,00 TL kısmi intifa bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline, fazla talebin reddine, karar verilmiş ,hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; dava, intifa hakkının terkinine ilişkin alacak istemi değil, bayiliğin feshi öngörülen süreden önce sonlanması nedeniyle yapılan yatırımın anlaşmadan kalan süreye tekabül eden kısmının iadesi istemine ilişkin olduğu, intifa sözleşmesinin bayilik sözleşmesinden ayrı değerlendirilemeyeceği, anlaşma devam ederken Rekabet Kurulu’nun görüş değişikliği nedeniyle sonradan verdiği kararlara istinaden davalının feshi nedeniyle anlaşmanın öngörülen süreden önce sonlanması dolayısıyla (sonradan geçersizlik sebebiyle) müvekkil şirkete karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre elindekini iade etmesi gerektiği bu nedenle müvekkil şirket tarafından davalıya 15 yıllık anlaşma süresi gözetilerek ödenen 120.258,93 TL hibenin kalan on yıla tekabül eden 80.172,62 TL’lik kısmının, davalıya ödeme tarihlerinden itibaren (aksi kanaatte müvekkil şirket tarafından Ankara 53. Noterliği vasıtasıyla keşide edilen 11.10.2012 tarihli 31486 yevmiye numaralı ihtarnamenin davalıya tebliği tarihinden itibaren) işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalılar vekili; Dava konusu tapu kayıtlarında, intifa bedelinin tahsil edildiği ifadesinin yer aldığını, davacının davasının haksız ve kötü niyetli hale geldiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; bayilik sözleşmesinin rekabet kurulu kararı ile erken feshi nedeniyle yapılan karşılıksız yardım ve intifa bedelinin iadesinin talep edilip edilemeyeceği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinin ve davalıya ait taşınmaz üzerinde kurulan intifa hakkının süresinden önce geçersiz hale gelip, terkin edilmesi nedeniyle bakiye süreye tekabül eden intifa bedeli ve yapılan karşılıksız yardımın iadesi istemine ilişkindir.
Davacı taraf, 03/10/2007 tarihinde kurulan intifanın, 5.yılın bitimi olan 10/01/2017 tarihinde sona ermesi nedeniyle geçersiz kalan süreye tekabül eden bedelin ve yardımın iadesi gerektiğini ileri sürmüş, davalılar ise davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar, taraflarca istinaf edilmiştir.
Akaryakıt dağıtım lisansı ile sektörde faaliyet gösteren davacı yararına, mülkiyeti davalıya ait taşınmaz üzerinde 03/10/2007 tarihinde 15 yıl süreli kurulan intifa hakkının, anılan taşınmaz üzerinde dava dışı firma ile imzalanan akaryakıt bayiilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu Kararı ile 2012 tarihinden itibaren geçersiz hale gelmesi sonucuna bağlı olarak intifa hakkının da 10/01/2017 tarihinde terkin edildiği dosya içeriği ile sabit olduğu gibi esasen taraflar arasında da ihtilafsızdır.
Dava dilekçesinde veya yargılama aşamasında davacı vekilince sunulan dilekçelerde, terkin işlemine esas vekaletname ile vekil tayin edilen …’ın vekalet yetkisi ile tapu memuru önünde ‘’…intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan, çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.’’ şekilde beyanda bulunduğu ve intifa hakkının terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Terkin işlemine dayanak Ankara 53. Noterliğinde düzenlenen 02/01/2017 tarihli vekaletnamede, vekil eden davacı şirket tarafından, vekil …’ a, “….malik lehine terkin etmeye, intifa hakkından feragat etmeye ..” yetkisinin de tanındığı anlaşılmaktadır. İntifanın terkinine ilişkin 10/01/2017 tarihli 625 yevmiye nolu İstanbul/Silivri Tapu Müdürlüğünün Tescil İstem Belgesinde; Davacı şirketin verdiği Ankara 53. Noterliğinin 02/01/2017 tarih 13 sayılı vekaletname ile vekil olarak tayin edilen …’ın :bedele yönelik herhangi bir ihtirazi kayıt belirtmeksizin “…intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim” şeklinde beyanda bulunduğu ve bu beyanla birlikte intifa hakkının terkin edilmiş olup, esasen bu durumda intifa terkininin bedelsiz olarak yapılmış olduğunun kabulü gerektiği dolayısıyla davacının artık bakiye süreye ilişkin intifa bedelini talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır (Yargıtay 19.HD. 01.06.2017 tarih,2016/10759E, 2017/4454K sayılı, 2018/3497 E.2020/522 K sayılı 18/02/2020 tarihli, 2016/9787 E.2017/7746 K sayılı 05/12/2017 tarihli ilamları).
Tacir olan davacının, tapu sicil müdürlüğü nezdinde imzaladığı belgenin hukuki sonuçlarına katlanması gerekir. Burada, terkinin kurucu veya açıklayıcı olmasının bir önemi bulunmayıp, resmi memur huzurunda açıklanan iradenin içeriğidir. Davacı, terkine esas belgede, intifa bedelinin tamamını aldığından terkin talep ettiğini beyan ettiğine göre, bakiye dönem için bedel iadesi talep edemez.
Bu durumda ilk derece mahkemesince davacı şirketin vekili tarafından yapılan bu beyan karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmi intifa bedelinin kabulü yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Davacının hizmet bedeli açıklaması ile yapılan bedelin idesine yönelik talebinin iadesine yönelik sözleşmede bir düzenlemenin bulunmamasına, sözleşme gereği davalıların taahhütlerini yerine getirdiği sürenin dolması nedeniyle sözleşmenin sona erdiğinin anlaşılmasına göre karşılıksız yardımın iadesine yönelik talebinin reddinin doğru olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddine, davalılar vekilinin istinaf itirazının intifa bedelinin iadesinin kabulüne dair karara yönelik istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
3-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/326 Esas, 2020/109 Karar ve 19/02/2020 Tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
4-a)Davanın REDDİNE,
b)Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 179,90TL harcın peşin alınan 1.369,15TL harçtan mahsubu ile bakiye 1189,25TL harcın davacıya İADESİNE,
c)Davalılar yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT tarifesi uyarınca hesap ve takdir edilen 12.827,62TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
e)HMK’nin 333.maddesi gereğince artan gider avansının yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90TL harçtan peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1.a.maddesi gereğince kesin olmak üzere 08/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”