Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1286 E. 2023/625 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1286 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/625

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2020
ESAS-KARAR NO : 2017/286 E – 2020/368 K

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 28/04/2023
YAZILDIĞI TARİH : 28/05/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında … ilçelerinde olmak üzere 29/06/2016 tarihinde iki adet bayilik sözleşmesi ve bağlı olarak protokollerin imzalandığını, davalının haklı neden olmaksızın 08/08/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmeleri feshettiğini, bayilik sözleşmesinin 21 ve protokolün 6.2 maddesi uyarınca her bir sözleşme nedeni ile cezai şart alacağının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla toplam 5.000,00 USD cezai şart alacağı ile bayilik sözleşmesinin 21.3 maddesi uyarınca kar yoksunluğu talep haklarının bulunduğunu belirtip, sözleşmenin kalan kısmı nedeni ile oluşan kar yoksunlukları için her iki sözleşme nedeni ile toplam 5.000,00 USD’ nin sözleşmelerin fesih tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; kar yoksunluğu ve cezai şart alacağının varlığının ve miktarının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, sözleşmeleri haklı nedenle fesih ettiklerini, davacının aynı bölgede başka akaryakıt istasyonları olduğu için kar kaybının söz konusu olmadığını, üstelik cezai şart alacağının davalı şirketin ekonomik olarak mahvına neden olacağını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda: Davacının sözleşmeye konu bayiliklerin oluşturulduğu bölge içerisinde başkaları ile oluşturulmuş birden fazla bayisi daha olduğunu, fesih edilen bayilikler ile ilgili satışlarını bu bayileri üzerinden yaparak kar kaybı oluşmayacağı, davacı vekilinin 20/12/2017 tarihli dilekçesinde belirttiği gibi …’daki fesih edilen bayilik yerine aynı dönem içerisinde başka bir şirket ile bayilik sözleşmesi imzalanıp ürün satışı yapıldığı, …’daki bayiliğin feshi nedeni ile kar kaybı oluşmadığı, … ilçesindeki bayilik yerine yeni biri ile bayilik ilişkisi kurulamadığı söylenmiş, davalı da yeni bir bayilik ilişkisi kurulduğunu kanıtlayamadığı ancak davalı ile oluşturulup sonradan fesih edilen …’ndaki bayilik dışında davacının … üç ayrı bayiliğinin daha bulunduğu için, davalı ile olan ve iptal edilen …’ndaki bayilikten kaynaklanan nedenle davacının kar kaybının varlığından söz edilemeyeceği, bu nedenle davacının kar kaybı zararları ile ilgili taleplerinin reddine, cezai şart alacağı yönünden yapılan değerlendirme ise; sözleşmenin davalı tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği, davacının bayilik sözleşmelerinin 21 ve protokollerin 6.2 maddesi uyarınca her bir sözleşme nedeni ile cezai şart alacağı talep haklarının bulunduğu, bayilik sözleşmeleri ile protokol hükümleri dikkate alındığında KISTELYEVM esasına göre yapılan hesaplamalara göre fesin edilen her bir bayilik ilişkisi nedeni ile davacının davalıdan ayrı ayrı 24.452,05 USD cezai şart talep edebileceği, davalı tarafın cezai şart alacağının tahsilinin şirketlerinin mahvına neden olacağını savunduğu, bu hususun ispatının davalı yana ait olduğu,… mahkemelerine iki kez talimat yazıldığı, ilk talimat ile görevlendirilen bilirkişi davalı şirket yetkililerinin bildirdikleri adreste incelemeye izin vermediği ve uygun koşulları sağlamadığının belirtildiği, mahkemece ise yapacak işlem kalmadığı için talimatın iade edildiği, davalı vekilinin itiraz dilekçesi hazırlayıp davalı şirket yetkililerinin incelemeye hazır olduklarını bildirmesi üzerine yeniden talimat yazılmakla birlikte davalı şirket yetkilileri ve davalı vekilinin ticari kayıtlarını bilirkişi incelemesi için hazır etmedikleri için yine rapor alınmasının mümkün olmadığı, her ne kadar davalı vekili benzeri bir dava için Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan rapor olduğunu, bu rapordaki veriler dikkate alınarak değerlendirme yapılmasını istemiş ise de, davalı tarafın iki kez talimat yazılmasına rağmen kayıtlarını ibraz etmemeleri nedeni ile bilirkişi raporu alınıp, cezai şart alacağının tahsilinin davalının mahvına neden olacağının davalı tarafından kanıtlanamadığı, başka mahkeme için hazırlanan ve bilanço dışındaki varlıkların değerlendirilmediği raporun dikkate alınmasının mümkünü olmadığı, bu hali ile cezai şart alacağının tahsilinin davalının mahvına neden olacağının davalı tarafından kanıtlanamadığı için indirim yapılmadığı, davacı tarafından alacağın sözleşme hükümlerine göre ve USD cinsinden talep edildiği için USD cinsinden hüküm oluşturulmasının mümkün olduğu, faiz başlangıcı için fesih tarihi belirtilmiş ise de, davacı alacağı kesin vadeyi içermediği gibi davalı daha önce temerrüde düşürülmediği dava dilekçesi ile talep edilen davacı alacağına dava tarihinden itibaren, ıslah ile talep edilen kısım yönünden ise 3095 sayılı yasayanın 4/a maddesine göre faiz uygulanmasının mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kar kaybına ilişkin 5.000,00 USD alacak talebinin reddine, cezai şart alacağı olan 48.904,10 USD’nin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, cezai şart alacağının 5.000,00 USD’sine 18/04/2017 dava tarihinden itibaren, kalan 43.904,10 USD’sine 30/05/2019 ıslah tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesinde belirtilen değişen oranlı faiz uygulanmasına, karar verilmiş hükme karşı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili; kar mahrumiyeti talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gibi sözleşme ile belirlenen akdi faiz oranın reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı vekili; cezai şart alacağının kabulüne karar verilmeyeceğini, iki ayrı sözleşme için ayrı ayrı cezai şart alacağının kabulünün hatalı olduğunu, ayrıca cezai şart alacağının tenkise tabi tutulmamasının da hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle cezai şart ve kar mahrumiyeti talep edilip edilemeyeceği ve uygulanacak faiz oranın belirlenmesi hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshine dayalı kar mahrumiyeti ve iki ayrı cezai şart isteğine dayalı tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle hükme esas alınan ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile cezai şart hususunda bir karar verilmeden önce gerekli bilgi ve belgeler üzerinde inceleme için yazılan talimat gereği davalı yanın ticari defter kayıtlarının ibraz edilmediği, sözleşmenin düzenlendiği tarihte davalının iktisadi durumu, davalı borçlunun ödeme gücü ve kabiliyetinin davalı yanca ispat edilemediği göz önüne alınarak, sözleşmede belirlenen akdi faiz oranının ise Türk Parası ile borçlanmalara ilişkin olup yabancı para cinsinden borçlanmalara ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun’un “Yabancı para borcunda faiz” kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlendiği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, bilirkişi raporu ile tespit edilen cezai şart göre davacı vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 19.431,42TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.858,00TL harcın mahsubu ile bakiye 14.573,42 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 28/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”