Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1216 E. 2022/1790 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1216 ( ESASTAN RET)
KARAR NO : 2022/1790

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/330 E- 2020/26 K

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ : ANKARA
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 19/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 16/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, bu davanın daha önce Ankara 14. İdare Mahkemesinde açıldığını, davanın görev yönünden reddine karar verildiğini, bu kararın istinaf edilmeyerek 09.04.2018 tarihinde kesinleştiğini, davalı kurum ile müvekkili şirket arasında akdedilen 20/12/2016 tarihli sözleşme neticesinde 160 kg ile 350 kg arasında 120 adet Avrupa Birliği Ülkeleri Menşeli İthal Besilik Sığır satışı hususunda anlaşıldığını, anlaşma sağlandıktan sonra davalı kurum tarafından müvekkili Şirketten sözleşme konusu sığırların teslimi için …Bankasına 195.300,00 EURO 20.12.2016 tarihinde ödeme yapılması istenildiğini ve damga vergisi olarak da 6.781,84TL ödenmesi istenildiğini, müvekkili şirkette sözleşme şartlarına uygun olarak …Bankasına hayvan bedeli olarak 20.12.2016 tarihinde 195.300,00 EURO ve sığırların teslimi için vergisi de … muhasebe servisine 6.781,84 TL damga vergisi ödendiğini, ancak davalı kurum tarafından sözleşme ediminin ifa edilmediğini, sığırların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, 1 ayı aşkın bir süre geçtikten sonra, müvekkilinin ödemiş olduğu 195.300,00 EURO 23.01.2017 tarihinde müvekkile iade edildiğini, ancak damga vergisi olarak ödenen 6.781,84 TL ödenmediğini ileri sürerek;
-Davalı kurumun haksız olarak sözleşme edimini ifa etmemesi nedeniyle mahrum kalının karlar için fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 3.000 TL zararın davalı kurumdan hakkının doğum tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte ödenmesini,
-müvekkilinin damga vergisi için ödemiş olduğu 6.781.84 TL’nin hakkının doğum tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte iadesini,
-müvekkili şirkete iade edilen 195.300 EURO’un 20.12.2016 ile 23.01.2017 tarihleri arasında davalı kurumda kalmasından dolayı fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 218,16 TL faizin ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının Damga Vergisinin iadesine ilişkin talebinde hukuki yararının olmadığını, sözleşme uyarınca müvekkili kurumun davacıya 120 adet erkek besilik sığır teslimini, davacı da müvekkili kuruma hayvan bedeli olarak 195.300,00 Euro ödeme borcu altına girdiğini, sözleşmenin 6. maddesinde damga vergisinin besici yani davacı tarafından ödeneceğinin hüküm altına alındığını, damga vergisinde vergiyi doğuran olayın sözleşmenin imzalanması olduğunu, davacı tarafından ödenen 6.781,84TL damga vergisinin müvekkili kurumca Diyarbakır Süleyman Nazif Vergi Dairesine aktarıldığını, yoksun kalınan kar iddiasının gerekçesinin davacı tarafça, müvekkili kurumun sözleşme gereği edimini ifa etmemesi sebebiyle 120 adet büyükbaş hayvandan elde edeceği kar mahrumiyeti olarak izah edildiğini, sözleşme konusu hayvanların Bakanlar Kurulu kararına istinaden müvekkili kuruma tanınan 2016 yılı ithalat kotası kapsamında ülkeye getirildiğinin davacı tarafından bilindiğini, davacıya teslim edilecek 120 adet hayvanın da içinde bulunduğu ihracat partisini gerçekleştirmesi gereken İhracatçı Üretici Birliği, müvekkili kurum ile akdettiği “Büyükbaş İthal Besicilik Sığır Alım Sözleşmesi” hükümleri uyarınca ülkeye getirmesi gereken 4.000 büyükbaş hayvan ithalatını sağlayamadığını, nitekim mahreç ülkeden hayvan temin edilmemesi yahut bu hususta yaşanacak zorluklar nedeniyle müvekkili kurumca tek taraflı fesih yetkisinin kullanılabileceğinin de davacı ile akdedilen 20/12/2016 tarihli sözleşmenin 12. maddesinde açıkça hüküm altına alındığını, müvekkili kurumun satış sözleşmesi akdettiği besicilerin mağduriyetlerine yol açmamak için doğrudan tek taraflı fesih yetkisini kullanmak yerine sözleşmede alıcı konumundaki besicilere alternatif bir çözüm sunduğunu, davacı ile akdedilen sözleşmenin 4.2 maddesinde “Et Süt Kurumu tarafından yeterli miktarda Avrupa Birliği menşeli besilik sayılardan temin edilmemesi halinde, besicinin kabul etmesi şartıyla Güney Amerika menşeli besilik sığırlardan karşılanabilecektir. Bu durumda döviz cinsi ve fiyattan dolayı oluşacak fiyat fark Euro/Dolar paritesi üzerinden yapılacak hesaplama sonucunda besici firmaya Et Süt Kurumu tarafından iade edilecektir. Besicinin Güney Amerika menşeli besicilik sığır almaya kabul etmemesi halinde sözleşme bedeli besici firmaya Et Süt Kurumu tarafından iade edilecektir.” hükmüne yer verildiğini, madde kapsamında davacıya hayvan temininde yaşanan sorunlar nedeniyle Güney Amerika menşeli besilik sığır isteyip istemediğinin sorulduğunu, davacının da müvekkili kurumun iş yerlerinden biri olan Diyarbakır Et Kombinası Müdürlüğü’ne verdiği dilekçe ile Avrupa Birliği menşeli hayvan isteğini bildirdiğini, müvekkili kurumun sözleşme uyarınca üstlendiği sorumluluğu yerine getirdiğini ancak Avrupa Birliği menşeli hayvan ithalatında ihracatçı firmanın ağır kusuru sebebiyle davacıya hayvan tesliminin yapılmadığını, fiili ve hukuki imkansızlığın vücut bulması nedeniyle sözleşmenin yerine getirilmediğini, yapılan ikinci teklifin davacının yoksun kaldığı karın giderilmesine yönelik olduğunu ancak davacı tarafça kabul edilmediğini, 11/01/2017 tarihli dilekçesiyle sözleşmeyi fesheden davacının müspet zarar talep edemeyeceğini, müvekkili kurumca davacının 11/01/2017 tarihli dilekçesi 13/01/2017 tarih ve 126 sayılı yazı ile Merkez muhasebeye iletilmiş ve teminatın bu koşullar altında iade edilmesi talimatı verildiğini ancak davacının iban numarasında iki hanenin eksik kalması nedeniyle 20/01/2017 tarihinde iade edilebildiğini, bu nedenle davacının teminatın faizine ilişkin talebinin de yerinde olmadığı, muhasebe kayıtlarında 26/12/2016 tarihinde 195.300 Euro x3,6470=712.259,10TL olarak geçtiğini, teminatın iade edildiği 20/01/2017 tarihinde ise döviz cinsinden oluşan kur farkından dolayı davacıya 195.300 Eurox4,0688=794.636,64TL ödemede bulunulduğunu, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasında 26/12/2016 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşme kapsamında davacının yaptığı ödeme miktarı ile ödeme tarihi, davalının sözleşme kapsamında ödenen EURO cinsinden parayı ödediği tarih ve ödediği miktar, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasindeki ihtilafın; sözleşmenin davalının kusurlu davranışı ile feshedilip feshedilmedği, bu suretle talep edilen alacak kalemleri yönünden davacının alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarı noktasında toplandığı, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 14/03/2019 tarihli raporda; 20/12/2016 tarihli sözleşme ile 27/12/2016 tarihli sözleşmelerin birbirlerinin devamı niteliğinde olmadığını ve bağımsız sözleşmeler olarak nitelendirilebileceği, 20/12/2016 tarihli sözleşmenin ifa edilmemiş olmasının davalının kusurundan kaynaklandığı, davacının 11/01/2017 tarihli dilekçesiyle TBK 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını “sözleşmeden dönme” olarak kullandığı ve talep edebileceği zararın menfi zararla sınırlı olacağı, davacının menfi zararının damga vergisi için ödenen 6.781,84-TL ile 20/12/2016 – 23/01/2017 tarihleri arasındaki faiz kaybı olan 1.264,25-TL olmak üzere toplam 8.046,09-TL tutarında hesaplandığı, Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ile yapılan inceleme sonucunda; davacının yoksun kalınan kar, damga vergisi bedelinin tazmini ve faiz talebinin yerinde olup olmadığı ile teslim yapılan 27.12.2016 tarihli sözleşmenin, ilk sözlemenin devamı olup olmadığının tespitine ilişkin, 20/12/2016 tarihli sözleşme ile 27/12/2016 tarihli sözleşmelerin birberlerinin devamı niteliğinde olmadığı ve bağımsız sözleşmeler olduğu, 20/12/2016 tarihli sözleşmenin ifa edilmemiş olmasının davalının kusurundan kaynaklandığı, davacının TBK’nun 125.maddesinde yer alan seçimlik hakları kullanabileceği kabul edilmiş olup, Davacı yan, 11.01.2017 tarihli yazısıyla Güney Amerika menşeili sığırla ikame edilmesini de kabul etmeyerek ödediği tutarın iadesini istemekle, seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yönünde kullanmış olup, bu durumda ancak menfi zararını yani sözleşme imzalanmamış olsaydı uğramayacak olduğu zararı talep edebileceği kanaatiyle, dosya kapsamından tespit edilebilen tek zararın, damga vergisine ilişkin 6.781,84-TL ödeme olduğu, 488 Sayılı Damga Vergisi Kanununun 3. maddesi uyarınca “Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Resmi Dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kişiler öder” hükmünü amir olduğu, burada vergiyi doğuran olayın, sözleşmenin imzalanması olduğu, davalı Kurumca, davacı yanın ödediği damga vergisi tutarı dava dışı Vergi Dairesi hesabına aktarıldığı da göz önüne alındığında, davacının damga vergisi tutarının iadesini istemek hakkı bulunmasa da damga vergisi olarak ödediği tutar olan 6.781,84-TL tutar kadar tazminatı, menfi zarar kapsamında davalıdan talep edebileceği, davanın kısmen kabulü ile davacının menfi zararı olarak 6.781,84-TL damga vergisi tutarının, davacının sözleşmeden dönme (fesih) tarihi olan 11/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği belirtilerek;
-Davanın Kısmen Kabulü ile davacının menfi zararı olarak 6.781,84-TL damga vergisi tutarının 11/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin tüm taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Bilirkişi raporunda davalının kusurlu olduğu, iki sözleşmeninin birbirinin devamı niteliğinde olmadığını müspet zararının 148.194,00TL, menfi zararın 8.046.09 TL olduğunu belirttiği, bilirkişi raporunda zararın net şekilde belirtilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece davanın 6.781.84 TL üzerinden kabul kararı vermesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, Güney Amerika menşeli sığırların bu sözleşmeyle hiç bir alakasının olmadığı, Yerel mahkemece müvekkilinin sözleşmeden dönme hakkını kullandığı gerekçesinin hatalı olduğu, tüm dosya kapsamında müvekkilinin sözleşmeden dönmediği davalının kusurlu olarak sözleşmeden döndüğü, yerel mahkemenin değerlendirmede hataya düştüğü, yerel mahkemenin kararının reddedilen kısmını istinaf ettiğini bildirmiştir.
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili; İstinafa konu mahkeme kararı dikkate alındığında davacının kabul edilen talebi yönünden “yargı yolunun” idari yargı yolu olduğu, davacının açılan davada “hukuki yararının ” bulunmadığı bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın “damga vergisi yönünden” görevsizlik ya da hukuki yarar noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerektiği, davacının faiz talebinin de reddi gerektiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Dava konusu alacak kalemlerinin değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 20/12/2016 tarihli sözleşmede;
4.2.maddede;”Et Süt Kurumu tarafından yeterli miktarda Avrupa Birliği menşeli besilik sayılardan temin edilmemesi halinde, besicinin kabul etmesi şartıyla Güney Amerika menşeli besilik sığırlardan karşılanabilecektir. Bu durumda döviz cinsi ve fiyattan dolayı oluşacak fiyat fark Euro/Dolar paritesi üzerinden yapılacak hesaplama sonucunda besici firmaya Et Süt Kurumu tarafından iade edilecektir. Besicinin Güney Amerika menşeli besicilik sığır almaya kabul etmemesi halinde sözleşme bedeli besici firmaya Et Süt Kurumu tarafından iade edilecektir.”
6.maddede sözleşmeyle ilgili giderler; “Bu sözleşmeden dolayı ödenmesi gereken damga vergisi besici tarafından sözleşme imzalanmadan önce euro olarak ESK’na ödenecektir.Ayrıca fatura bedeli üzerinden oluşan borsa tescil ücreti besici tarafından ödenecektir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davacı yan 11.01.2017 tarihli yazı ile 195.300,0TL paranın iadesini istemiştir.
Vergi alındı makbuzuna göre 20.01.2017 tarihinde 234.712,0TL damga vergisi Et ve Süt Kurumunca vergi dairesine yatırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle sözleşmeden dönme feshi nedeniyle davacı tarafın menfi zararını isteyebileceği, davacının sözleşme konusu etlerin davalı tarafça teslim edilmemesi üzerine 20.12.2016 tarihinde yatırılan 195.300Euro bedelin davacının 11.01.2017 tarihli bildirisi üzerine davalı Kurumca davacıya 23.01.2017 tarihinde iade edildiği, davacı tarafça bu bedelin 20.12.2016 ile 23.01.2017 tarihleri arasında davalının yedinde bulunması nedeniyle 218,16TL faiz talebinin bilirkişi tarafından 1.264,25TL olarak hesaplandığı, davacı tarafın bu bedele itiraz etmediği, mahkemece de paranın davalı Kurum yedinde bulunduğu dönem için faiz talebinin menfi zarar kapsamında kabul edilmesi gerekirken hükmedilmemişse de faize dair bu miktarın kesin olduğu anlaşılmakla davacı yanın bu husustaki istinaf itirazının yerinde olmadığı; diğer taraftan davacı tarafça davalıya ödenip vergi dairesine yatırılan 6.781,84TL damga vergisi tutarı kadar tazminatı da menfi zarar kapsamında talep edilebileceği; mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı yanın yoksun kalınan kar yönünden zararını kanıtlayamamasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,40 TL (116,00+54,40 TL toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 89,7‬0 TL harcın istinaf eden davacıya İADESİNE,
3-Harçlar Kanunu Genel Tebliği eki (1) sayılı tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 463,27 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 115,82‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 347,45 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak HAZİNE’YE İRAT KAYDINA,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin Dairece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 19/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …