Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1161 E. 2023/700 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1161 (KABUL YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2023/700 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : DR…. (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/271 E – 2019/1145 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 09/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 21/01/2014 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını ve 20 adet taşınmazın satın alındığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşmeye göre taşınmazların 31/03/2016 tarihinde teslimi kararlaştırılmasına rağmen davalı tarafından geç teslim edildiğini, taşınmazların taahhüt edilen büyüklükte olmadığı gibi işçilik ve malzeme kalitesinin de taahhüt edilen nitelikte olmadığını, her bir sözleşmede sözleşme konusu taşınmazın hangi m² büyüklükte olacağının taraflarca açıkça kararlaştırılmış olmasına karşın davalı şirketin bu yükümlülüğüne uymadığını belirterek şimdilik taşınmazların taahhüt edilen m² büyüklüğünde olmamasından kaynaklı zarar nedeniyle 3.000,00 TL, ayıplı imalat nedeniyle oluşan zarar nedeniyle 3.000,00 TL ve kira kaybı nedeniyle 4.000,00 TL olmak üzere toplam şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunulmuş, davacı vekili 14/12/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle geç teslim nedeniyle uğranılan zarar talebini 4.000,00 TL’den 169.063,59 TL’ye, dairelerin sözleşmede kararlaştırılan m²’den daha küçük olması nedeniyle uğranılan zarar talebini 797.898,30 TL’ye, eksik ve ayıplı imalatlar nedeniyle uğranılan zarar talebini 7.650,00 TL’ye yükselterek harcını ikmal etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, sözleşmenin 6.1., 6.2. ve 6.3. maddeleri uyarınca sözleşmeye konu taşınmazın mücbir sebep, süre uzatımı veya TOKİ tarafından verilen süre uzatımı gibi nedenler dışında davacıya en geç 31/03/2016 tarihine kadar tesliminin kararlaştırıldığını, mücbir sebebe dayalı olarak TOKİ tarafından müvekkiline projenin tamamlanması için 21/12/2016 tarihine kadar süre uzatımı verildiğini, sözleşmenin 9.2. maddesi uyarınca Çevre Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü’nün il ve ilçelerde çalışılmayan günler başlıklı genelgesinin sözleşme kapsamında mücbir sebep teşkil ettiğini, ülke genelinde 21/07/2016 tarihinden itibaren OHAL ilan edildiğini, bu durumun mücbir sebep olduğunu, bu nedenlerle taşınmazın teslimi için öngörülen sürenin dolmadığını, eksik imalat ile m2 eksikliğine ilişkin iddiaların ise doğru olmadığı bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşme gereğince taşınmazın 31/03/2016 tarihinde teslim edileceği, sözleşmenin 6.3. maddesine göre teslim süresinin uzatılabileceği, taşınmazın teslimi konusunda TOKİ tarafından davalıya iki kez süre uzatımı verildiği, son süre uzatım kararı ile iş bitiminin 21/12/2016 tarihi olarak revize edildiği, bu tarih dikkate alınarak davacı alacağının 169.063,59 TL olduğu, ayıplı imalatlar nedeniyle davacı alacağının 2.450,00 TL olduğu, yine sözleşmedeki eksik m2 alanının bulunduğu ve bu kalem yönünden davacı alacağının 797.898,11 TL olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
TOKİ tarafından toplam 3 adet süre uzatım kararı verildiğini, mahkemece iki kararın dikkate alındığını, geçici kabul tutanağıyla verilen süre uzatımının dikkate alınmadığını, mahkemece hava şartları nedeniyle çalışılamayan günlerin bağlayıcı olduğunun tespit edildiğini, Ankara için çalışılamayan günlerin 1 Aralık – 1 Nisan tarihleri arasında 120 gün olarak belirlendiğini, ancak bu sürenin kış aylarına eklenmediğini, müvekkilince 23.09.2017 tebliğ tarih ile teslime davetin yapıldığı ve davacı yanın temerrüde düştüğünü, eksik yapılan sözleşmenin 6.2. maddesinde satıcının brüt metre kare alanını değiştirmemek kaydıyla net metre kare alanında değişiklik yapabileceğinin düzenlendiğini, mahkemece bu hususa ilişkin dosya kapsamına sunulan mütalaanın dikkate alınmadığı gibi itirazların da değerlendirilmediği, eksik imalat bulunduğuna yönelik kabulünde hatalı olduğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık gayrimenkul satış sözleşmesinin geç tesliminden, eksik imalattan ve ifadan kaynaklanan zararın bulunup bulunmadığı ve var ise kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, gayrimenkul satış sözleşmesinin geç tesliminden, eksik imalattan ve ifadan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
I-Davalının eksik imalata yönelik davanın kısmen kabulüne karşı yapmış olduğu istinaf itirazlarının incelenmesinden,
İlk derece mahkemesi tarafından 25/12/2019 tarihli karar ile, bu kalem yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK’nın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341.maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 2.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41.maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmiş, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir. Buna göre 2019 yılı için Maliye Bakanlığınca istinaf kesinlik sınırı 4.400,00 TL olarak belirlenmiştir.
İlk derece mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.(HMK 341/1) Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 4.400,00TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.(HMK 341/2) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 4.400,00TL’lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.(HMK 341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 4.400,00TL’yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.(HMK 341/4)
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; istinaf kanun yoluna başvuran davalı aleyhine hükmedilen tutar 2.450,00 TL olup, alacak miktarı olarak kesin olan bu karara karşı davalı istinaf yasa yoluna başvuramaz.
HMK 346.maddesi gereğince, kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulması halinde, kararı veren mahkeme tarafından istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi istinaf incelemesi sırasında da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu durumda; HMK’nin 341/2.maddesinde açıklanan 4.400,00TL’yi aşmayan bu kaleme yönelik kararın istinaf başvuru sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf isteminin miktar yönünden reddine karar verilmiştir.
II-Davalı vekilinin aleyhine hükmedilen diğer kalemlere yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince;
Davanın dayanağı olan sözleşmelerin 6.1. maddesinde “satıcı bağımsız bölümü madde 9’da düzenlenen mücbir sebepler veya TOKİ tarafından verilen süre uzatım halleri dışında ana sözleşmede belirtilen geçici veya kesin kabul tarihine kadar tamamlayacak ve alıcıya teslim edecektir.”; 6.2. maddesinde; “satıcı bağımsız bölümü düzenlenen mücbir sebep veya süre uzatımı veya TOKİ tarafından verilen süre uzatımı gibi nedenler dışında en geç 31/03/2016 tarihinde anahtar teslimi olarak tamamlayacak ve alıcıya teslim edecektir. Bu durumların varlığı halinde bu süreler teslim sürelerine eklenecek olup alıcı her hangi bir hak ve talepte bulunmayacağını, kabul ve taahhüt etmektedir.” düzenlemeleri ile,
6.3. maddesinde; “satıcı alıcının o tarihe kadarki yükümlülüklerini yerine getirmiş olması kaydıyla bağımsız bölümün devir ve tesliminde ana sözleşmede ve iş bu sözleşmede düzenlenen mücbir sebepler veya TOKİ tarafından verilen süre uzatım halleri dışında meydana gelecebilecek ve 180 (yüz seksen) güne kadar olan gecikmelerde herhangi bir gecikme cezası ödemeyecektir.” ve 9.2. maddesinde; “Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından Ankara ili için kabul edilen hava şartları sebebi ile çalışılmayan günler de satıcı tarafından her ne ad altında olursa olsun hiç bir ceza veya tazminat yükümlülüğü altına girilmeksizin bağımsız bölümün teslim süresine ilave edilecektir” düzenlemesi bulunmaktadır.
TOKİ’nin 20/07/2017 tarihli yazısında; dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu projeye ilişkin olarak 05/12/2013 tarih ve 5893 sayılı Başkanlık oluru ile verilen ilk süre uzatımı ile iş bitim tarihinin 23/08/2016 olarak, 17/08/2016 tarih ve 3731 sayılı Başkanlık oluru ile verilen ikinci süre uzatımıyla iş bitim tarihinin 21/12/2016 olarak revize edildiği, davalı yüklenicinin işi, proje ve şartnamesine uygun olarak 03/04/2016 tarihinde bitirdiği, geçici kabul heyetinin davalı yükleniciye eksik ve kusurlu işleri gidermesi için 29/07/2017 tarihine kadar 85 gün süre verdiği, geçici kabul heyeti tarafından tespit edilen eksikliklerin giderilme işlemlerinin devam ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, taraflar arasında yapılan sözleşmede taşınmazın teslim tarihi 31/03/2016 olarak kararlaştırılıp, TOKİ tarafından sözleşme hükümlerine göre verilen süre uzatım kararları ile teslim tarihinin 21/12/2016 olduğu, Ankara İlinde çalışılmayan günlerin (1 Aralık ila 1 Nisan) teslim tarihine eklenmesi ile konutun teslim tarihinin 01/04/2017 olacağı, bu tarihe 180 gün eklenmesi ile sözleşmeye göre kararlaştırılan konut teslim tarihinin 28/09/2017 olduğunun kabulü gerekir. Somut uyuşmazlıkta, konut davacıya 02/02/2018 tarihinde tutanakla teslim edildiği anlaşılmıştır.
O halde davacı 28/09/2017 ila 02/02/2018 teslim tarihi arasında kalan 4 ay 5 gün gecikmeye karşılık gelen tazminat bedelini davalıdan isteyebilir.
Taraflarca konut tesliminde gecikme yaşanması halinde ödenecek gecikme cezasının belirlenmesi amacıyla sözleşmenin 6.3. maddesinde düzenleme yapılmıştır. Buna göre davacı konutu 8.714.618,00 TL’ye satın aldığından 180 gün ile 210 gün arasındaki 30 gün süre için binde bir (%01) gecikme tazminatının 8.475,91 TL olduğu, geriye kalan 3 ay 5 gün sonrasına ait süre için binde üç (%03) gecikme tazminatının 78.731,55 TL olmak üzere toplam 88.997,06 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; davacı lehine 88.997,06 TL gecikme tazminatına karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.maddesinde bağımsız bölüm ” karma kullanım projesinde ekli vaziyet planı ve ekli onaylı kat planında F Blok 11 numara ile işaretlenmiş, renkli kalemle taralı olan, çatı hariç zeminin üstündeki ortak alanlardan gelen bağımsız bölüm paylarının dahil olduğu brüt 125.07 m2 bir adet “OFİS ” niteliğinde olan ve SATICI nın her türlü pazarlama, tapu ve devir işlemleri, satışı vb. Gerçekleştirebileceği alan/ alanlardır ” şeklinde tanımlanmıştır. Sözleşmenin 6.2.son maddesinde ” Satıcı, Mahall Ankara Karma Kullanım Projesinin genel mimari konseptine bağlı kalmak suretiyle bağımsız bölümler/bölümlerin brüt büyüklüğünün ,bloğunun ve katı ile yönünün değişmemesi kaydı ile mevcut veya tadil edilecek projelerin uygulanması sırasında fiili imalatın gerektirdiği, ana sözleşmenin veya kendilerinin gerekli gördükleri her türlü konum ve/veya proje değişikliğini yapmakta serbesttir. Alıcı bu hususta hiçbir itirazı bulunmadığını peşinen kabul, beyan ve taahhüt etmektedir ” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmenin 13.1. Maddesinde ” Alıcı, bağımsız bölüm/bölümleri ana sözleşme ve eklerine göre satın almayı tercih etmiştir. Alıcı, maket, broşür, afiş ve benzeri görsellerde var olan imalat ve aksesuarların teknik şartnamedekilerden farklı olabileceğini kabul eder. Alıcı, sözleşmeye konu taşınmaz ile ilgili olarak proje, bina kat sayısı ve yüksekliğinde değişiklik yapabileceğini, idarenin satıcıya süre uzatımı vermesi halinde, süre uzatımı kadar teslimde gecikmesinin olması durumlarında satıcıdan herhangi hak ve talebinin bulunmayacağını bilerek, söz konusu taşınmazı satın ve devir/teslim almayı kabul ettiğini beyan eder. Bu nedenle ileride satıcıya karşı hiçbir hak ve talepte bulunamaz ” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda, taraflarca yapılan sözleşmede bağımsız bölümün tanımı yapılırken yalnızca brüt yüz ölçümünün belirtildiği, alıcının bağımsız bölümün brüt yüz ölçümü, yer aldığı blok, ait olduğu katı ve bulunduğu yönü dışında her türlü proje değişikliğinin yapılabileceğini kabul ettiğinin düzenlendiği, alıcının broşür ve benzeri görsellerde yer alan aksesuarların teknik şartnameden farklı olduğunda hak talebinde bulunamayacağını kabul ettiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacı, davaya konu taşınmazların brüt büyüklüğünün sözleşmede yazılı miktardan az olduğuna yönelik iddiasını ispat etmelidir. Sözleşmenin incelenmesinde davalı satıcının ofisin brüt yüz ölçümü konusunda taahhüdü bulunduğu, net yüz ölçümü konusunda bir taahhüdünün bulunmadığı anlaşıldığından, eksik ifanın olup olmadığının tespiti için dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan raporun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği anlaşılmış olup, dosya kapsamında yeni bir heyet oluşturulmak suretiyle yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 17/02/2023 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeler dikkate alınarak ortak alanlardan gelen payların da dahil edilmesi gerektiği bu bağlamda 17/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre sözleşme kapsamında taahhüt edilenden daha fazla brüt alan tespit edildiği anlaşıldığından davacı yanın bu kaleme yönelik talebi yerinde değildir. Anılan nedenlerle davacının bu talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş, infazda tereddüt yaratmamak için tüm kalemlere yönelik talepler ile ilgili hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin dairelerin geç teslimi nedeniyle kira kaybı zararına ilişkin istinaf isteminin miktar yönünden REDDİNE,
2-Davalı vekilinin diğer kalemlere yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
3-Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/12/2019 tarih 2018/271 Esas 2019/1145 Karar sayılı kararının HMK’nun 356. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
4-YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a)Dairelerin geç teslim edilmesinden doğan zarara ilişkin ilgili davanın alacak miktarı yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile,
88.997,06TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağın 4.000,00TL’sine 06/04/2018 dava tarihi, kalan 84.997,06TL’sine 14/12/2018 ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
b)Ayıplı imalatlar nedeniyle uğranılan zararla ilgili talebin REDDİNE,
c)Dairelerin geç teslimi nedeniyle kira kaybı zararına ilişkin talebin KISMEN KABULÜ ile;
2.450,00TL’nin 06/04/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Bu kalem yönünden de fazlaya ilişkin istemin reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 6.246,75TL harcın peşin ve ıslah ile alınan 16.665,78TL harçtan mahsubu ile kalan 10.419,03TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Davacı tarafça yapılan 35,90TL başvurma harcı, 170,78TL peşin harç, 16.495,00TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan (253,80TL keşif harcı, 6.450,00TL bilirkişi ücreti, 301,00TL tebligat müzekkere masrafı vs olmak üzere toplam) 7.004,80TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre 657,25TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 5,20TL vekalet tasdik harcı ile 28,00TL posta gideri olmak üzere toplam 33,20TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre 30,08TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 14.631,53TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 115.148,63TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan (13.250,00TL bilirkişi ücreti, 36,10TL tebligat müzekkere vs masrafı olmak üzere toplam) 13.286,10 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 12.039,48TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından, davalı lehine AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Tarafların yüzüne karşı HMK’nin 356 maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1.maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 09/05/2023 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”