Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1077 E. 2023/418 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1077 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/418

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2014/1788 E -2019/856 K

DAVACI : …
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı tarafından davacıya 08.10.2012 – 13.11.2012 tarihleri arasında işyerinin boyanması için toplan 18.867,61-TL bedel karşılığı akrilik dış cephe boyası ve boya malzemesi satıldığını, ancak boyanın uygulandığı zeminde iki sene dolmadan boyalarda kavlama ve renk solması meydana geldiğini bu sebeple boyaların ayıplı olduğunu ve boyalardan beklenen faydayı sağlayamadığını, davalının 10 yıl boyunca renk solmasına dair garanti verdiğini, davacı tarafından boya işlemi yapılması için haricen bir şirketle anlaşıldığını, işçilik bedeli olarak 35.153,00-TL ödendiğini ancak boyaların ayıplı olması nedeniyle hem boya parası hem işçilik için yapılan ödemelerin boşa yapıldığını, boyalarda solma ve kavlama meydana gelmesi üzerine davalı şirkete sözlü olarak bilgi verilmesine rağmen herhangi bir işlem yapılmaması üzerine davalı şirkete iadeli taahhütlü olarak ihtarname yollandığını, ihtarnamenin 20.11.2014 tarihinde tebliğ edildiğini ancak davalı tarafça zararın giderilmesi amacıyla herhangi bir işlem yapılmadığını beyanla, davacı şirketin zarara uğramasına neden olan boyaların bedeli ve bu işin yapılması için ödenen işçilik bedelinden fazlaya dair haklarının saklı tutarak şimdilik 5.000,00-TL’sinin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 31/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 34.032,99 TL’ye çıkarmıştır.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davanın, zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacıya 10 yıl süre garanti taahhüt edilmediğini, dava konusu boyanın üretici firması ve esasen boyada bir ayıp meydana gelmiş ise gerçek müsebbibi olan … …. Şti’ye iş bu davanın ihbar edilmesi gerektiğini, boyada meydana geldiği iddia edilen kavlama olayının, boya kalitesinden mi dış faktörlerden mi yoksa boyanın zemine uygulanması aşamasında uygulayıcı hatasından mı gerçekleştiği hususunun hiçbir tereddüte mahal vermeden netliğe kavuşturulması gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalının talebi doğrultusunda dava üretici firma olan … …. Şti.’ne ihbar olunmuş, ihbar olunan vekili davaya karşı beyanda bulunarak davanın reddini talep etmiş, imalat hatası olmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, alınan birinci ve ikinci raporlarda boya ve uygulama hatası birlikte kabul edilmiş, dördüncü raporda da boya ve uygulama hatasının bir arada bulunduğu sonucuna varılmıştır. İkinci rapor ise boya hatasının tespit edilemeyeceği yönünde oluşturulmuştur. İkinci rapor TUBİTAK MAM analiz raporuna itibar edilemeyeceği kabulü üzerine kurulmuş olup, dördüncü rapor düzenlenmeden önce uygulanan boyadan ve plastik kaplardan tekrar numune alınıp x-ışını kırımının analizi yaptırılarak tekrar laboratuvar analiz raporuna dayalı olarak oluşturulduğundan, boyada olası kusur bulunduğu tespiti bu şekilde ortaya konulduğundan alınan dört rapordan üç tanesi boyaya da kusur izafe ettiğinden neticede uygulama hatası olmakla birlikte özellikle bina rengindeki solmanın boyadaki ayıptan kaynaklandığı mahkemece kabul edildiği; boyada ayıbın varlığını kabul eden raporlarda kusur oranları açısından uyuşma bulunmadığı, birinci raporda boya için %60, ikinci raporda %65, dördüncü raporda ise %50 oranında kusur verilmiş olup, esasen olayın niteliği, boya uygulamasının üzerinden uzunca süre geçtikten sonra yapılan incelemeler ile raporların oluşturulmuş olması, hem boyada hem de uygulamada hatalar olması, uygulama hatasının ya da boya hatasının ortaya çıkan kavlama ya da solmada ki etkisinin bilimsel olarak ne kadar olduğunu tespit etmenin mümkün bulunmaması gözetildiğinde, mahkemece tarafların eşit oranda oluşan zarardan sorumlu olacaklarının kabulüne TBK 50/2. madde hükmü de gözetilerek gidildiği, davacı tarafın talebi ayıplı boya için ödenen bedel ile ayıplı boyanın uygulanması için ödenen işçilik bedelinden ibaret olduğu halde düzenlenen birinci raporda ayıplı imalatın ortadan kaldırılıp tekrar boya yapılması için gerekli harcama hesaplandığından ilk rapordaki hesaplamaya itibar edilmemiş, ikinci raporu düzenleyen bilirkişi heyeti binanın projesini ve düzenlenen faturaları esas alarak davacının boya bedeli ve işçilik bedeli olarak toplam harcamasını somut olaya uygun ve denetlenebilir şekilde belirlediklerinden davacının toplam harcaması mahkememizce de 54.020,61 TL olarak belirlenmiş ve davalıya izafe edilen 1/2 oranındaki kusur esas alınarak davacının 27.010,30 TL doğan zararı tazmin yükümlülüğü olduğu kabul edilmiş, davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamede herhangi bir rakam belirtilmeksizin zararın giderilmesi talep edildiğinden söz konusu ihtarnamenin davalıyı temerrüte düşürecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği belirtilerek;
-Davanın KISMEN KABULÜNE, 27.010,30 tl’nin dava tarihinden işleyecek değişen oranla reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Tarafların müşterek kusurlu olduğu yönündeki tespiti kabul etmediklerini belirterek başvurmuştur.
2-Davalı … vekili tarafından; Boyadan kaynaklı bir kusur olmadığı, davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde tesis edilen karar hatalı olup müvekkil şirket yararına kaldırılması gerektiği bildirilmiştir.
3-İhbar olunan Kardelen Boya Ltd.Şti. de istinaf dilekçesi sunmuş harç yatırmamıştır.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu boyanın ayıplı olup olmadığı, tazminat miktarı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ayıplı ürün iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Öncelikle davanın ihbar edildiği ….Şti.ye davanın ihbarı sonrasında davaya müdahale etmediğinden taraf sıfatı bulunmamaktadır. Hüküm taraflarca istinaf edilebileceğinden her ne kadar istinaf dilekçesi sunmuşsa da başvuru hakkı bulunmadığından dilekçesi harcın yatırılması için mahkemesine çevrilmemiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda 10/12/2015 tarihli TÜBİTAK MAM raporunda analiz edilen numunelerin ağzı açık, üzerinden iki yıl geçmiş kutulardan alınması nedeni ile değerlendirmeye esas alınamayacağı, son heyet tarafından alınan numunelerin uygulanan dış cephe boyaları ve plastik kovadan kazıma suretiyle alındığı, numuneler üzerinde x-ışını analizi yaptırılarak oluşturulan raporun doğru sonuç almaya daha yeterli olduğu belirlemesi yapıldıktan sonra boya kavlamasının su yalıtım detaylarının iyi çözülmemesinden kaynaklandığı yani uygulama hatası kaynaklı olduğu, boyanın solmasının ise iki sebebi olabileceği; birinci sebebin yüzeyin nemli olması olabileceği, bu durumda boya solmasının iki üç gün içerisinde ortaya çıkması gerektiği, diğer sebebin ise boyanın içerisinde bulunan organik pigmentin topaklanmasından ve bağlayıcı ile pigment arasındaki bağın yeterince güçlü olmamasından kaynaklanabileceği, neticede boyadan kaynaklı olası kusurların uygun olmayan zemin ile çevre şartlarının birleşmesi ile ortaya çıktığı, bu durumda hem davacının hem de davalının müşterek kusurlu olduğu değerlendirmesi yapıldığı mahkemece de bu kanaat dikkate alınıp kusur yönünden davalının %50 kusurlu bulunduğu benimsenerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekilleri istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu Genel Tebliği eki (1) sayılı tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.845,07 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 461,27‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 1.383,8‬0 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 21/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”