Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/938 E. 2022/142 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

…. HAKKINDA KARAR VERİLMESİ )

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2019
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 8/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile arasında imzalanan 18/11/2015 tarihli protokolden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Eskişehir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7959 Esas Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı firmanın takip dayanağı 18/11/2015 tarihli protokolde yer alan şartlara uymadığını, protokolün gereğini yerine getirmemiş olduğundan takip konusu alacağın doğmadığını, davacının müvekkili ile yapmış olduğu 22/02/2016 tarihli ikinci bir protokol ile 18/11/2015 tarihli protokolün geçerliliğini ortadan kaldırdığını bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 18.11.2015 ve 22.02.2016 tarihli protokollerde davalı şirket tarafından ihraç edilen ürünler için tır başına davacıya ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, her ne kadar yasal mevzuata göre davacının davalıya sattığı mallara ilişkin faturalar ve davalı … şirketinin dava dışı … … A.Ş.’ye yaptığı satışlar KDV kanuna göre yurtiçi satış niteliğinde ise de bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalı ile dava dışı … … A.Ş.’nin tek ortaklı anonim şirketler olduğu ve her iki şirketinde tek ortağının ve yönetim kurulu başkanının … olması nedeniyle bu iki şirketin TTK.’nın 195.maddesi kapsamında grup şirketi olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla ve davacının davalıya ve davalının dava dışı … … A.Ş.’ye yapmış olduğu mal teslimlerinin KDV kanunu kapsamında yurtiçi satış olarak değerlendirilmesi gerektiği, ancak dava dışı … … A.Ş. Tarafından söz konusu davacıdan alınan mallar ile üretilen imalatın ihracatının gerçekleştirildiği, bu nedenle … … A.Ş. tarafından … … A.Ş.’ye yapılan ihraç kayıtlı satışlar ve … A.Ş.’nin malları ihraç etmesi ile taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen ihracat şartının gerçekleştiği kabul edilmekle, bilirkişi raporu ile belirlenen 62.500 Euro davacı alacak talebinin yerinde olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği, öncelikle konusu uzmanlık gerektiren bir konuda heyet oluşturularak rapor alınması gerekirken mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan ve eksik incelemeye dayanan rapor esas alınarak karar verildiği, ayrıca bilirkişi raporunda ek yapılan belgeler ile müvekkilinin ticari sırlarının ihlal edildiği, dava dilekçesinin deliller kısmında ne de cevaba cevap dilekçesinde fiyat listeleri dosya kapsamına sunulmamışken bilirkişi incelemesi sırasında usule aykırı olarak bilirkişiye davacı yanca fiyat listelerinin verildiği, ancak bu listelere itiraz edilmesine karşın mahkemece bu yönde bir araştırma, ön sorun tesis edilmediği, bu listeler üzerinden yapılan hesaplama esas alınarak rapor tanzim edildiği, bilirkişi raporuna süresi içerisinde davacı yanca itiraz edilmediği, iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı vurgulanmasına karşın mahkemece itiraz dilekçesi ve duruşma tutanağındaki itirazlar esas alınarak rapor tanzim edilmek üzere dosyanın ek rapor hazırlanması için bilirkişiye tevdi edildiği, dava dilekçesinin başında ve yasal süre içerisinde ileri sürülmemesine ve buna karşı çıkılmasına karşın mahkemece muvazaa iddiası üzerinde durulmasının doğru olmadığı, somut olayda muvazaa ve bununla birlikte perdenin aralanması teorisinin uygulanması şartlarının oluşmadığı, mahkemece dosya kapsamında hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verildiği gibi verilen kararın da aynı zamanda HMK’nın 297. maddesine aykırı olduğu, taraflarca imzalanan protokol hükümlerinin davacı yanca ihlal edildiği ve müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığı hususunun gözden kaçırıldığı, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesinin de doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki protokol kapsamında davacı yanın alacaklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 18.11.2015 tarihli protokolden kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Eskişehir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7959 E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından, davalı aleyhinde 18.11.2015 tarihli protokol uyarınca yurt dışı satışları ihracaat ve gümrük işlemleri dahil tır başına tahakkuk eden bedellerden doğan alacak dayanak gösterilerek 62.500 Euro alacağın karşılığı 259.800,00 TL’nin tahsilinin talep edildiği, davalı yanın süresinde itirazı üzerine icra takibinin durduğu ve yine süresi içerisinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
18.11.2015 tarihli protokol fotokopisinin incelenmesinden … … … A.Ş. Ve … … A.Ş. arasında 20/10/2014 fiyat listesinden 55+10 iskonto yapılması kaydı ile … … … A.Ş. 2016 Mart ayına kadar Yurdışı satışlardında … … A.Ş.’ye tır başına 500 Euro, 2016 Mart ayından sonra tır başına 1.000 Euro ödeme yapacağının kararlaştırıldığı tespit edilmiştir.
Davalı yanca dosya kapsamına sunulan ve davacı tarafından itiraza uğramayan 22.02.2016 tarihli protokol fotokopisinin incelenmesinden … … … A.Ş. Ve … … A.Ş. arasında yapıldığı, 01.04.2015 listesinden %55+10 iskonto ile faturaların düzenleneceği, %10 iskonto uygulanmayan faturalar tespit edilir ise … A.Ş. tarafından iade faturası kesileceği, … gibi hususların düzenlendiği, taraflar arasındaki 18.11.2015 tarihli protokolün kaldırılmasına ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bir başka ifade ile taraflar arasında her iki protokolün de geçerli olduğu, sonraki protokol ile ilk protokol arasında çelişki bulunmayan hükümlerin aynen korunduğu, çelişen hükümlerin olması halinde ikinci protokolün geçerli olacağı, ilk protokol tarihinden sonra 18.11.2015 tarihli fiyat listesinin, ikinci protokol tarihinden sonra 01.04.2015 tarihli fiyat listesinin geçerli olacağı sonucuna varılmıştır.
Dosya kapsamında alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında “taraflar arasında imzalanan 18.11.2015 ve 22.02.2016 tarihli protokollerin geçerli olduğu, davacı … … A.Ş.’nin taahhütlerini büyük ölçüde yerine getirdiği, ancak 22.02.2016 tarihli protokolün kısmen ihlal edildiği, davacının davalıya ihracat amacıyla satmış olduğu ürünlerin tesliminin KDV Kanunu 11/1-c maddesi kapsamında ihraç kayıtlı satış olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca davacının aynı madde kapsamında davalıya fason üretim yapmadığı, davacı tarafından davalıya satılan ürünlerin davalının defter kayıtlarında hammadde olarak kaydedildiği, davalının ihraç kayıtlı olarak sattığı ürünlerin kendi üretimi olduğu, ancak taraflar arasındaki protokolde söz konusu ihracata konu malların profil olarak mı yoksa … … A.Ş. tarafından üretime tabi tutulup … ….olarak mı ihraç edileceği konusunda bir ifadenin olmadığı, davacının davalıya ve davalının dava dışı … … A.Ş.’ye yapmış olduğu mal teslimlerinin KDV kanunu kapsamında yurtiçi satış olarak değerlendirilmesi gerektiği, ancak dava dışı … … A.Ş. tarafından ihracatın gerçekleştirildiği, davalı ile dava dışı … … A.Ş.’nin tek ortaklı anonim şirketler olduğu ve her iki şirketinde tek ortağının ve yönetim kurulu başkanının … olması nedeniyle bu iki şirketin TTK. ’nın 195. maddesi kapsamında grup şirketi olarak değerlendirilmesi gerektiği, … … A.Ş. tarafından … … A.Ş.’ye yapılan ihraç kayıtlı satışların ihracatın gerçekleşmesi olarak takdir edilmesi halinde davalının 62.500 Euro tutarındaki alacağının yerinde olduğu bildirilmiştir.
Davacı yanca dava dilekçesinde muvazaa iddiası ileri sürülmediği gibi kök rapor sonrasında bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin süresi içerisinde dosya kapsamına sunulmadığı, davalı tarafından iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırılığın bulunduğundan bahisle itiraz edildiği, ayrıca davacı yanca dosya kapsamına tutanakta bildirilen fiyat listelerinin bir örnekleri delil bildirme süresi içerisinde dosya kapsamına sunulmadığı, bilirkişiye inceleme sırasında verildiği, davalı tarafından sunulan fiyat listesinin ise imzasız olduğu, ancak davacı yanca dosya kapsamına sunulan cevaba cevap dilekçesinde açıkça bu fiyat listesine itiraz edilmediği tespit edilmiştir.
Takibe dayanak protokolün taraflar arasında imzalandığı, her iki protokolün de geçerli olduğu, davacının davalıya ihracat amacıyla satmış olduğu ürünlerin tesliminin KDV Kanunu 11/1-c maddesi kapsamında ihraç kayıtlı satış olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca davacının aynı madde kapsamında davalıya fason üretim yapmadığı, davacı tarafından davalıya satılan ürünlerin davalının defter kayıtlarında hammadde olarak kaydedildiği, davalının ihraç kayıtlı olarak sattığı ürünlerin kendi üretimi olduğu, ancak taraflar arasındaki protokolde söz konusu ihracata konu malların profil olarak mı yoksa … … A.Ş. tarafından üretime tabi tutulup … Kapı ve Pencere olarak mı ihraç edileceği konusunda bir ifadenin olmadığı, davacının davalıya ve davalının dava dışı … … A.Ş.’ye yapmış olduğu mal teslimlerinin KDV kanunu kapsamında yurtiçi satış olarak değerlendirilmesi gerektiği, ancak dava dışı … … A.Ş. tarafından ihracatın gerçekleştirildiği davalı ile dava dışı … … A.Ş.’nin tek ortaklı anonim şirketler olduğu ve her iki şirketinde tek ortağının ve yönetim kurulu başkanının … olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda perdenin aralanması teorisinin uygulaması şartlarının gerçekleşmediği, sözü geçen şirketler farklı tüzel kişiliklere sahip olduklarından davanın tarafları ile sınırlı olarak inceleme yapılıp sonucuna karar verilmesi gerektiği halde mahkemece hatalı değerlendirme ile ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gekirken, iki şirketin TTK.’nın 195.maddesi kapsamında grup şirketi olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek süresinde sonra ileri sürülen iddialar ve deliller değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Her ne kadar davacı yan takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 02/04/2019 tarih 2017/818 Esas 2019/316 Karar sayılı kararın HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a) Davanın REDDİNE,
b)Şartları oluşmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine
c)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 -TL harcın peşin alınan 3.118,31 -TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.037,61-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
d)-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e)-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir edilen 26.556,38-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
f)-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan 35,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”