Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/834 E. 2021/2309 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2019
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; taraflar arasında taşınmaz satışının yapıldığını ve teslim alındığını, satışa ilişkin olarak davalıdan fatura talep edildiğini, satışa ilişkin KDV oranının satış tarihinde %18 olduğunu, davalı tarafından faturanın 21/09/2016 tarihinde %8 KDV üzerinden düzenlendiğini, davalı tarafından faturanın teslim tarihinde düzenlenmesi halinde % 18 KDV üzerinden düzenleneceğini, davalının faturayı zamanında düzenlememesi nedeniyle oluşan KDV farkı nedeniyle davacının zararının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00TL davacı zararının 31/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, taşınmaz satışlarına ilişkin olarak faturanın yapı kullanma izninin alındığı tarihte düzenlenmesinin gerektiğini, satışa konu taşınmazın yapı kullanım izninin 21/09/2016 tarihinde alındığını, davacının yaptığı itirazın iyi niyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasında taşınmaz satışına yönelik anlaşma yapıldığı, anlaşma gereğince davalı adına kayıtlı taşınmazın 31/05/2016 tarihinde KDV dahil olarak 500.000,00TL bedelle davacıya satıldığı ve aynı tarihte teslim edildiği, 3065 sayılı KDV Kanununun 2/1, 10/1-a md uyarınca taraflar arasındaki satış işlemi nedeniyle KDV’nin malın teslim tarihi olan 31/05/2016 tarihinde meydana geldiği, bu tarih itibari ile taraflar arasındaki satışa ilişkin KDV oranının %18 olduğu ve 213 sayılı VUK’nun 19/1, 213/5. md göre davalının bu tarihten itibaren 7 gün içinde satışa ilişkin faturayı düzenleyerek davacıya teslim etmesinin gerektiği, ancak davalının süresi içinde davacı adına faturayı düzenleyerek teslim etmediği, akabinde KDV oranının %8’e indirilmesinden sonra 21/09/2018 tarihinde faturayı %8 oranında KDV üzerinden düzenleyerek teslim ettiği, davalı tarafından konut teslim tarihinden itibaren süresi içinde %18 oranında fatura düzenlenmesi halinde davacının 3065 sayılı KDV Kanunun 29/3.m uyarınca vergi indiriminden faydalanabileceği miktarın 76.271,19TL olacağı, davalının süresi geçtikten sonra düzenlendiği fatura nedeniyle davacının 37.037,04TL vergi indiriminden faydalanabildiği, davacının Eylül 2016 döneminde süresinden sonra düzenlenen fatura nedeniyle vergi indiriminden faydalanması karşısında faturaya ilişkin zararının faydalanamadığı son dönem olan Ağustos 2016 döneminde meydana geldiği, Ağustos 2016 dönemine ilişkin vergi indiriminden faydalanılabilecek son tarihin ise 26/08/2016 olduğu, davalının süresinden sonra düzenleyerek teslim ettiği fatura nedeniyle davacının vergi indiriminden faydalanamaması nedeniyle 39.234,15TL zararının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, müvekkilinin KDV oranlarının değişip değişmeyeceğini bilemeyeceğini, davacının iyi niyet kurallarına aykırı iddialarının yersiz olduğunu, müvekkili ile yapılan alışverişin ticari iş olduğunu, ticari işlerde her iki tarafında basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, müvekkilinin 213 sayılı VUK gereği yapı kullanım izni belgesini aldığı gün faturayı düzenlediğini, yargılama aşamasında bilirkişiler tarafından ticari defterlerin incelendiğini, 21.09.2016 tarihli faturanın davacı tarafın …. yevmiye numaralı ticari defterine 21.09.2016 tarihinde kaydedildiğini, davacı TTK 21. maddesi gereği 8 günlük süre içerisinde faturanın içeriğine itiraz etmediğini ve herhangi bir iade faturası da kesmediğini, fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığını, yasal süre içerisinde faturaya itiraz etmeyen davacının çok sonra davayı açtığını ve faturadan dolayı talepte bulunduğunu, müvekkil ile davacı dava konusu taşınmaz için KDV dahil 500.000,00TL için anlaştığını, %8 KDV düşüldükten sonra müvekkil 462.962,96 TL gelir elde ettiğini, bu bedel üzerinden %20 Kurumlar Vergisi ödediğini, davanın kabulü ile müvekkil şirket aradaki fark ve ödediği KDV miktarı kadar zarar ettiğini, yerel mahkemece vergiyi doğuran olayın taşınmazın teslim tarihi olan 31.05.2016 tarihi olduğunu bu nedenle faturanın 7 (yedi) gün içinde ve en son 06.06.2016 tarihinde düzenlenmesi gerektiğine karar verdiğini ancak kararın hatalı olduğunu, somut olayda vadeli satış söz konusu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki taşınmaz satım akdi nedini ile vergiyi doğuran olayın hangi tarihte meydana geldiği ile bunun neticesinde fatura düzenlenmesi gereken tarihe göre KDV zararının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle KDV Kanunu ve Vergi Usul Kanunu gereğince taşınmazın teslimi ile vergiyi doğuran olayın vuku bulmasına, davalının geç fatura düzenlemesi neticesinde zararın oluşmasına neden olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.680,08.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 670,05.-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.010,03.-TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere,30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”