Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/821 E. 2022/193 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2018
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi dava… vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili,taraflar arasında, davalının Türkiye Distribitörü olduğu … markalı Ortopedi malzemelerini tek satıcı olarak İzmir ve Manisa illerinde pazarlamak üzere 1 yıl süreyle sözleşme yaptığını, sözleşmenin 5.m. göre 25.04.2011 tarihinden başlamak üzere, her ay ödenmek üzere toplam 120.000.- TL. çek vermeyi taahhüt ettiğini, ancak davalı bedelini peşin aldığı malları teslim etmeyerek fazladan 6.513,66TL. ödeme yaptığını, davalının bedeli peşin ödenen mallar için kur farkı talep ettiğini, aksi halde mal vermeyeceğini söylediğini, İzmir Bölgesinde başka bayiler atayarak, sözleşmenin 2.m. ihlal ettiğini, UBB kaydını da kapatarak müvekkilin elinde kalan 149.101,00 TL.lik malların satılmasına engel olduğunu, fazladan ödenen bedel için 155.614,66 TL.nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin İzmir Bölgesinde başka bayiler atayarak, sözleşmenin 2. maddesini ihlal ettiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, … adlı şirketin kendisinin alt bayii olduğunu beyan ederek, UBB kaydının yapılmasını bizzat davacının talep ettiğini, sözleşmede taahhüt ettiği 120.000.- TL.lik ürünü 1 yıl içinde satamaması, satış potansiyelinin üstünde mal alması nedeniyle, UBB kaydının kapatıldığını, aylar itibariyle ödemesi gereken çekleri 4 ay gecikmeli olarak ödediğini, sözleşme gereği konsinye malların sözleşmenin bittiği tarihte teslim edilmesi gerektiği mallar için fatura düzenlenerek davacı şirkete gönderildiğini, haksız olarak açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2010 yılında başladığı, davaya konu sözleşmede … taahhüdü olup olmadığı, davacını sadece sözleşme süresince satış yetkisine sahip olup olmadığı, davalının davacının bayilik kaydını kapatmasının haklı nedene dayalı olup olmadığı, davalının fark faturası tanzim etmesinin mali mevzuat, uygulama ve sözleşme kapsamında yeri olup olmadığı, davalının konsinye setlerle ilgili fatura düzenlenmesinin taraflar arasındaki uygulama, işin gereği ve sözleşme kapsamında uygun olup olmadığı, davacının kar mahrumiyeti talebinin yerinde olup olmadığı, davacının alacağının bulunması halinde miktarının ne olduğu hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık olduğu, davanın, bayilik sözleşmesine dayalı alacak ve kâr mahrumiyetinin tahsili talebiyle açılan alacak davası niteliğinde olduğu, dava değerinin 155.614,66-TL. olduğu, davacının, sözleşmenin 5.maddesiyle “…” taahhüdünde bulunduğu ve taahhüt ettiği 120.000,00-TL. karşılığında çeki ihtirazı kayıtsız davalıya vermiş olması karşısında basiretli bir tacir olarak “fazla ödenen bedelin iadesi” talebinde haklı olmayacağı, keza iade etmediği konsinye malzemeye ilişkin fatura da dahil edildiğinde, davacının dava tarihi itibariyle, cari hesaba dayalı olarak davalıdan talep edilebilir bir alacağının olmadığı, davacının kâr mahrumiyetine ilişkin talebinin; sözleşmenin sürenin bitmesiyle sona ermesi, davacının SGK geri ödeme sistemine dahil olmayan sağlık kurum ve kuruluşlarına satış yapması yahut başka bir ana firma nezdinde bayilik alması önünde bir engel bulunmadığından, davacının stoklarındaki malzemenin satılamaması nedeniyle uğramış olduğu zararın, doğrudan davalıdan kaynaklandığına ilişkin dosyada bir kayıt bulunmadığı, bu nedenle kâr mahrumiyeti talebinin yerinde olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkili şirketin davalıya asgari bir ciro taahhüdünde bulunmadığı, mal bedellerinin peşin olarak çek ile ödeme yapıldığını, sözleşmede müvekkilince verilen bir … taahhüdü bulunmadığını, sözleşmesinin 5.maddesi uyarınca mal bedelleri için önceden verilen bir avans olduğunu, davalının bu avans karşılığı mal teslimi yapmadığını, mahkemece bu konunun incelenmediğini ve yargılamanın eksik kaldığını, … kayıtlarının silinmesi sonucu zarara uğradıklarını, taraflar arasındaki sözleşmenin süresinin sona ermesi ile davalının Müvekkilin … üzerindeki bayi kaydını kapatması için bir haklı gerekçesi olup olmadığı incelenmediğini, davalı tarafın, … kaydını kapatmasındaki tek amacı, Müvekkilin bedelini ödeyerek satın aldığı ürünleri bir başkasına satmasına engel olmak olduğunu, müvekkilinin davalının veya davalının yetkilendirdiği bir yetkili bayinin altından ürünleri satabildiğini, sipariş edilen mallar Müvekkilin elinde kaldığını ve satılamadığını, … markalı ürünler için Türkiye’de başka bir ana bayii olmadığını, bu sebeple başka bir ana bayiden bayilik talebi de söz konusu olamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının eksik ve yanlış nitelendirme ile hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne veya hükmün bozulmasına karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince asgari alım taahhüdünde bulunulup bulunulmadığı ve bayilik sisteminin kapatılması nedeni ile davalının zarara neden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında alacak ve kar mahrumiyetinin tahsili talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince asgari alım taahhüdünde bulunulmuş olmasına, yine sözleşmenin 1 yıllık süre ile sınırlı olup sürenin bitiminde TİTUBB kaydının davalı tarafça silinmesinde sözleşmeye aykırılık bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.-TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 25/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”