Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/791 E. 2022/259 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2019
ESAS-KARAR NO : ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 04/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 04/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; taraflar arasında mal hizmet alımı yapıldığını, müvekkil davalı yana faturaların yanında teminat amaçlı, malen yazılı senedi verdiğini, ticari defterler incelendiğinde müvekkilinin düzenli olarak gününde fatura ödemelerini gerçekleştirdiğini, davaya konu faturaları ödemek istediğinde davalı haksız ve kendi düzenlemiş olduğu fatura hilafına kur artışından dolayı aradaki farkın ödenmesini talep ettiğini, müvekkil şirketin bu konuda ödemenin davacının bizzat kendisinin keşide ettiği faturalara aykırı olacağını ve hesapla arasında fark olacağını, kur farkına ilişkin davalı şirketten kur farkına ilişkin fatura kesmesini istediğini, davalının müvekkiline göndermiş oluğu fatura ile asıl alacağının bu faturada yer alan bedel kadar olduğunu kabul etmiş olduğunun açık olduğunu, haksız kazanç elde etme istemi ile düzenlemiş olduğu faturayı hiçe sayarak müvekkiller aleyhine takip başlatmasının davalının kötü niyetli olduğunu, davacının ticari hayatına zarar gelmemesi için haksız başlatılan icra takibini ödemek zorunda bırakılmış olduğunu, müvekkil şirketin iş bu takip nedeniyle fazladan ödenen miktar bakımından borçlu olmadığını ,bu davayı açma gereği doğduğunu, alımına dayalı faturaların Türk Lirası cinsinden olduğunu, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2016/23371 sayılı dosyasında haksız tahsil edilen meblağın avans faizi ile davalıdan tahsili kötü niyet tazminatına yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının iddia, talep ve dellillerinin kabul etmenin mümkün olmadığını, takip konusu bononun teminat senedi olmadığını, Ankara 4. İcra Müdürülüğünün 2016/23371 esas sayılı takip dosyasında takip dayanağı bononun incelendiğinde bono üzerinde teminat senedi olduğu ve teminat senedi olarak düzenlendiğine dair hiçbir meşruhat bulunmadığını, müvekkil şirketin davacı şirkete vermiş olduğu mal karşılığında davacı tarafın takibe konu bonoyu düzenleyerek müvekil şirkete vermiş olduğunu, bononun ihdas sebebinin malen olduğunu, güvence/ teminat yahut başkaca bir sebeple verilmiş olmadığını, icra takibine karşı itirazın hakkının kullanılmamış olduğunu, takibin bu şekilde kesinleşmiş olduğunu, imzasına da itiraz edilmeyen takip konusu bono, müvekkil şirketten alınan mal karşılığı verilmiş olduğunu, iki şirket arasında USD cinsinden işleyen cari hesap düzenine dayalı bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasında imzalanan ” Bayi Üyelik Sözleşmesi” ve “Cari Hesap Sözleşmesi”‘nin hesapların işleyiş şekli başlıklı 11.Maddesi ve hesap hülasası başlıklı 17. Maddesi gereği ödeme ve muameleler ile hesap hülasalarının … Doları üzerinden yapılacağını, söz konusu belgelerin mali mevzuat gereği TL düzenlendiğini bu durum taraflar arasındaki ticari ilişkini USD cinsinden olduğu gerçeğini deştirmediğini, alınan mal karşılığı davacı tarafça tanzim edilen takip konusunu bononun da USD cinsinden düzenlenmiş olduğunu belirttiği, bononun teminat senedi değil, malen olduğu açıkça yazılı olan bononun müvekkil şirketten alınan mal karşılığı olarak verildiğini belirtmekle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasındaki 09/03/2015 tarihli bayi üyelik ve cari hesap sözleşmesinden sonra ticari ilişkinin devam ettiği, tarafların ve davalının defterleri üzerindeki incelenmesi üzerine taraflar arasında geçerli olan 09/03/2015 tarihli Bayi üyelik ve cari hesap sözleşmesi uyarınca 07/12/2016 tarihi itibariyle davacının davalıya 8.678,88 $ ana para borcunun bulunduğu, 07/12/2016 takip tarihinde dolar değerinin 30.938,34 TL’si olduğu, bu miktardan 30.462,86 TL sinin davacı cari hesabına intikal ettiği, Bayi üyelik ve cari hesap sözleşmesine göre davalı tarafından yapılan kur farkının 4.793,18 TL olması gerektiği, davalının da bu hesaplamayı 4.793,18 TL üzeriden kur değerlemesi yaparak 31/12/2016 tarihinde borç kayıt ederek yıl sonu işlemlerinde borç alacak bakiyesini kapattığı, davacının bir alacağının ve icra dosyasına fazladan yapılan bir ödemesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, bilirkişi raporunda takibe konu 10.000 amerikan dolarlık senedin hiçbir hesap adı altında her iki taraf kayıtlarına konu edilmediğini beyan ettiğini,borcun temelinin üç adet faturadan kaynaklı olduğunu, davalı şirket senet takibini 10.000$ olarak koymamış 8.678,88 $ olarak işleme koyduğunu, bunun sebebi borca konu 27.09.2016 tarihli 4365,65$ fatura, 15.10.2016 tarih 2495,68$ fatura, 07.10.2016 tarih 1663,83$ fatura toplamları 8525,16$na denk gelmesinden kaynaklı olduğunu, davalıya ait faturalarda kurların kendileri tarafından belirlendiğini ve faturaya derç edildiğini, bilirkişi raporunda bileşik faizin vade farkının olacağının belirtildiğini, bilirkişi tarafından bileşik faizin nasıl hesaplandığı ne kadar olacağı hususunda hiçbir açıklama bulunmadığını, davalının sözleşmeye göre hesap sonunda ortaya çıkacak farkın tespit edilmesi halinde bildirim yapma yükümlülüğü bulunduğunu, müvekkiline davalı tarafından herhangi bir bildirim yapılmadığını, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, davalı bildirim yapmasından sonra hesabın kapatılacağı kararlaştırılmış ise de davalı firmanın bu yükümlülüğü uyduğunu gösteren hiçbir delil bulunmadığını, bilirkişinin sözleşme koşullarına uygun olduğunu belirttiği işlemin hiçbir geçerliliği olmadığı gerek TL cinsinden borç tutarı gerek bileşik faize ilişkin hiçbir değerlendirme ve hesaplama yapılmaması gerekse de bildirim yükümlülüğüne uyulmamasından açıkça görüldüğünü, davalı, kur farkına ilişkin herhangi bir fatura tanzim etmediği gibi kendisinin düzenlemiş olduğu fatura hilafına tamamen haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil şirket aleyhine bu kez teminat amaçlı senet dayanak gösterilerek icra takibi başlattığını belirterek istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacının borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinde teminat olarak verildiği iddia edilen kambiyo senedinden ötürü kısmen borçlu olmadığının tespiti ve fazla ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle davacının dayandığı vakıaları ispat edememiş olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.-TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 04/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”