Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2018
ESAS-KARAR NO :…
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; …. işletmeciliği yaptığını,işyerinin ısıtılması amacı ile 9.11.2015 tarihli satış sözleşmesi gereği 2 adet çift taraflı olmak üzere toplam 5 adet doğa ateşi şömine alımı için anlaşıldığını,18.2.2015 tarihli 27.630,00 TL lik bir adet çek verildiğini, etüd aşamasında 5 adet şöminenin ısıtma için yeterli olacağının söylendiğini,şöminelerden birinin kurulduğunu ancak bildirilen ve vaat edilen ısıtma kapasitesine ulaşmadığını,sözleşmenin yanıltılarak yapıldığını, diğer şömineleri kurdurmadıklarını ödenen bedelin iadesi için yapılan ihtarnameye rağmen çekin tahsil edildiğini ileri sürerek yerinde inceleme yapılarak şöminelerin ısıtma performanslarının değerlendirilmesini ve taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile davacıdan tahsil edilen bedelin faizi ile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; sözleşmede hakem şartının bulunduğunu,davaya gönderilen teklif mektubunun aynen kabul edildiğini, ve sözleşmenin yapıldığını, dava konusu şöminelerin kurulacağı mekanın üstü naylon kaplı,cam balkon sistemi ile çevrilmiş yalıtımsız açık alan olduğunu,ancak doğalgazlı robur sistemi olması halinde ısıtmanın problem olmayacağının davacıya iletildiğini, davacının kendi yatırım projesinde hata yaptığını, şöminelerin ayıplı olmadığını,sözleşmenin feshini gerektiren bir durumun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı gerekli bilgilendirmenin yapılmadığını, davalı ise bu konuda bilgi verildiğini, davacının kendi proje hatası olduğunu ileri sürdüğü, satışı yapılan şöminelerin ayıplı olmadığı, kapalı alanlarda kullanılabilecek konut tipi olduğu, 5 adet şömine alımının cafedeki görsellik boyutunu aştığı, bunun işyerinin ısıtılması amacını taşıdığı,şöminelerin ısıtma için yeterli olmayacağının bildirilmesi halinde bu alımın yapılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği,davalı tarafça bilgilendirme yapıldığı ileri sürülmüş ise de bunun ispatlanamadığı, diğer yandan davacının tacir olup katalogdan anlaşılamasa da dosyadaki dökümanlardan şöminenin kapalı alan için konut tipi olduğunun belirtilmiş olduğu,satış öncesi gerekli araştırma yapılmadan satışın yapıldığı, davacının bu konuda kusurunun bulunduğu, davalının TBK m 219 uyarınca satışa konu malın niteliği konusunda bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının gerekli araştırmayı yapmaması nedeniyle kusurlarının olduğu,şöminelerin davacı için özel üretim olmayıp kurulmayan şöminelerin teslimi ve kurulması halinde işyerini ısıtma niteliğinin olmadığının taraflarca kabul edilmiş olduğu, nitelikte hata yapıldığı,davacının kurumu yapılan bir adet şömine sonrasındaki şömineleri teslim alıp kurdurmadığı ve 11.12.2015 tarihli ihtarname ile yapılan ödemenin iadesini istediği,bunun malın niteliğindeki ayıp bildirimi olarak kabulü ile süre verilmesi halinde sonucun değişmeyeceği gerekçesi ile sözleşmenin feshi niteliğinde olduğunun kabulü ile kurulan şöminenin davacı kusuru gözetilerek bedeline katlanması gerektiği, davalı kusuru nedeniyle kurumu yapılmayan diğer şömine bedellerinin iadesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında davalının gerekli bilgilendirmeyi yapmadığı, müvekkilinin bu şömineleri mekanı ısıtmayacağını bilmesi halinde almayacağının belirtildiğini, mahkemece beyanlara itibar edilmesine rağmen müvekkilinin de basiretli bir tacir gibi hareket etmemesi nedeniyle mekanda kurulan bir sobanın parasını tahsil edemeyeceğine hükmettiğini, davalının gerekli uyarıları yapmamasına rağmen ilk sobanın kurulmasından hemen sonra davalıya mail göndererek sobanın ısıtma kapasitesinin olmadığını, bu nedenle sözleşme hükümlerini yerine getirmekten uzak olduğunu, kesilen çeki vermesinin gerektiğini, davalı tarafından müvekkiline verilen tanıtım broşürleri veya katalog bulunmadığını, teklif mektubunda ürünlerin çok iyi izolasyon olması kaydıyla sadece evleri ısıtabileceği, işyerlerinde ve özellikle izolasyon şartları da belirtilip, yeterince izolasyon yapılmamış yerler için ise uygun olmayacağına dair bir ibarenin olmadığının açıkça belirtildiğini, şömine kurulduktan sonra bu şöminenin ısıtma kapasitesinin olmadığını ve almak istemediğini mail ile bildirmesi de bu amacını gösterdiğini, davalının teklif mektubu gönderdiğini, aynı gün müvekkili tarafından teklifin maille kabul edildiğini, konut tipi sobaları neden iş yerine takmaktan imtina etmediği, bu konuda uyarıda bulunmadığını, müvekkilinin yanıltılarak sobaları aldığını, sözleşmenin iradeye uygun olarak kurulmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istinaf etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından davacıya teklif mektubu verdiğini, bu teklifte şöminelerin cinsleri, özellikleri ve satış bedelinin yer aldığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen teklifin aynen kabul edildiğini ve montaja başlanması istendiğini, aynı tarihte teklif içeriğinde yer alan şöminelerin satışına ilişkin sözleşme imzalanarak ilk şöminenin montajı yapıldığını, ancak şöminelerin kurulacağı alanın son derece yalıtımsız bir mekan olması sebebiyle doğalgazlı robur sisteminin kurulması halinde ısıtmanın problem olmayacağının davacıya iletildiğini, davacıya eksik veya yanıltıcı bilgi verilmediğini, satılan şöminelerin A sınıfı, yenilenebilir enerji kaynağı odun ve biyokütle ile çalışan ısı araçları olduğunu, üretecekleri ısının belirli olduğunu, davacıya satılan şöminelerin ayıplı olmadığını, hepsinin kapasitelerine uygun olarak çalışır durumda olduğunu, davacının sebepsiz olarak sözleşmeden dönmeye çalıştığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ürün tanıtım broşürlerinde davacıya verilen teklifte yanlış ve yanıltıcı bilginin yer almadığının açıkca belirtildiğini, davacının lokanta cafe işletmecisi taciri olduğunu, işletmesinin ihtiyaçlarını belirlemek, bunları tespit ettirmek, gerekirse uzmanlardan proje desteği alarak doğru sistemi kurmakla yükümlü olduğunu, taraflar arasındaki satış sözleşmesi, teknik özellikleri, satış kataloglarında belirtildiğini, internet sitesinde mevcut şöminelerin davacıya yapılan teklifin aynen davacı tarafından kabul edilmesi üzerine imzalandığını, müvekkilinin satıcı olarak başka bir bilgilendirme yapma yükümlülüğünün olmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, satım sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinin feshi ile bedelin iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraf vekillerinin istinaf itirazlarına geçmeden önce kararın hükmünün HMK m. 294 vd maddelerine uygun olup olmadığı üzerinde durulması gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2.fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan bu düzenleme uyarınca hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece kurulun hüküm incelendiğinde HMK’nin 297. maddesine uygun olmadığı, hüküm fıkrasının yani tarafların talepleri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların açıklanması ile yetinilmesi gerekirken bunun yanında gerekçeye ait sözlere yer verildiği, gerekçenin bir bölümünün hüküm fıkrasında açıklandığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen ilke ve açıklamalar ışığında dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz her bir talep yönünden gerekçeli karar ve hüküm oluşturulmasıdır.
Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemeyecektir.
Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. Doktrinde HMK’nın 353. maddesindeki istinaf sebeplerinin örnek niteliğinde olduğu, maddede sayılmamasına karşın mutlak istinaf sebebi olabilecek başka usul hatalarının da söz konusu olabileceği görüşünde olanlar da bulunmaktadır (AKKAYA Tolga, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 192). Kararın gerekçesiz olması, hukuki dinlenilmesi hakkının ihlali ve bu gibi kamu düzenine aykırılık teşkil eden ve istinaf denetim ve yargılamasının yapılmasına engel oluşturan hususlarda HMK’nın 353. maddesi kapsamında değerlendirilerek kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesini gerektirmektedir.
Bu durumda Dairemizce, bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla HMK’nin 355. maddesi uyarınca esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ve usulüne uygun nitelikte karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre taraf vekillerinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE
2- Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/113 Esas, 2018/840 Karar sayılı ve 05/12/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 30/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”