Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/734 E. 2021/2225 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE ……. (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça davacı aleyhine başlatılan icra takibine konu edilen 10/05/2010 vade tarihli, 300.000TL bedelli bononun davalı şirkete teminat amacıyla verildiğini, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, bu nedenle davacı tarafın davalıya borcunun olmadığını belirterek, menfi tespit isteminde bulunmuştur.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu bononun illetten mücerret olduğunu, davacıların borcu nedeniyle düzenlenerek davalıya verildiğini, davacı tarafın borcunun ödemediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda; davacı tarafın bononun teminat olarak verildiğini iddia ettiği, davalının ise bononun borç karşılığında düzenlendiğini savunduğu, malen kayıtlı bonoya ilişkin olarak bu nedenle ispat yükünün çift taraflı talil nedeniyle yer değiştirmediği, dolayısıyla davacı tarafın bononun teminat niteliğinde olduğunu kanıtlaması gerektiği, ancak kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ispat yükünün davalıda olduğunu, davalı tarafın alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili ise; davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararı istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu bonodan dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; bonodan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya incelendiğinde davacı tarafın davaya ve takibe konu bonoyu teminat olarak davalıya verildiğini, bu bonoya ilişkin davacıların herhangi bir borcunun olmadığını belirterek, menfi tespit isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davaya konu bono incelendiğinde keşide tarihinin 22/10/2009 vade tarihinin 10/05/2010, 300.000TL bedelli, malen kayıtlı keşidecisi ve avalisti davacılar, lehtarı davalı şirket olan bono olduğu görülmektedir.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında ispata yükü davacı borçluya aittir. İhdas nedeni malen olan davaya konu bononun teminat senedi olarak düzenlendiği iddiası ile davalı tarafın borç karşılığı düzenlendiği iddiası bono metninin çift taraflı olarak talili sayılır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bu durumda ispat yükü yine davacı borçlu üzerinde olur. Mahkemece davacı tarafa bu konuda ispat imkanı tanınmalıdır. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacı tarafın açıkca yemin kesin deliline dayandığı görülmektedir. Bu nedenle gösterilen bu delilin mahkemece hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi zorunludur.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delilin toplanmaması ve bu delile ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Kabul kaldırma kararımızın niteliğine göre davalının istinaf itirazları bu aşamada değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/440Esas, 2018/869Karar sayılı ve 19/12/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 29/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”