Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/706 E. 2022/92 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
ESAS-KARAR NO ….

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan doğalgaz satış sözleşmesi gereğince davalı tarafça herhangi bir müzakereye izin verilmeksizin davacıya asgari alım taahhüdü imzalatıldığını, davacının bu yükümlülüğü yerine getiremediğini, bunun üzerine davalı tarafça davacıya fatura gönderildiğini belirterek, fatura yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada ise; davacı tarafça sözleşmede belirtilen miktardan fazla kullanıldığı iddia edilen doğalgazın daha önceki yıllarda oluşan eksik kullanımdan düşülmesi gerektiğini belirterek, davacı tarafça ihtirazi kayıt ile ödenen 2014 yılına ait fatura bedelinin iadesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili asıl davada cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin tarafların özgür iradesi ile imzalandığını, davacının telafi süresi içerisinde gerekli doğalgaz çekimini yapmadığını, bu nedenle yapılan hesaplamanın sözleşmeye uygun olduğunu belirterek, asıl davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada ise; davacının 2014 yılında çekmesi gereken doğalgaz çekiş miktarından daha fazla doğalgaz çektiğini, sözleşmenin 7.4. maddesine göre davalı kurumca fatura düzenlendiğini, bu faturanın sözleşmeye uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; asıl dava yönünden davacı tarafın 2011 yılında eksik olarak çektiği gaz miktarına ilişkin olarak, sözleşmeye uygun formülle yapılan hesaplamada davacı tarafın davalıya borcun olmadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine; birleşen davada ise davacının 2014 yılında azami alım taahhüdünü geçerek, fazlaca doğalgaz çektiği, bu durumda 2014 yılı sözleşmesinin 7.4 ve 7.4.3 maddesi gereğince aşım bedelinin hesaplanmasının ve tahsilinin doğru olduğu gerekçesi ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişiler tarafından yapılan formulasyonun yanlış olduğunu, bu nedenle alacak miktarının fazla hesaplandığını, birleşen dava yönünden ise 2014 yılındaki fazlaca çekilen miktarın daha önceden alınan miktarların telafisi niteliğinde olduğunu, bunlarla birlikte imzalanan sözleşmenin edimler arasında dengesizlik içerdiğini, davacının iradesinin sakatlandığını ve somut olayda gabin hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin genel işlem koşullarına aykırılık teşkil edip etmediği, sonrasında ise sözleşmeye göre davacı tarafça yapılan uygulamanın doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya incelendiğinde; taraflar arasında doğalgaz alım satımı konusunda sözleşme imzalandığı, davacının asıl davada davalı tarafça kendisine kesilen faturaya ilişkin olarak menfi tespit talebinde bulunduğu, birleşen davada ise kendisinden tahsil edilen fatura bedelinin haksız olduğunu belirterek alacak talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalan 2011 yılına ilişkin doğalgaz satım sözleşmesine göre davacının 85.000.000m3 doğalgaz alım hakkı olduğu, bu miktarın %70’ini almak zorunda olduğunu, sözleşmede eksik miktarda doğalgaz çekimi halinde 2 yıl içerisinde bunun telafi edilebileceğinin kararlaştırıldığı, asgari alım miktarının belli bir formül ile belirlendiği görülmektedir.
Benzer hükümler içeren 2014 yılı sözleşmesinde de 7.3. maddesi ile fazlaca doğalgaz çekimi halinde satış fiyatının %25 fazlası tutarında fatura düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Buradan hareketle hükme esas alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporunda asıl davanın konusu olan asgari alım taahhüdünün hesabı sözleşmeye göre yapılmış ve bulunan miktarın davalı tarafça kesilen faturaya uygun olduğu görülmüştür. Davalı tarafın sözleşmede yer almadığı şekilde formülasyon hesabında asgari alım taahhüdü üzerinden hesap yapılması gereği belirtilmiş ise de mahkemece bu durumun dikkate alınmaması doğru görülmüştür.
Davacı tarafın birleşen davada 2014 yılında azami miktarın geçilmesi nedeniyle düzenlenen faturaya ilişkin davası ise yukarıda belirtildiği gibi 2014 yılı sözleşmesinin 7.3. maddesinde fazladan çekilen doğalgazın zamlı faturalandırılacağı hükmü karşısında mahkemece reddedilmesi doğru olmuştur. Davalı taraf bu davada ve istinaf dilekçesinde çekilen miktarın daha önceden çekilen eksik kısımlara yönelik olduğu savunması ise taraflarca imzalanan sözleşmede her iki durumun ayrı ayrı düzenlenmesi, bununla birlikte davalı tarafça 2012 ve 2013 yılında yapılan eksik çekişe ilişkin bir faturalandırma olmaması karşısında dinlenilemeyecektir.
Davacı taraf davaya konu sözleşmelerin genel işlem koşullarına aykırı şekilde düzenlendiğini ve gabin hükümlerinin hükümlerinin uygulanması gerektiğini yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde belirtmektedir. Ancak her iki sözleşmenin basiretli olmakla yükümlü olan davacı tarafından herhangi bir çekince koyulmadan imzalandığı, her yıl imzalanan sözleşmelerin temel hükümlerinin aynı olduğu, davacı tarafa telafi imkanı tanındığı, bununla birlikte davalı tarafın Türkiye’de üretilmeyen doğalgazı bu sözleşmelerde belirlenecek miktara göre ithal ettiği dikkate alındığında, sözlemenin TBK’nun 26 ve 28. maddesine aykırı olmayacak şekilde düzenlendiğinin kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)Asıl davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
b)Birleşen davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”