Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/624 E. 2021/2169 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2019
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalının inşaatını yaptığı…bağımsız bölümün satışı konusunda toplam 525.000,00 TL bedelle anlaştıklarını, bu bedelin bır kısmını banka kredisi, bir kısmını araç devri ve bir kısmını verilen senetler nedeniyle nakit olarak ödendiğini, yapılan ödemelere göre davalıya fazladan 18317,00 TL ödediklerini, davalıya verilen 50.600,00 TL’lik senedin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2017/15354 esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, bu senet nedeniyle ödeme yaptıkları taktirde davalının sebepsiz zenginleşeceğini ileri sürerek 50.600,00 TL’lik kambiyo senedinden borçlu olmadıklarının tespiti ile davalıya fazladan ödenen 18.317,00 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; kambiyo senedinin, kayıtsız şartsız bir borç ikrarı olduğunu, müekkili tarafından davaya konu 03.02.2016 düzenlenme tarihli, 50.600,00 TL bedelli 20/06/2017 vadeli nakden kaydı içeren bono ödenmediğinden Üsküdar 6. Noterliğinden davalıya ödememe protestosu çekildiğini, daha sonra müvekkili tarafından mahkememizin 2017/104 değişik iş sayılı dosyasıyla ihtiyati haciz kararı alındığını, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2017/15354 esas sayılı dosyasıyla kambiyo senedine mahsus yolla icra takibine geçildiğini, borçlu tarafından ödememe protestosuna, ödeme emri veya ihtiyati hacze itiraz/ödeme yapılmadığını, davacının davaya konu bononun ödendiğine ilişkin herhangi bir yazılı belge sunamadığını, kambiyo senedinin illetten mücerret olduğunu, kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliğinin temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatından tamamen bağımsız olduğunu, bilindiği gibi kambiyo senedi hatır için, borç için ve teminat için verilebileceğini, dolayısıyla davacının aleyhine başlatılan icra takibine dayanak senedin borçlusu olmadığının ispatının davacı tarafa ait olduğunu, HMK gereği yazılı bir belge ile ispatı zorunlu olan dosyada davacı tarafın ödemeye yönelik herhangi bir belge sunamadığını, davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiasına dayanak sunduğu belgelerle davalı müvekkilinden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, dava dosyasına sunulmuş olan belge ve sözleşmelere müvekkilinin taraf olmadığını, alacak talebine ilişkin davanın husumet yokluğundan reddelimesi gerektiğini, sunulan sözleşmelerin, devirlerin tarafları, tarihleri veya miktarlarının davaya konu bono ile uyumsuz olduğunu, davaya konu bononun, 03/02/2016 tarihinde tanzim edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine protesto çekildiğini, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2017/15354 esas sayılı dosyasına dayanak bononun müvekkili lehine düzenlendiğini, davacının sunduğu delillerin hiçbirinin müvekkiline olan borcu ödediğine ilişkin olmadığını, bonodaki nakden kaydının da iddialarını ispatlar nitelikte olduğunu beyan ederek, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı tarafından davalıya gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca borçlanıldığı ve üç adet sene verildiği, ödemelerin yapılmış olmasına ve fazla ödeme yapılmasına rağmen davalı tarafından 20/06/2007 vadeli 50.600,00 TL bedelli senedin iade edilmediği, haksız olarak takibe konduğu iddia edildiği, davalı ise senedin illetten mücerret olduğu ve bu borcun ödenmediğini savunduğu, davacı tarafından davalıya verilen 03.02.2016 tarihli 20.06.2017 vadeli 50.600,00 TL bedelli senedin soyut borç ikrarını içerdiği ve ” nakden” kaydının düşüldüğü, davacı tarafından bu senedin taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine istinaden verildiği ileri sürülmüşse de bu iddianın kesin ve senetle aynı değerdeki delillerle ispatlanamadığı, davacı tarafından yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle senedin soyut borç ikrarını içeren özelliğinin aksi ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, taraflar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirildiğini, taraflar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi dışında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, bilirkişi raporunda fazla yapılan ödemenin gerekçeli kararda değerlendirilmediğini, davacı tarafından taraflar arasındaki davaya konu gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince… plakalı aracın şirkete satıldığını, davalı ticari deftlerinde 50.600,00.-TL bedelli senede konu olacak herhangi bir kayda rastlanılmadığını, gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince satışı kararlaştırılan taşınmaz bedelinin davalıya ödenmediğini, ödemelerin kredi, araç satışı, senet vs ile yapıldığı göz önüne alındığında davaya konu takip dosyasındaki 50.600TL’lik senedin de diğerleri gibi (15.500TL ve 17.500TL) satış sözleşmesi gereği düzenlendiğini, davaya konu senedin taraflar arasında tanzim edilen gayrimenkul satış sözleşmesinden dolayı tanzim edildiğini, fazla ödeme yapılan alacak bakımından herhangi bir değerlendirme yapılmadığını belerterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, tüm talepler hakkında karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedi kapsamında davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile fazladan ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı yan, menfi tespit istemi yanında fazla ödemiş olduğunu iddia ettiği 18.000,00.-TL’nin tahsilini talep ettiği dava dilekçesi içeriğinden ve talep neticesinden anlaşılmakla birlikte, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında iş bu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.
6100 sayılı HMK’nin 26. maddesi taleple bağlılık ilkesini, 297. maddesi ise hükmün kapsamını düzenlenmiş olup, mahkemece taleple bağlılık ilkesi göz önüne alınarak taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu anlamda davacının her bir talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz sözü edilen hükümler çerçevesinde hüküm kurulması gerekmektedir.
Bunun yanında ilk derece mahkemesinin olumlu veya olumsuz bir karar vermemiş olduğu taleplerin istinaf mahkemesine ulaşabilmesi, kural olarak bu taleplerin de istinaf konusu edilmesine bağlıdır. İstinaf ile ilgili hükümler incelendiğinde, istinaf mahkemesinin esas hakkında bir karar verebilmesinin, ilk derece mahkemesince verilmiş esas hakkında bir kararın varlığına bağlı olduğunu söylemek mümkündür.
O halde, ilk derece mahkemesince verilmiş olan esas hakkında bir karar yoksa istinaf mahkemesinin de esas hakkında bir karar veremeyeceğine ilişkin genel prensipten hareket edildiğinde, ilk derece mahkemesince olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen esasa ilişkin talepler hakkında da istinaf mahkemesinin kural olarak incelemede bulunamayacağını söylemek mümkündür. Özellikle esasla ilgili meseleler bakımından ortada ilk derece mahkemesince verilmiş bir hüküm yoksa bu, istinaf mahkemesine doğrudan başvurulmuş gibi bir durum yaratır. Biri diğer talepten bağımsız ve hatta ayrı bir dava söz konusu olduğu hallerde, olumlu veya olumsuz bir hüküm verilmeyen dava hakkında istinaf mahkemesinin de esas hakkında bir karar verebilmesi mümkün olmayıp, dosyayı karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine geri göndermesi gerekir. Zira ilk derece mahkemesinin tarafların talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermemiş olması usuli bir hata olup, bu hususta yapılan istinaf başvurusunu da usule ilişkin bir başvuru olarak kabul etmek gerekir. Neticede istinaf mahkemesi de başvuruyu haklı bulursa, usule ilişkin hükümler çerçevesinde (kıyasen m.353/a) dosyayı esas hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine geri göndermesi gerekir ( ÇİFTÇİ, Özgür Murat; Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf, 3. B., Ankara 2016, s.704-710).
Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemeyecektir.
Mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen ilke ve açıklamalar ışığında dosya kapsamı dikkate alınarak tarafların her bir talebine yönelik olarak yine taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı davacının alacak talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi nedeni ile kaldırıldığından, davacı vekilinin diğer yönlerdeki istinaf istemleri şimdilik inceleme konusu yapılmamış olup, kaldırma nedeni yapılmayan hususlar yönünden usulü kazanılmış haklar gözönüne alınarak yeniden yargılama yapılması ve karar verilmesi ile infazda tereddüte yol açmamak bakımından yeniden tüm yönlerden esas hakkında mahkemece HMK’nin 297. maddesi uyarınca yanların tüm talepleri hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/318 Esas, 2019/31 Karar sayılı ve 17/01/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 27/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”