Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/601 E. 2021/2224 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018
ESAS-KARAR NO :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin cari hesaptan kaynaklanan alacağının ödemediğini, bunun üzerine başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davaya asli müdahil olarak katılan …. İle aralarında iş ortaklığı sözleşmesi olduğunu, bu nedenle davacının alacağının iş ortaklığı sözleşmesine göre yarısının asli müdahile ait olduğunu belirterek alacak talebinde bulunmuştur.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan itirazın iptali davasının kısmi açıldığını, kısmi dava olarak bu davanın açılamayacağını, davacının ticari ilişki kapsamında verdiği malzemelerin ayıplı olduğunu ve yeni ise değiştirildiğini, bu icra takibi ile birlikte davalının iki kez ödeme yapmak zorunda kalacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; tarafların üzerinde mutabık olduğu sipariş emri üzerine davacının davalıya 50 adet dedektör sattığı, bu dedektörlerin davalı tarafça ayıplı olduğu ve yenisi ile değiştirildiği iddiasının yazılı delillerle kanıtlanamadığı, bu nedenle davalı tarafın 50 adet metal dedektör bedelini davacıya ödemek zorunda olduğu, davacının itirazın iptali davasını 120.000USD üzerinde açtığı, davasını daha sonra ıslah ederek 50.000USD daha alacak talebinde bulunduğu, ancak itirazın iptali davasının açıldıktan ve yasal süre olan 1 yıllık süreden sonra yapılan ıslah talebinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, asli müdahilin davasının ise alacağın dayanağı iş emrinde alacaklı olarak davacının yer aldığı anlaşıldığından, bu davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davalarının ıslah edilmesi gerektiğini, vekalet ücreti hesaplanırken karar tarihindeki dolar kurunun esas alınması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili ise; davacı tarafça satılan dedektörlerin ayıplı olduğunu, bu ayıbın davalı şirket yetkilisine bildirildiğini, mükerrer şekilde ödeme yapılmak zorunda kalındığını, iade faturasının davalı tarafça kötü niyetli olarak kendi defterlerine kayıt edilmediğini, tanıklarının dinlenilmediğini, delillerinin toplanmadığını belirterek, kararı istinaf etmiştir.
Asli müdahil vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; davacı ile asli müdahilin iş ortaklığının bulunduğunu, sözleşmeye göre davacının alacağının yarısının asli müdahile ait olduğunu, davacının bu konuda noter huzurunda verdiği beyanla asli müdahilin alacak talebini kabul ettiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya konu icra takibi nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, asli müdahilin alacak talebinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya incelendiğinde davacı tarafın davalı şirkete satmış olduğu malların bedelinin tahsil etmek için icra takibi yaptığı, itiraz üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı şirket tarafından davalı adına kesilen 03/05/2013 tanzim tarihli 170.000TL bedelli faturaya göre 50 adet metal dedektörün davalıya satıldığı anlaşılmaktadır. Bu faturanında bulunduğu bir kısım faturaya dayalı olarak davacı tarafın icra takibi başlattığı, icra takibinde alacak miktarının 621.841USD olduğu görülmektedir. Aynı şekilde davacı tarafın itirazın iptali davasını 120.000USD üzerinden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı ve harcın o tarihteki USD kuru üzerinden hesaplandığı görülmektedir. Dosya içerisinde bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda bahse konu 170.000USD bedelli faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte davalı tarafın bu borcu 02/01/2014 tarihli başka bir fatura ile ortadan kaldırıp, alacaklı duruma geçtiği, ancak davalı tarafça düzenlenen bu faturanın davacı tarafın defterinde kayıtlı olmadığının bildirildiği görülmektedir. Davalı taraf yargılama boyunca ve istinaf dilekçesinde 50 adet dedektörün bu fatura ile iade edildiğini ve yeniden davacı taraftan dedektör alınmak zorunda kalındığını, zira ilk satılan dedektöürlerin ayıplı olduğunu iddia etmektedir. Ancak dosya içerisinde davalı tarafın usulüne uygun ayıp ihbarında bulunduğunu, faturaya konu malların ayıplı olduğunun belirlendiğini usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Bununla birlikte davalı taraf faturaya konu malların ayıp ihbarında bulunmadan teslim alarak ….. gönderilmek üzere gümrüğe teslim etmiştir. Bu durumda mahkemece davalı tarafın ayıp ihbarını zamanında ve usulüne uygun olarak yaptığı yönündeki kabulü doğru olduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacı tarafın istinaf itirazlarına gelince; davacı taraf davasını 120.000USDyönünden kısmi olarak açmış, daha sonra yargılama aşamasında, davasını 120.000USD lik kısmını itirazın iptali, 50.000USD lik kısmını ise alacak davası olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece davacı tarafça yapılan bu ıslah işlemi nitelik olarak, dava sonucunun tamamen ıslahıdır. Ancak davacı taraf ıslah dilekçesi ile davasının talep sonucunu tamamen değiştirmesi gerekirken, başka bir deyişle itirazın iptali talep etmişse bunu alacak talebine çevirebilecekken, talebinin bir kısmını itirazın iptali, bir kısmını da alacak davası olarak ıslah edemeyecektir.
Davacı tarafın diğer istinaf itirazlarına gelince, mahkemece, davacı yararına vekalet ücreti hesaplanırken, doğru bir şekilde dava tarihindeki USD kuru dikkate alınarak, alacağın TL üzerinden harç ve nispi vekalet ücreti hesaplandığından, bu istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Asli Müdahele talebinde bulunan ise istinaf itirazında, davacı ile iş ortaklığının bulunduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. Ancak mahkemece de belirtildiği gibi söz konusu alacak ilişkisi, sadece davacı ile davalı arasında kurulmuştur ve davacı tarafın imzası ile dosyaya sunulan belgede ilgili davanın kazanılması halinde alacak talebinin doğacağı bildirilmiştir. Dolayısıyla asli müdahilin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde olmayıp reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre istinafa başvuran tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 16.724,74TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.182,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.542,74TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90TL harcın istinaf eden Asli Müdahilden alınarak Hazineye irat kaydına,
c)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,

3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 29/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”