Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
…. HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2018
ESAS NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2022
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; 13/07/2016 keşide 20/08/2016 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli, 13/07/2016 keşide 30/10/2016 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli, 13/07/2016 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli bonolar yönünden davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine takip başlatıldığını, ödeme emrinin muhtara bırakıldığını, müvekkiline evrakın muhtarlıkça 24/05/2017 tarihinde verildiğini, tebliğin usulsuz olup öğrenme tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde menfi tespit davası açtıklarını, takip talebinde müvekkili şirkete ilişkin vergi numarası, tebligat adresi gibi bulunması zorunlu unsurların tam olarak yer almaması nedeniyle takibin usul açısında sakat hale geldiğini, öncelikle takip konusu alacak müstenidi kıymetli evrakın müvekkili ve/veya yetkili temsilcisi tarafından verilmediğini, senetlerin sadece … tarafından tanzim edildiğini, ortaklık ya da müvekkilini bağlayıcı herhangi bir imzanın atılmadığını, …’ın müvekkili adına senet düzenleme yetkisinin de bulunmadığını, bono üzerinde malen kaydı mevcut ise de borçlu olan kimsenin mal almadığı iddiası üzerine bu hususun ispatlanmış yahut alacaklının kabulünde ise senedin bedelsizliği iddiasının kabul edilmesi gerektiğini, konuyla ilgili yargı kararlarının bu yönde olduğunu, mal alışverişinin adi ortaklığın iştigal faaliyeti kapsamında olmadığını, dava dışı …’ın yetkilisi olduğu … Ltd Şti’nin iştigal faaliyetleri kapsamında kaldığını, ortaklığa da düzenlenmiş herhangi bir fatura ve/veya teslim edilmiş bir mal da bulunmadığından ve senet bedelsiz olduğundan takibe konu bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitiyle takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; ödeme emrinin … Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıdaki adrese tebliği sağlandığını, tebligatın usulsuz yapıldığına ilişkin beyanların hukuki ve maddi bir dayanağı bulunmadığı, davacı senedin kendilerince tanzim edilmediğini, adi ortaklıkla ilgili dava dışı …’a temsil yetkisi verilmediğini, senet altındaki imzanın yetkili temsilciye ait olmadığını belirtmiş ise de Ankara 51. Noterliği’nce onaylanmış …… yevmiye no’lu belgenin 7. maddesine göre ortaklığın idare ve temsilinin pilot ortak … Ltd. Şti. yetkilisi …’a bırakıldığı, …’ın ortaklık adına imza yetkisinin bulunduğu, bonoların karşılığında müvekkilinin mal teslimini adi ortaklığın iş yaptığı… gerçekleştirildiğinden mesnetsiz davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, takibe konu ödeme emri ve takip talebinin davacıya tebliğ edildiği, takibe dayanak kambiyo senetlerinin yasal unsurları taşıdığı, bonoları düzenleyen adi ortaklığın … Ltd. Şti. ve … … Ltd. Şti.’nden teşekkül ettiği, adi ortaklık adına kambiyo senetlerini … tanzim ettiği, kambiyo senetlerinin malen kaydı ile düzenlendiği, adi ortaklık sözleşmesiyle …. ve … Ltd. Şti.’nce malzemeli yemek pişirme, dağıtım ve sonrası hizmetleri alımı işinin yapılması yönünde adi ortaklığın süreli kurulduğu, ortak … Ltd Şti yetkilisi …’ın adi ortaklığı temsile yetkili kılındığı, davaya konu bonoların adi ortaklık adına … tarafından düzenlendiği, adi ortaklık sözleşmesi çerçevesinde …’ın ortaklık adına kambiyo senetleri düzenlemeye yetkili kılındığı, her ne kadar davacı malların teslim edilmediğinden bahisle borçlu olmadığını savunmuş ise de kambiyo senetleri sebepten mücerret olup malen kaydı ile düzenlendiği ve imzaya itiraz getirilmediğinden davacı iddialarını ispatlar yazılı delil dosyaya kazandırılamadığından bu yöndeki savunmalara mahkemece itibar edilmediği gerekçesi ile davanın reddine, davacının tedbir istemi mahkemece yerinde görülmediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, mahkemece, adi ortaklığın süreli kurulduğu, ortaklardan … Ltd. Şti. yetkilisi …’ın adi ortaklığı temsile ve kambiyo senedi düzenlemeye yetkili kılındığı, davaya konu bonoların adi ortaklık adına … tarafından düzenlendiği, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olup malen kaydı ile düzenlendiği ve imzaya itiraz getirilmediği gerekçeleri ile davanın reddedildiğini, davalı … Ltd. Şti. tarafından müvekkili aleyhine 13.07.2016 keşide 20.08.2016 vade tarihli 5.000,00TL miktarlı 13.07.2016 keşide 30.10.2016 vade tarihli 10.000,00TL miktarlı 13.07.2016 keşide 30.11.2016 vade tarihli 15.000,00TL miktarlı olmak üzere toplamda 3 adet bono sebep gösterilerek kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, dava dışı … aynı zamanda adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olan … Ltd Şti. yetkilisi olduğunu, dava dışı diğer borçlu …, yetkilisi olduğu diğer şirketin iştigal olduğu bir işle ilgili olarak davalı alacaklı ile takibe konu bonoları keşide ettiğini, düzenlenen bonoların söz konusu ortaklığı ilgilendiren herhangi bir işlem ya da mal alışverişi için düzenlenmediğini, …’ın müvekkil şirket adına senet düzenleme yetkisi bulunmadığını, senet keşidecisinin kendi adına işlem yaptığı davalı tarafından bilindiğini, diğer yandan takibe konu bonolar üzerinde “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydı bulunduğunu, davalı tarafça adi ortaklığa hangi mal ya da hizmetlerin …. tevdi edildiğinden bahsedilse de bu hususta açıklayıcı bir bilgi verilmediğini, müvekkiline keşide edilmiş herhangi bir teslim belgesi bulunmadığını, düzenlenmiş herhangi bir fatura bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın ve tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, takibe konu edilen bonoları keşide edenin adi ortaklığı temsile yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı aleyhine girişilen takibe dayanak bonolardan ötürü borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Öncelikle, somut olayda dava konusu edilen takibe konu bonoları keşide eden davacının da bulunduğu adi ortaklığı temsile yetkili dava dışı gerçek kişinin adi ortaklığa vekaleten kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisinin bulunup bulunmadığı konusunun tespit edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için vekaletin kapsamına ilişkin yasal düzenlemeler irdelenmelidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “…..” başlıklı 504.maddesi; “Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.
Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar.
Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.” hükmünü amirdir.
Anılan düzenlemeden de anlaşıldığı üzere, vekil özel bir yetkiye sahip olmadıkça dava açamayacağı gibi, kambiyo taahhüdünde de bulunamaz. Vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için vekaletnamede açıkça “Kambiyo taahhüdünde bulunmak üzere” yetkilendirilmiş olması gerekir. Ancak, açıkça verilen yetkiye dayanarak kambiyo senedi düzenlenmesi halinde asilin vekilin bu işleminden sorumlu olduğu kabul edilebilir. Açık yetki verilmemişse 6102 sayılı TTK’nın 778/2-(e) maddesi uyarınca bono hakkında da TTK’nın 678-679. maddeleri uygulama alanı bulacaktır.
Şu durumda, vekil özel yetki gerektirdiği ve bu konuda özel olarak açıkça yetki verilmediği halde kambiyo taahhüdünde bulunmuşsa bu taahhüdünden bizzat ve şahsen sorumlu olur ve burada artık asilin sorumluluğundan söz edilemez.
Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve …Esas, 2016/847 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; öncelikle davaya konu bonolar incelendiğinde bonolar üzerinde iki imza yer aldığı, imzalardan birinin davacı şirket ile dava dışı bir şirketin oluşturduğu adi ortaklık kaşesi üzerine atılı olduğu, diğer imzanın ise açığa atılmış olduğu, kefil (avalist) olarak dava dışı adi ortaklığı temsile yetkili kılınan kişinin adının yer aldığı görülmektedir.
Sözkonusu bonoların adi ortaklığı temsilen keşide edilmiş olduğu ve ayrıca avalist olarak da dava dışı adi ortaklığı temsile yetkili … tarafından imza edildiği anlaşılmaktadır. Bu anlamda münferiden davacı şirketi temsilen atılı bir imzadan sözedilemeyecektir.
Yine dosyada mevcut Ankara 51. Noterliğinin 20.11.2015 tarih ve …. yevmiye numaralı onaylama şeklindeki “Adi Ortaklık Sözleşmesi” ile dava dışı …’ın, adi ortaklığı temsile yetkili kılındığı ve verilen yetkiler arasında “kambiyo senedi düzenlemek” üzere verilmiş özel bir yetki bulunmadığı anlaşılmaktadır. Çek keşide etme konusundaki tanınan yetkinin, kambiyo senedi düzenlemeye yetki tanındığı biçimde yorumlanmasına da imkan bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davacının da ortağı olduğu adi ortaklığı temsile yetkili dava dışı … tarafından vekaleten düzenlenen davaya konu bonoların, davacıyı borç altına sokması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazının kabulü ile HMK m. 353/1-b-2 hükmü uyarınca anılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir. Yapılan açıklamalar neticesinde davalı yan vekilinin istinaf itirazlarının ise reddi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 6.Asliye … Mahkemesi’nin 2017/390 Esas 2018/341 Karar sayılı 22/05/2018 tarihli kararının HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a-Davanın KABULÜ İLE,
Davacının Ankara 15. İcra Dairesi’nin …… takip sayılı dosyasında takibe konu edilen 13.07.2016 keşide, 30.10.2016 vade tarihli 10.000,00.-TL tutarlı bono, 13.07.2016 keşide, 30.11.2016 vade tarihli 15.000,00.-TL tutarlı bono ve 13.07.2016 keşide, 20.08.2016 vade tarihli 5.000,00.-TL tutarlı bono nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.070,13.-TL harçtan peşin alınan 517,54.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.552,59.-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan 31,40.-TL başvurma harcı, 517,54.-TL peşin harç, 4,60.-TL vekalet harcı ile müzekkere, tebligat ve posta giderinden oluşan 106,50.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ç-Davacı taraf yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
d-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraf yönünden;
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin HMK m. 359/4 uyarınca İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-2.maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 27/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”