Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/522 E. 2021/2267 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

. (KABUL KALDIRMA )
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2018
ESAS NO …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalıdan alınan ve bedeli ödenmiş cam cephe kaplama malzemelerinden arta kalanların, karşılıklı mutabakatla 01.10.2013 tarihinde…. plakalı araçla davalının çalışanı … tarafından teslim alındığını, bu mallar için düzenlenen açık faturanın davalının kabul etmemesi üzerine ihtarname ekinde, gönderildiğini ancak faturanın iade edildiğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının herhangi bir satış sözleşmesine dayanmayan, kendisine satılmış olan ve elinde kalmış malları tek taraflı iade faturasıyla iade etmeye çalıştığını, kabul etmediklerini, davacının kendilerinden spesifik ürünler aldığını, basiretli davranmayarak ihtiyacından fazla aldığı malları hileli yollarla iade etmek istediğini, taraflar arasında ürün iadesi konusunda imzalanmış belge olmadığı halde 147 parça ürün içeren kolinin Kargo aracılığı ile kendilerine gönderildiğini, koli içeriği bilinmeyerek çalışanlarca teslim alınmış olduğunu, davalının kendilerinin rıza ve kabulüne ihtiyaç duymadan iade faturası düzenlediğini, faturanın ihtarnameyle faturanın iade edildiğini, gönderilen kolilerin 7 gün içinde alınmasının ihtar edildiği halde alınmadığını bundan sorumlu olamayacaklarını bildirerek davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında; malzemelerin iadesi hususunda yeni bir sözleşme kurulup kurulmadığının irdelenmesi gerektiği, davalı yanın gönderilen malları teslim alıp iade etmemekle ve teslimden sonra uzunca süre sessiz kalmakla taraflar arasında yeni bir sözleşmenin kurulduğunun kabulü gerektiği, davalının bu artık malların depoda bulundurulmak ve gerektiğinde gönderilmek üzere gönderildiğini ama çok uzun depoda tutamayacaklarını söyleyerek malları kabul ettiklerini beyanla yeni sözleşme ilişkisini kabul ettiği, davalının bu savunmasıyla malların bedelsiz olarak iadesini kabul ettiklerinin kabulü gerektiği, davacı yan ise sözlü görüşmede arta kalan malların en düşük kurdan iadesi hususunda anlaştıklarını iddia ettiği, bu halde malların bedeli mukabilinde iade edildiğinin ispat külfetinin davacıya düştüğü, davacının düzenlediği iade faturasını 27.11.2013 tarihli ihtarnameyi davalıya gönderdiği, davacının iadeli taahhütlü gönderisinin teslim alınmadan iade edildiği, davacı tarafından gönderilen fatura aslının davalı tarafından defterine kaydedilmeyerek 6102 sayılı TTK 21. maddesine göre itiraz için 8 günlük süresinde iade edilmiş olması nedeniyle faturaya itiraz edildiği, davacı yanın malların bedeli karşılığında iade edildiğine ilişkin sözleşme ilişkisini ispat edemediği, bu nedenle ispat yükü üzerine düşen davacı yanın davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinde bulunsa da davacının kötü niyeti de davalı yanca ispat edilemediğinden reddine karar verilmiş, hükme karşı taraflar ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; satıma ve faturaya konu 147 kolu malzemenin davalı yetkilisi tarafından 03.10.2013 tarihinde teslim alındığını, icra takibine konu faturanın ve fatura bedelini talebi ihtiva eden ihtarnamenin kanun muvacehesinde 27.11.2013 tarihinde fax marifetiyle davalıya tebliğ edildiğini , faturanın davalı tarafından teslim alınmaması, davalının takibe haksız itiraz ettiğini, TTK’nın ilgili maddeleri gereğince basiretli bir tacirin, hiç haberi olmadan kendisine yapılan ihbar üzerine mahiyetini bilmediği 147 koli malzemeyi bizzat giderek ambardan teslim almasına inanılmasının beklenemeyeceği, davalı depoculuk faaliyeti göstermediği gibi, malzemenin teslim edildiği 01.10.2013 tarihinden bu güne kadar davaya konu malzemeleri iade etmediği gibi, malzemelerin iadesini teklif dahi etmediğini, bu durumun dahi malzemelerin standart ürünler olduğu ve davalı tarafından kullanıldığının açık göstergesi olduğunu, ispat yükünün müvekkiline ait olmadığını, davacıya tebliğ edilen fatura içeriğine de süresi içinde itiraz edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-) Davalı vekili; davacı aleyhine haksız icra takibi nedeniyle tazminatı ödemeye mahkum edilmesi” şeklinde ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacıya, davalı tarafından satılıp teslim edilen kullanıldıktan sonra artan malların iadesi hususunda anlaşma olup olmadığı, taraflar arasında iade konusunda yeni bir sözleşme kurulup kurulmadığı, davalının teslim aldığı malların bedelini ödeme borcunun doğup doğmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu olan bir kısım malların davalıya iadesi üzerine düzenlenen iade faturasından kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2013/17504 E. Sayılı Dosyasının incelenmesinde, davacı….. 03.12.2013 tarihinde davalı …Ltd. Şti. aleyhine 73.599,37TL asıl alacak ve 133,08 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 73.732,45 TL tutarındaki alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başladığı, davalı …Ltd. Şti. vekilinin takibe itiraz etmesi nedeniyle 19.12.2013 tarihinde icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki 21.11.2012 tarihli satış sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme gereği edimlerin karşılıklı olarak yerine getirildiği ve davacının, satın aldığı malzemelerden bir kısmını davalı çalışanına iade ettiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık taraflar arasında artan malların iadesi hususunda anlaşma olup olmadığı, taraflar arasında yeni bir sözleşme kurulup kurulmadığı, davalının teslim aldığı malların bedelini ödeme borcunun doğup doğmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davalı davaya konu 147 koli malzemeyi 03.10.2013 tarihinde teslim almıştır. Davalı yan teslim alınan bu malların davacı tarafça inşaat şantiyesinden arta kalan mallar olarak gönderildiği, depoda bulundurulmasını istedikleri ve yeniden ihtiyaç olduğunda işe yarayanların gönderilmesini kalanların hurdaya ayrılmasını istediklerini sözlü olarak beyan ettiklerini savunmuştur.
Taraflar arasındaki 21.11.2012 tarihli satış sözleşmesi gerekleri yerine getirilmekle sözleşme ilişkisi tamamlanmıştır. Bu sözleşmede artan malların iadesine ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasında bu malzemelerin iadesi hususunda yeni bir sözleşme kurulup kurulmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Davalı yan davacı tarafça gönderilen malları teslim alıp iade etmemekle ve teslimden sonra uzunca süre sessiz kalmakla taraflar arasında yeni bir sözleşmenin kurulduğunun kabulü gerekmiştir. Davalı bu artık malların depoda bulundurulmak ve gerektiğinde gönderilmek üzere gönderildiğini ama çok uzun depoda tutamayacaklarını söyleyerek malları kabul ettiklerini beyanla yeni sözleşme ilişkisini kabul etmektedir. İadeye konu mallar davalıya 01.10.2013 tarihinde 147 Koli olarak davalının çalışanına teslim edilerek, 26.11.2013 tarihinde ise fatura düzenlenerek davalıya 27.11.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı 04.12.2013 tarihinde yaklaşık bir buçuk ay sonra icra takibine girişmiştir. Takipten sonra davalı 08.01.2014 tarihli ihtarnameyle fatura içeriğini kabul etmediğini, içeriği bilinmeyen kolillerin teslim alınmasını istemiştir. Davalıya iadeye konu mallar 01.10.2013 tarihinde teslim edildiği, 27.11.2013 tarihinde de fatura tebliğ edildiğine göre davalının bir buçuk ay sessiz kalarak, davacının talebi üzerine malların bedelsiz iade edildiği, depolarında bulundurulması ihtiyaç halinde sipariş üzerine gönderilmesi, kullanılamayacak durumda olanların da hurdaya ayrılması için malların teslim alındığı, savunmasıyla malların bedelsiz olarak iade alındığı, depolama hizmeti verdiğini artık ispatla yükümlü olduğunun gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
Somut olayda davalı ispat külfeti altındadır ve 147 koli malın bedeli mukabili iade amacıyla teslim almadığını ispatlamalıdır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan çeke ilişkin olarak davalının borçlu olup olmadığının belirlenmesi için açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile davalı yanın ileri sürdüğü vakıaya dair delilin toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Şu halde mahkemece HMK’nun 222/1 maddesi gereğince tarafların tüm delilerinin toplanmasına karar verilerek ispat yükünün davalı yanda olduğunun kabulüyle yargılamanın görülüp sonuçlandırılması gerekirken kanıt yükünün hatalı tayiniyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Zira HMK’nun 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma görevi vardır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacı elindeki malların davalıya bedeli mukabili iade edilip edilmediği, davalı savunması kapsamında depo hizmeti sunup sunmadığının tespitiyle durumunun belirlenmesi davalının tüm delillerinin toplanması için ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemesine gönderilmesine, bu aşamada taraf vekillerinin istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Kabulü ile Ankara 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1068 Esas 2018/1028 Karar sayılı 20/12/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,

3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 30/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”