Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/497 E. 2021/2256 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2018
ESAS-KARAR NO ….
İHBAR OLUNAN …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkil aleyhine Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2016/21630 Esas sayılı dosyası ile senetlere dayanılarak 312.287,67 TL miktarında icra takibi yapıldığını, takibe konu senetlerdeki borçlu hanesinde bulunan imzaların müvekkili adına vekaleten … tarafından imzalandığının belirtildiğini, bonolarda müvekkilinin imzasının bulunmadığını, vekile verilen yetkide bankalar için senet imzalama yetkisi verildiğini, bunun haricinde borçlanma yetkisinin olmadığını, imzanın yetki harici olması nedeniyle senetlerden dolayı borçlu olmadığını, ayrıca senetlerin vekile silah zoru ile imzalattırıldığı için …. Cumhuriyet Başsavcılığın’a şikayette bulunulduğunu belirterek müvekkilinin icra takibine konu senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; müvekkilinin eşi … adına tescilli olan Ankara …. ilçesi…. sayılı taşınmazın … tarafından satın alınması istenmesi üzerine 23/05/2006 düzenleme 27/05/2016 tarihli vade tarihli ve 200.000,00 TL bedelli ve 23/05/2016 düzenleme 23/06/2016 vade tarihli 100.000,00 TL bonolar üzerinden anlaşıldığını ve aralarında kambiyo senedi düzenleyip satış işleminin gerçekleştiğini, davacı … adına vekaleten hareket eden …’in tüm tapu işlemlerini takip edip aynı zamanda … adına kambiyo senedi düzenleyip işlem tesis ettiğini, icra takibine yasal süre içinde itiraz etmeyip iş bu davayı açılmasını hukuki aykırılık teşkil ettiğini, olayda bir taşınmaz satım sözleşmesinden verilen bir kambiyo taahhüdünün bulunduğunu, bu durumda noterlikte düzenleme şeklinde yapılan vekaletnamenin taşınmaz alım kısmındaki yetkiye bakılması gerektiğini, bu kısımda her koşulda alım yapabilir ve ödemede bulunabilir denildiğini, bu durumda yapılan kambiyo taahhüdüne ilişkin savunmanın temelinden sarsıldığını, bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller doğrultusunda: takibe konu senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığı, kambiyo senetlerini vekaleten imzalayana davacının özel yetki vermediği gerekçesiyle icra takibine konu senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili; davacı adına vekaleten senet imzalayan dav dışı ihbar olunan vekilin davacının ticari temsilcisi olduğunu, vekilin ticari temsilci sıfatıyla hareket ettiğine dair mahkemece araştırma ve inceleme yapılmadığını, davacının davasını ispat edemediğini, taraflar arasında taşınmaz alım satımı olduğunu işlemi vekilin davacı adına yaptığını ve karşılığında senet düzenleyerek verdiğini, dava dışı vekilin TBK. 548 maddesi gereğince kambiyo senedi imzalamaya yetkili olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacının yetki verdiği vekilin, davacı adına kambiyo senedi düzenlenme yetkisinin bulunup bulunmadığı; buradan varılacak sonuca göre takip konusu senetlerden davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine konu edilen bonolardaki imzaların, davacıyı kambiyo taahhüdü altına sokmaya yetkili olan kişiye ait bulunmadığı iddiasına dayalı, menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığını, bonoları imzalayan …’e kambiyo taahhüdü konusunda özel yetki vermediğini belirterek borçlu olmadığının tespiti için bu davayı açmıştır.
Takibe konu bonolardaki keşideci imzanın davacıya ait olmadığı ve ihbar olunan … tarafından atıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Öncelikle, somut olayda davacının, dava dışı …’i kendisini temsilen kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisinin bulunup bulunmadığı konusunun tespit edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için dava dışı anılan kişiye davacı adına çek keşide etmeye dair vekil kılınıp kılınmadığı vekaletname verilmiş ise kapsamına ilişkin yasal düzenlemeler irdelenmelidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Vekaletin kapsamı” başlıklı 504.maddesi;
“Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.
Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar. Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.” Hükmünü amirdir.
Görüldüğü üzere, vekil özel bir yetkiye sahip olmadıkça dava açamayacağı gibi, kambiyo taahhüdünde de bulunamaz. Vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için vekaletnamede açıkça “Kambiyo taahhüdünde bulunmak üzere” yetkilendirilmiş olması gerekir. Ancak, açıkça verilen yetkiye dayanarak kambiyo senedi düzenlenmesi halinde asilin vekilin bu işleminden sorumlu olduğu kabul edilebilir. Şayet bu açık yetki verilmemişse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerinden sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
Şu durumda, vekil özel yetki gerektirdiği ve bu konuda özel olarak açıkça yetki verilmediği halde kambiyo taahhüdünde bulunmuşsa bu taahhüdünden bizzat ve şahsen sorumlu olur ve burada artık asilin sorumluluğundan söz edilemez.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dosyada davacı tarafından dava dışı çekleri imzalayan kişiye kambiyo senedi tanzim etmeye yetki verildiğine ilişkin vekaletname ibraz edilememiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, davalı tarafından davacı adına kambiyo senedi (bono) tanzim edenin vekil sıfatıyla hareket ettiğinin usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış olmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.332,37 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.335,00TL harcın mahsubu ile bakiye 15.997,37 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Başkan…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”