Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2018
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2022
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı eşi tarafından yedi adet senede dayalı takip yapıldığını, senetleri imzalayıp imzalamadığını hatırlamadığını, borca itiraz ederek Kayseri 3.İcra Hukuk Mahkemesinde 2017/109 E. ile açtığı davanın reddedildiğini, davalının belge sunduğunu, bu belgelerin incelenmesinde nasıl kandırıldığının ve akla aykırı muvafakatler verdiğinin anlaşılacağını, kabul manasına gelmemek üzere imzanın müvekkiline ait çıkması durumunda 83 yaşında olması bu kadar yüklü borç altına girmesinin olanaksız olduğu, arada hiç bir alacak borç ilişkisi olmadığını, 01.10.2014 tarihli vasiyetnameyi ölünceye kadar bakma sözleşmesi zannedip imzaladığını, vasiyetnameyi imzadan sonra sözde ev sözü verilip(600 bin TL değerli) senetlerin imzalandığı, bu şekilde borçlanma ile tüm mal varlığından vazgeçmesinin olağan olmadığını, senetler davalının iddia ettiği gibi 01.01.2014 tarihinde imzalanıp verilmişse tanzim tarihinin neden önceki tarih olan 01.04.2013 olarak yazıldığını, davalıca nakit karşılığı verilmediği belirtildiğine göre nakten olan senetlerin talil edildiğini, 07.02.2017 tarihli yazıda senetlerle ilgili icraya vermeye muvafakat etmesinin de normal bir durum olmadığını, temel ilişkiyi ortaya koyan bu belgelerin kendi içinde çelişkili olduğunu ileri sürüp, borçlu olmadığının tespitini, davalının müvekkil aleyhine açmış olduğu Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün 2017/1554 esas sayılı dosyası takibinin iptalini, davalının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı ile 05.06.2013 tarihinde evlendiklerini halen de evli olduklarını dava konusu bonoların … olarak verildiğini, 01.03.2013 tarihinde düzenlenip evlenmeden önce verildiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, bonoların metninde ihdas nedeni kısmında “nakten “yazılı olduğu, davalının senetlerin 05.06.2013 tarihinde evlenmeleri nedeniyle davacı tarafından davalıya “…” amaçlı olarak verildiğini iddia ettiği, Davalının bu cevabı ve bonoların metninde ihdas nedeni olarak ….” yazılı olması nedeniyle nakden düzenlendiği kabul edilen bonoların ihdas nedenini davalı-alacaklının bu şekilde talil ettiğinden bonolardan dolayı alacaklı olduğunu ispat yükünün davalı-lehdar eşe geçtiği, ancak yazılı delil sunmadığı gibi davacıya yemin de teklif etmedikleri; tarafların karı koca olmaları ve ayrıca davalının işbu bonolara dayanarak davacı eşi hakkında söz konusu icra takibini başlatırken kötü niyetle hareket ettiğinin yasal ve yeterli kanıtlarla davacı tarafça ispat edilememiş olması nedeniyle yeterli koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminat talebinin ise reddine karar vermek gerektiği belirtilerek davaya konu bonolardan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili; öncelikle adli yardım talebinde bulunduğunu belirterek; yıllarca esnaflık yapan davacının bonoyu, sözleşmeyi ayırt edecek bilgi ve yetenekte olmadığını iddia etmesinin kötüniyetli olduğunu, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacının davaya konu senetten dolayı sorumluluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davalının adli yardım talebi Dairece HMK 334.madde gereğince kabul edilmiştir.
Davaya konu olan Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün 2017/1554 esas sayılı takip dosyasında; Alacaklı-davalı … … tarafından Borçlu-davacı … … aleyhine bonolara dayanılarak 02.02.2017 tarihinde başlatılan toplam 754.499,33-TL bedelli kambiyo takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Takip ve davaya konu olan senetlerin incelenmesinde; 01/04/2013 tanzim, 15/02/2016 vade tarihli 100.000,00-TL, 01/04/2013 tanzim, 15/03/2016 vade tarihli 100.000,00-TL, 01/04/2013 tanzim, 15/04/2016 vade tarihli 100.000,00-TL, 01/04/2013 tanzim, 15/05/2016 vade tarihli 100.000,00-TL, 01/04/2013 tanzim, 15/06/2016 vade tarihli 100.000,00-TL, 01/04/2013 tanzim, 15/07/2016 vade tarihli 100.000,00-TL ve 01/04/2013 tanzim, 15/08/2016 vade tarihli 100.000,00-TL, bedelli bonolar olduğu, bonolarda davacının keşideci, davalının da lehdar olduğu, tarafların 05.06.2013 tarihinde evlendiği, halen karı koca oldukları görülmüştür.
Dosyaya sunulan “…” başlıklı 01.10.2014 tarihli belgede … …, eşi …’den kendisine miras kalan 16 parseldeki taşınmazını eşi … öldükten sonra verilmesine dair vasiyet ettiğini bildirmiştir.
“Belgedir” başlıklı 01.10.2014 tarihli belgede eşine 600.000,00TL değerinde ev alacağını, ev alamazsa mal varlığından alması için kendi yazıp imzaladığı senetleri verdiğini, ev alamazsa bu senetleri icraya korumakta serbest olduğunu bildirir içerikte düzenlenmiştir.
“Belgedir” başlıklı 14.11.2016 tarihli belgede eşi … mal varlığına haciz koyması için 10 adet senedi kendi … ve isteği ile verdiğini, Ev ve arabayı veremediği için bu senetleri verdiğini, bu senetleri icraya koyabileceğini bildirir belgeyi davacı imzalamıştır.
“Beyanımdır” başlıklı belgede de davacı eşi tarafından Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün 2017/ 1554 esas sayılı icra takibine muvafakatı olduğunu, bilgisi dahilinde yapıldığını, avukatının hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını avukatı ibra ettiğini bildirmiştir.
Buna göre Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle davalı tarafça senetlerin … olarak verildiğini savunmasına ve böylece senedin ihdas nedenini talil ederek ispat yükünü üzerine almasına, bu kapsamda iddiasını kesin delillerle kanıtlayamamasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Dosya adli yardım talepli olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 28/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”