Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/336 E. 2022/196 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/336 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/196

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2018
ESAS-KARAR NO : 2016/42 E 2018/809 K.

DAVACI : …

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

Av. …

Av. …

DAVALI : 1-… TCKN: …

No:32…
DAVALI : 2-… TCKN: …

DAVALI : 3-

VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

… MİRASÇILARI
DAHİLİ DAVALI : 1-… TCKN: …

DAHİLİ DAVALI : 2-… TCKN: …

VEKİLİ : Av. …

DAHİLİ DAVALI : 3-… TCKN: …

DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen bayilik sözleşmesi kapsamında cari hesap alacağının bulunduğunu, müvekkilinin davalı ile ticari ilişkisi nedeni ile doğacak alacağını teminat altına almak amacıyla diğer davalı gerçek kişilerin taşınmazları üzerine rehin tesis edildiğini, davalı şirketin borçlarını ödeyememesi üzerine alacağın tahsili için rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe giriştiklerini, ancak şikayet üzerine takibin iptaline karar verildiğini beyanla müvekkilinin ipoteğe bağlı 350.000,00.-TL alacağının bulunduğunun belirlenerek tahsiline, ipoteğin paraya çevrilebileceğine, ipotekle karşılanamayan alacakları için rehin açığı belgesi alınarak kalan alacaklarını tahsil edebilmesi için toplamda 386.951,76.-TL alacağı olduğunun tespiti ile ihtara cevap tarihi olan 30.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmeden doğacak alacakların teminatı olarak davalılarca davacı lehine adlarına kayıtlı taşınmazlar üzerinde rehin tesis edildiği, alınan bilirkişi raporlarına göre davacının davalıdan 126.951,76.-TL alacaklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 126.951,76.-TL davacı alacağından davalı …’in bu miktarın ipotek limiti olan 75.000,00.-TL ile sorumlu tutulması suretiyle,…ve … (mirasçıları…, ….ve….) bu miktarın ipotek limiti olan 125.000,00.-TL ile sorumlu tutulması suretiyle diğer davalı şirketin ise bu miktarın tamamından sorumlu tutulması suretiyle temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, davalı şirketin borcuna mahsuben çeşitli vadelerde 260.000,00.-TL tutarlı çek verdiğini, ancak bunların da ödenmediğini, bu çeklerden toplamda 210.000,00.-TL tutarındaki 8 adet çekin tahsili için Kayseri 8. İcra Dairesi’nin 2012/2544, 2012/7943, 2012/8315 ve Kayseri 1. İcra Dairesi’nin 2012/5490 takip sayılı dosyalarında takibe girişildiğini, ancak takiplerin semeresiz kaldığını, ayrıca cari hesap alacağının tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişildiğini, ancak takibin iptaline karar verildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesinin temini için alacağın belirlenmesine yönelik bu dava açıldığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre müvekkilin cari hesap alacağının 260.000,00.-TL tutarındaki karşılıksız kalan çekler dışında 126.951,76.-TL olarak belirlendiğini, bu durumda toplam alacağının 386.951,76.-TL olduğunun kabulü gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişinin kök raporunun ekinde yer alan ve Tablo 13’te gösterilen 260.000,00.-TL tutarlı çeklerin karşılıksız çıktığını, bedellerinin ödenmediğini, iade aldığı ve kök rapor ekinde Tablo 8, 10 ve 12’de gösterilmeyen çekler olduğunu, bu çeklerin 210.000,00.-TL tutarına yönelik olarak takibe girişildiğini, 7.000,00.-TL dışında tahsilat yapılamadığını, eldeki davanın ipoteğin paraya çevrilmesinin temini için müvekkilinin alacağının tam olarak ne olduğunun belirlenmesine yönelik olduğunu, kararın kaldırılmasını ve 30.05.2018 tarihli ıslah dilekçesinde belirtildiği gibi karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki satım sözleşmesine dayalı olarak davacının alacağının varlığı noktasında toplanmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı şirket ile davacı arasındaki bayilik sözleşmesine dayalı olarak alacağın tahsili ile diğer davalılar yönünden ipoteğe bağlı olarak 200.000,00.-TL alacağının bulunduğunun tespiti istemine ilişkindir
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi bulunmakta olduğu ve bu satım sözleşmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkacak alacağın teminatı için diğer davalı gerçek kişilerin taşınmazları üzerine ipotek tesis edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı yan tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılmış şikayet üzerine takip iptal edilmiş, eldeki davada davacı yan davalı şirketten olan alacağının tahsil edilmesi için alacağının belirlenmesini ve toplamda ipoteğe bağlı 200.000 TL alacağı olduğunun tespiti ile tahsilini talep etmiştir.
Dosya kapsamında 15.01.2014, 22.05.2014, 10.06.2014, 01.02.2016 ve 25.11.2016 tarihli bilirkişi raporları alınmış olduğu ancak alınan bilirkişi raporları arasında özellikle davalı yanca verilen çekler yönünden farklı değerlendirmeler bulunduğu görülmektedir.
Bu bakımdan öncelikle davacı ile davalı arasında ihtilafsız olan satım ilişkisi çerçevesinde tarafların defterlerinde kayıtlı satıma konu faturalar değerlendirildikten sonra davalı yanca yapılan ödemelerin net olarak ortaya konulması gerekmekte olup davalı yanın satım ilişkisine dayalı olarak vermiş olduğu anlaşılan çeklerin ifa uğruna ödeme olduğu ve ödenip ödenmediğinin belirlenmesi gerektiği, ödenmiş olduğunun ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, yine karşılıksız kaldığı ve iade edilmediği iddia edilen çekler yönünden de davacı yanın sözkonusu çekleri mahkemeye sunarak bu durumu ispat yükü altında olduğu gözönüne alınarak açıklanan bu hususlar dikkate alınarak deliller toplandıktan sonra bir bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece açıklanan yönlerden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davacının alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Kayseri Asliye 2. Ticaret Mahkemesi’nin 30.10.2018 tarih ve 2016/42 Esas, 2018/809 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK m. 353 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK m. 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere 25/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”