Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2380 E. 2022/565 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2380 – 2022/565

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/2380 (KABUL- DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2022/565 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019
ESAS NO : 2018/1011E, 2019/507 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 21/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı tarafından doğrudan temin usulü ile sülfirik asit alımı için teklif sunulduğunu ve malın teslim edildiğini, ihale yapılmadığını, ortada bir sözleşme de olmadığını, 16.04.2005 tarihli 25 788 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 44 seri nolu Damga Vergisi Kanunu genel tebliğinde idarelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 22. maddesi gereğince yaptıkları alımlar nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin damga vergisi uygulamasının ne şekilde olacağının düzenlendiği,ihale kararının alınmaması halinde damga vergisinin aranmayacağı, bu nedenle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalarak 3.714,69 USD damga vergisinin haksız olarak kesildiğini ileri sürerek 19/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte taraflarına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili teşekkülün, ilgililerden damga vergisi kesintisi yaparak süresi içerisinde gelir idaresine aktardığını, bu hususun müvekkili teşekkülün sorumluluğu olduğunu, müvekkili teşekkülün bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğundan kamu ihale kanuna tabi olduğunu, dava konusu kesintinin kaynağı olan alım sözleşmesi doğrudan temin şeklinde mal alımına dayandığını, damga vergisi kesintisi yazılı sözleşme veya ihale kararından ötürü olmadığını, müvekkili tarafından davacıya yapılan ödeme için kesildiğini,doğrudan temin usulü ile alım yapılan durumlarda damga vergisi Kanunu’na göre ihale karar damga vergisi 4734 sayılı Kamu İhale kanununun 6. maddesinde belirtildiği şekilde bir komisyonun oluşturulduğu alım kararının komisyon tarafından verildiği ve bu kararın ihale yetkilisince onaylandığı durumda binde 4,5 oranında damga vergisi tahsil edilmesi gerektiği sözleşme damga vergisi doğrudan temin yöntemi ile ilişkili sözleşme imzalanmışsa bunun da binde 7,5 oranında damga vergisi tahsil edilmesini gerektirdiği sözleşme düzenlenmemesi halinde damga vergisinin tahsiline gerek olmadığı doğrudan temin usulünde somut olaydaki gibi bir sözleşme düzenlenmemiş veya ihale kararı oluşturulmamışsa bu iki durum için damga vergisi kesilmediği ancak yazılı sözleşme olmasa bile doğrudan temin usulünde ödeme sırasında ödeme emri belgesi üzerinden damga vergisi kesilmesinin zorunlu olduğu, davacının faiz talebinin haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davalının sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ve özellikle devlet ihale kanunu hükümlerine tabi olmadığı,davalı tarafından herhangi bir ihale komisyonu kurulmadan doğrudan temin yoluyla söz konusu işlemin yapıldığı, davalı tarafından sunulan teklif ve davacı tarafından sunulan kabul değerlendirildiğinde sözleşmenin içerisinde damga vergisi kesileceğine ilişkin herhangi bir değerlendirme bulunmadığı, davalının 488 Sayılı Damga Vergisi Kanunun 27. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, 4734 sayılı Kanunun 22.maddesi gereğince ihale komisyonu kurulmadan yapılan alımlarda damga vergisinin alınamayacağı anlaşılmakla, dava konusu damga vergisinin ödenmesinin davalının sorumluluğunda olduğu gerek davalının hukuki statüsü, gerek yapılan sözleşme usulü ve yasal mevzuat uyarınca miktar konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığından davanın kabulü ile 3.764,19 USD nin 19/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun 4/a.maddesi gereğince USD ye devlet bankalarınca uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından; Husumet itirazının dikkate alınmadığı, müvekkili teşekkülün 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi sermayesinin tamamının Hazineye ait olan Kamu İktisadi Teşebbüsü olup, … Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi no’lu mükellefi olarak faaliyetini sürdürürken, 05/02/2017 tarih ve 29970 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/9756 sayılı Kararname ile …Fonuna devredildiği, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu 27. Maddesinin ikinci bendinde; “Bankalar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve iştirakleri ile 22’inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanlar, vergisi ödenmiş veya noksan ödenmiş kağıtları usulüne uygun olarak vergi ve cezası ödenmedikçe işleme koyamazlar. Vergi ve cezası ödenmeden bu kağıtları işleme koyan kişi ve kuruluşlardan, kağıdın mükelleflerinden alınacak ceza tutarınca ayrıca ceza alınır.” denildiği, 04/02/2005 tarih ve 25717 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 43 Seri No’lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği 3.1 bendinde ise; “Damga Vergisi Kanunun 22 nci maddesinin son fikrasının verdiği yetkiye istinaden Bakanlığımızca, daha önce yayımlanan 16 Seri No.’lu Damga Vergisi Genel Tebliğinde sayılan kurum ve kuruluşların sürekli damga vergisi mükellefiyetinin devam etmesinin uygun görüldüğü, Katma Bütçeli İdareler, İl Özel İdareleri-Belediyeler, Döner Sermayeli Kuruluşlar, Bankalar, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Devlet ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri İştirakleri, Özerk Kuruluşlar, Diğer Kamu Kurumları, Anonim Şirketler” denildiği, bu nedenle Müvekkili Kurumun sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunup, sorumlu Müvekkili Teşekkül için bir gelir unsuru olmadığından ve teşekkülün iade taleplerini karşılama konusunda herhangi bir yetkisi bulunmadığından, davanın tarafı olması da söz konusu olmadığı, yerel mahkeme aşamasında, sorumlu sıfatıyla beyan edilerek süresinde mükellefi bulunduğu vergi dairesine ödeme yapılması nedeniyle davanın asıl muhatabının müvekkilin mükellefi bulunduğu Hitit Vergi Dairesi Müdürlüğü ya da son tahlilde Gelir İdaresi Başkanlığı olduğu yönünde itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığı, bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğundan, kamu ihale kanununa tabi olduğu, kar elde etmek amacıyla ticari faaliyette bulunan bir kurum olan müvekkilinin bu nedenle özel hukuk hükümlerine tabi olup, gerek sermaye yapısı gerekse statüsü itibariyle kamu kurumu niteliğinde olduğu, Yerel Mahkeme kararında ifade edildiğinin aksine müvekkil teşekkülün resmi daire sayıldığı, kamu tüzel kişiliğini haiz olduğu, bu sebeple işbu dava dışındaki işlemlerinde de damga vergisi hesaplamakta ve yasaya uygun olarak kesintilerini yaptığı, işleminin tamamıyla hukuka uygun olduğu, damga vergisini doğuran olayın, dava dilekçesinde ileri sürülenin aksine ne sözleşme, ne ihale kararı ne de teklifname olup, Damga vergisini doğuran olayın ödeme belgesi düzenlenmesi ve davacıya ödeme yapılması olduğu; kararda hükmedilen faizin haksız olduğu bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Damga vergisinin davacı tarafça istirdatının olanaklı olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ödenen damga vergisinin istirdatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davalı … İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından 06.09.2018 tarihli yazı ile işletmenin ihtiyacı olan sülfürik asitin toplam 247.500 dolar + KDV fiyatıyla firmalarından temin edileceği davalı şirkete faksla bildirilerek mal alımı yapılmıştır.
Davacı taraf davalıca kesilen damga vergisinin haksız olduğunu ileri sürüp istirdadını istemiş, mahkemece belirtilen gerekçe ile dava kabul edilmiştir.
Öncelikle davalı kurumun statüsüne değinilmesinde yarar bulunmaktadır:
Belirtilmelidir ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2001 tarih ve 4-661 E., 1074 K; 22.03.2006 tarih ve 4-12 E., 95 K.; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.10.2015 tarih ve 2014/9157 E., 2015/6877 K., 10.06.2015 tarih ve 2014/7403 E., 2015/4452 K., 03.02.2015 tarih ve 2014/5176 E., 2015/545 K.; 14.01.2014 tarih ve 2013/7390 E., 2014/82 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09.10.2013 tarih ve 11345 E., 15660 K. ilamlarında da açıklandığı üzere;
Resmi Gazetenin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayımlanan ve ceza hükümleri hariç yayımlandığı tarihte yürürlüğe giren Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı KHK’nın 2/1. maddesi uyarınca Kamu İktisadi Teşebbüsleri terimi, İktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu İktisadi Kuruluşlarını ifade eder. Bu yasal düzenlemeye göre İktisadi Devlet Teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan Kamu İktisadi Teşebbüssüdür.
233 sayılı KHK’nın 1. maddesinde İktisadi Devlet Teşekküllerinin ticaret şirketleri gibi verimlilik ve kârlılık ilkeleri doğrultusunda çalışacakları vurgulanmış, sonraki hükümlerde teşebbüslerin kuruluş ve müesseseler biçimde teşkilatlanacakları açıklanmış, 16. maddede kurulacak müesseselerin statülerini ve unvanlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirecekleri, bunların özel hukuk hükümlerine tabi olacakları, sorumluluklarının sermayeleri ile sınırlı bulunduğu, Genel Muhasebe Kanunu ile İhale Kanunu hükümlerinin bunlara uygulanmayacağı, Sayıştay denetimine tabi olmadıkları hükme bağlanmıştır.
Davalı Genel Müdürlük de bu kapsamda kurulmuş bir kamu iktisadi teşebbüsüdür.
Diğer taraftan 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinde verginin konusu düzenlenmiş olup; “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir. Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder…” denildiği;
Ek-1 deki listede “2. (Değişik: 4/6/2008-5766/10 md.) İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları (Ek hüküm: 15/7/2016-6728/28 md.) (4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikâyet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikâyet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi hâlinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)
Ek 1 listede “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümde “1. Makbuzlar: a) Resmî daireler tarafından yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler (avans olarak yapılanlar dahil) nedeniyle kişiler tarafından resmî dairelere verilen ve belli parayı ihtiva eden makbuz ve ibra senetleri ile bu ödemelerin resmî daireler nam ve hesabına, kişiler adına açılmış veya açılacak hesaplara nakledilmesini veya emir ve havalelerine tediyesini temin eden kâğıtlar (kanunla getirilen Binde 7,5) (uygulanacak olan Binde 9,48) denilmiştir.
Kapsamın düzenlendiği 2.maddede; “Vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhler de Damga Vergisine tabidir.” hükmü bulunmaktadır.
Verginin Mükellefinin düzenlendiği 3.maddede; “Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların Damga Vergisini kişiler öder…” denildiği ve
Resmi dairenin tanımlandığı 8.maddede ;” Bu kanunda yazılı resmi daireden maksat, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, belediyeler ve köylerdir. Bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmeler resmi daire sayılmaz.” hükmünün bulunduğu görülmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 19’uncu maddesinde de genel ve katma bütçeli dairelerle, il özel idareleri ve belediyeler, bankalar, iktisadi kamu teşekkülleri ile bunların iştirakleri ve müesseseleri ve benzeri teşekkül, iştirak ve müesseselerin ödemelerinde kullanılan ve nispi vergiye tabi bulunan makbuzlarla bu mahiyetteki kağıtlara ait vergilerin, bu ödemelerin yapılması, avans suretiyle ödemelerde avansın itası sırasında ilgili daire ve müesseseler tarafından istihkaklardan kesinti yapılması şekliyle ödenmesine Maliye Bakanlığınca izin verilebileceği;
Kanununun 22. maddesinin (a) bendinde de makbuz karşılığı ödemelerde Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisinin, ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmi altıncı günü akşamına kadar ödeneceği, Maliye Bakanlığının, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu;
24. maddesinin üçüncü fıkrasında ise 22. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanların, taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesinden sorumlu oldukları, verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda vergi, ceza ve fer’ilerinin, vergi için diğer işlem taraflarına rücu hakkı olmak üzere, bu fıkrada belirtilen kişilerden alınacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 04/02/2005 tarih ve 25717 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 43 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği ile Damga Vergisi Kanununun 5281 sayılı Kanunla değişik 22.maddesinin; “Makbuz karşılığı ödemelerde Damga Vergisi;
a) Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisi, ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir.
b) (a) bendi dışındaki hallerde, kâğıdın düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.
Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye, lüzum göreceği işlemlere ilişkin kâğıtlara ait verginin yukarıdaki sürelere bağlı kalmaksızın ve beyanname aranmaksızın kâğıdın düzenlenmesinden önce veya noterlerce işleme tâbi tutulması sırasında ödenmesi zorunluluğunu getirmeye, vergiyi işlem anında ilgili kamu kurum veya kuruluşuna makbuz karşılığı ödettirmeye yetkilidir.” denilerek;
Tebliğin 3.1.maddesinde Damga Vergisi Kanunu’nun 22. maddesinin son fıkrasının verdiği yetkiye istinaden bakanlıkça daha önce yayımlanan 16 Seri Nolu Damga Vergisi Genel Tebliğinde sayılan (Damga Vergilerini makbuz karşılığı ödeyecek mükellefler, 16 seri No’lu Damga Vergisi Genel Tebliği ile açıklanmıştır.Aşağıdaki kurum ve kuruluşların sürekli damga vergisi mükellefiyetleri bulunduğu gibi, damga vergisi defteri tutmaları ve bu defterleri notere veya ticaret sicil memurluğuna tasdik ettirmeleri gerekmektedir: Katma Bütçeli İdareler, İl Özel İdareleri-Belediyeler, Döner Sermayeli Kuruluşlar, Bankalar, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Devlet ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri İştirakleri, Özerk Kuruluşlar, Diğer Kamu Kurumları, Anonim Şirketler olarak belirtilmiştir.) bu kurum ve kuruluşların sürekli damga vergisi mükellefiyetinin devam etmesi uygun görülmüştür denilerek bu kurum ve kuruluşlar içerisinde kamu iktisadi teşebbüsleri de sayılmıştır.
44 Nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde de “5- İdarelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22 nci maddesi gereğince yaptıkları alımlar nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin damga vergisi uygulaması” düzenlenmiş olup, buna göre İdarelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun (5) 22 nci maddesi gereğince yaptıkları alımlar sırasında düzenlenen kağıtlara ilişkin damga vergisi uygulamasının aşağıda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılması gerekmektedir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun “Doğrudan temin” başlıklı Madde 22- (Değişik: 30/7/2003-4964/15 md.) Aşağıda belirtilen hallerde ihtiyaçların ilân yapılmaksızın ve teminat alınmaksızın doğrudan temini usulüne başvurulabilir… “
Son fıkrasında da “Bu çerçevede idarelerin 4734 sayılı kanunun 22. maddesi kapsamında yapacakları alımlar nedeniyle belli parayı ihtiva eden bir sözleşmenin düzenlenmesi halinde bu sözleşmenin, idarelerce kurulacak ihale komisyonlarınca bir ihale kararının alınması halinde bu kararın, damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.Ancak söz konusu alımlar nedeniyle belli parayı ihtiva eden bir sözleşmenin düzenlenmemesi ve ihale komisyonları kurularak bir ihale kararının alınmaması halinde ise damga vergisinin alınmayacağı tabiidir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Tüm bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere 16 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde damga vergisi mükellefiyeti devam eden kurumlar arasında kamu iktisadi teşebbüslerinin de sayıldığı, davalı Genel Müdürlük resmi daire niteliğine sahip olmamakla birlikte kamu tüzel kişiliğini haiz bulunduğu, doğrudan alım usulü ile yapılan sözleşmelerde, ödenen bedellere dair düzenlenen makbuzların damga vergisine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususta Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 2020/977 E, 2022/75 K sayılı 09/02/2022 tarihli kararında da benzer bir karar verilmiştir.
Davalı Kurum 16 seri nolu tebliğde de belirtildiği üzere sürekli damga vergisi mükellefi olup, kesilen damga vergisinin vergi dairesine yatırıldığı anlaşılmaktadır.Öyle ise davacının ödenen damga vergisini davalıdan talep etme olanağı bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1011 Esas, 2019/507 Karar 29/05/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a)Davanın REDDİNE,
b)Alınması gereken 80,70TL harç peşin alınan 338,19TL harçtan mahsup edilerek bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
c) Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca 5.100,0TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e)HMK’nin 333.maddesi gereğince artan gider avansının yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından yapılan 23,50TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere 21/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”