Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2367 E. 2022/847 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2019
ESAS-KARAR NO…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında 2014 yılı boyunca ticari ilişki bulunduğunu, söz konusu ticari ilişki doğrultusunda müvekkili şirket tarafından, davalı borçlu şirkete hizmet verildiğini, ancak davalı borçlunun bu hizmetin karşılığı olan ve cari hesap ekstresinde gözüken bedeli müvekkili firmaya ödemediğini, müvekkili firmanın, cari hesapta gözüken bakiyenin tahsili için Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2014/18781 E, sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
… … … AŞ vekili de;TTK 1472.md gereğince icra takibine konu davacının haklarına kısmi halef olduklarını kredi risk sigortası kapsamında 16.09.2014 tarihinde 390.148,46TL hasar ödemesi yaptığını yasal halef olduğunu bildirmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece,davanın cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacıya ait ticari defterlerin bilirkişi tarafından incelenmesi sonucu davacının 2014 yılı ticari defterlerinde davalıya 7 adet satış faturası düzenlediği, satış faturaları toplamının 597.498,06TL olduğu, ayrıca çeşitli tarihlerde banka yoluyla 4 defada toplam 161.000,00TL tahsilat yaptığı, tahsilat tutarı düşüldüğünde davacının takip tarihi itibariyle 436.498,06 TL bakiye alacağı kaldığı, cari hesapta kayıtlı 7 adet faturanın davalı tarafından BA formu ile vergi dairesine beyan edildiği, böylece faturaların davalı tarafından da kabul edildiği hal böyle iken davacının 101 nolu alınan çekler hesabına takip tarihinden sonra bir kayıt düştüğü, bu kayda göre davacının 20.12.2014 tarihinde davalıdan 436.816,66 TL tutarlı bir çek aldığı ve her hangi bir alacağı kalmadığı, başka bir anlatımla, takip tarihinden sonra alınan çek nedeniyle takibe bağlı alacağın sona erdiği, çek bedelinin ödendiğinin davalı tarafından kanıtlanması gerektiği aksi halde cari hesap kaydına dayalı alacağın bu kez çeke bağlı olarak devam edeceği, davacının 101 nolu hesabındaki kaydın muhasebesel gereklilikten kaynaklanmadığının belirtildiği, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğu, davaya konu icra takibinde cari hesap ekstresine dayanıldığı, takip talepnamesinde; 436.498,06 TL cari hesap alacağının davalıdan tahsilinin istendiği, ancak davacı şirketin defter kayıtları incelendiğinde; 20.12.2014 tarih ve 995 yevmiye maddesi ile davalıdan 436.816,66 TL tutarında çek alındığı, bu kayda göre davacının bir alacağının kalmadığı, davacı defterindeki 20.12.2014 tarihli kaydın davacının iddia ettiği gibi muhasebesel bir zorunluluktan kaynaklanmadığı, bu kaydın “çek alınması” durumunda yapılması gereken bir kayıt olduğu 27.05.2019 tarihli bilirkişi raporu ile saptandığı, davacının kendi defterlerindeki lehine kayıtları dikkate alırken aleyhe olan kayıtları gözden kaçırmasının olanaklı olmadığı, usulüne uygun tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, takip talepnamesindeki cari hesap alacağının takip tarihinden sonra 20.12.2014 tarihli kayıt ile sonlandırıldığı, bu aşamadan sonra itirazın hükümden düşürülerek takibe devam edilmesi olanağı bulunmadığı, davacının kambiyo senedine bağlı alacağının devam ediyor olmasının eldeki dava bakımından aksi bir sonuca ulaşmayı sağlamayacağı, ancak takip tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak takip ferileri yönünden takibin devamında hukuki yarar görüldüğünden miktar belirtmeksizin feriler yönünden takibin devamı gerektiği belirtilerek, davacı vekilinin 436.498,06-TL’ye yönelik itirazın iptali talebinin reddine, 20.12.2014 tarihli 436.816,66-TL çek tahsilat kaydı dikkate alınarak takip ferileri yönünden takibe devam edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; (İstinaf dilekçesi davacı vekili … ve … … … A.Ş.adı yazılarak sunulmuştur) Yerel Mahkeme her ne kadar 13.11.2019 tarihindeki duruşmada davanın reddine dair karar oluşturmuşsa da müvekkili … … … A.Ş.’nın TTK 1472.madde uyarınca halefiyet nedeni ile davacı sıfatının dikkate alınmadığı; davalı firmanın yargılamanın hiçbir aşamasında ticari defterlerini mahkemeye sunmuş olmadığı, bilirkişilerin davalı tarafın ticari defterlerini inceleyemediği, oysa ki mahkemenin talep ettiği tüm evrakların, ticari defter ve kayıtlarının sunulduğu, Yerel mahkemenin gerekçeli kararına 09.01.2017 tarihli ve 27.05.2019 tarihli raporları esas aldığı ve neticede var olan alacak karşılığı çek alınması nedeni ile alacağın kalmadığına dair hüküm oluşturduğu, oysa ki müvekkilleri tarafından alacağa karşılık çek alınması hususunun söz konusu olmadığı gibi çek alınmış olsa bile, çek karşılığı ödeme olmadan alacağın sona erdiği çıkarımının hatalı olduğu bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Mahkemece eksik incelemeye dayalı hüküm kurulup kurulmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satıma dayalı fatura alacağının tahsili için başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2014/18781 Esas sayılı dosyasında; davacı … Limited Şirketi tarafından davalı …- … Şirketi aleyhine 17.09.2014 tarihinde 436.498,06TL cari hesap alacağı sebebine dayalı olarak ilamsız takip başlatıldığı, davalı tarafça takibe süresinde yapılan itirazında borcu bulunmadığını bildirmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarından davalının defterlerini ibraz etmediği, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı şirketin davalı şirkete 597.498, 06 TL’lik satış yaptığı buna dair 7 adet fatura bulunduğu, ayrıca 02.05.2014 tarihinde havale ile 35.000,0TL; 10. 06.2014 tarihinde 68.000,0 TL; 14.07.2014 tarihinde 40.000,0 TL ve 14.07. 2014 tarihinde 18.000,0 TL olmak üzere toplam 161.000,0 TL tahsilat yaptığı, buna göre borç bakiyesinin 436.498,06TL olduğu, 20.12.2014 tarihi itibari ile ticari defterinde alınan çekler hesabında 436.816,66TL … …. tahsilat yaptığı buna göre davacının davalıdan alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacı cari hesaba dayalı olarak icra takibinde bulunmuş, itiraz üzerine eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece ticari defterler incelenerek davacı defterinde kayıtlı olan ve davalı tarafça ödeme olarak verilen çek nedeniyle davacı alacağının kalmadığı belirtilmişse de mevcut bir borç için çek verilmesi halinde çekin ifa uğruna verildiği kabul edilir. Ödemenin yapılıp yapılmadığı ise çek bedelinin tahsil edilmesi halinde gerçekleşir.
Mahkemece bu husus araştırılmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, çek bedelinin ödenip ödenmediği belirlenerek ve … … Şirketinin yargılama sırasında sunduğu dilekçesi de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı yan vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı yan vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2015/140Esas, 2019/858Karar ve 13/11/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 14/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”