Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2356 E. 2022/384 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
ESAS-KARAR NO….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan … arasında 30.000,00 TL’lik mermer alım anlaşması yapıldığını ancak satıcı davalı … tarafından herhangi bir şekilde mermer satışı ve tesliminin olmadığını, yapılan anlaşmaya göre mermerlerin teslimi akabinde üç eşit taksitle mermerlerin bedelinin ödeneceğini, senetlerin üzerinde de açıkça malen verildiğinin yazılı olduğunu, ve bu şekilde üç seri senet hazırlandığını, senet lehtarının kendi edimini yerine getirmediğini ancak senedi kendi sahibi olduğu şirkete cirolamak suretiyle haksız icra takibini başlattığını senet arka yüzünden de anlaşılacağı üzere imzaların aynı olduğunu, aynı kişi elinden çıktığını, davalının iddia olunan satış ve mal teslimini sevk irsaliyesi ve fatura gibi ticari kayıtlar ile kanıtlaması gerektiğini, teslim edilmeyen bir mal nedeniyle işbu takibin başlatılması açıkça kötüniyetli olduğunu, davacının davalıya bir borcu olmadığını, malen kaydı olan bonolarda, senedin mal karşılığı alındığının kabul edilmiş varsayıldığını, bu durumda davalı şirketin ise bu bonoyu ticari defterlerine işlemek ve karşılığında fatura ve sevk irsaliyesi düzenlemek zorunda olduğunu, davacının Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2016/19871 Esas sayılı dosya konusu kambiyo senedine ilişkin davalı yana herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, davalı tarafından icra takibinin kötü niyetli olarak başlatılmış olması sebebiyle %20’den az olmamak üzere kötü tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle temel bir borç ilişkisi mevcut olsa da kambiyo senetlerinin bağımsız borç ikrarı içeren senetler olduğunu, bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmediğini, kural olarak ispat yükü bedelsiz olduğunun iddia edene ait olduğunu, takibe dayanak kambiyo senedinin mücerret bir borç ikrarı olduğunu, keşideci ve lehdar arasında temel borç ilişkisinin de ispatı mahiyetinde olduğunu ve bu durumun aksini iddia eden tarafın iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2016/19871 esas sayılı dosya ile 21.10.2016 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini, davacı borçlunun borca itiraz etmediğini, iki yıl süre geçtikten sonra yapılan haciz işlemi esnasında süre istediğini ancak borcunu ödemediğini iş bu davayı açtığını belirterek, davanın reddine, takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, senedin ihdas nedeni malen olarak belirtilmiş ise bu husus senedin verildiği anda malın teslim edildiğine karine teşkil ettiği, hukuki ilişkiden mücerret olan senetteki keşideci imzası da inkâr edilmediği, kambiyo senedi hukuken geçerli olduğundan eldeki menfi tespit davasında davacı-borçlunun bononun mermerin tesliminden önce verildiğini, malın teslim edilmediğini ve senedin bedelsizliğini de usul hükümleri gereğince yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Senetteki miktar itibariyle yazılı delille ispat edilmesi gerektiğinden davacının bu ispat yükünü yerine getirmediği anlaşılmakla davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanarak takip durdurulduğundan İİK 72/4 md. gereğince asıl alacak olan 5.723,00TL’nin %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; Malen kaydı ihtiva eden bonolarda senedin bir mal karşılığı düzenlendiğinin kabul edildiği ve bono alacaklısının malı teslim ettiğini kanıtlaması gerektiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu borçtan davacının sorumluluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 27. İcra Dairesinin 2016/19871 E. Sayılı dosyasında; alacaklının davalı …, borçlunun davacı … olduğu, 5.723,00 TL asıl alacak, 661,01 TL faiz olmak üzere toplam 6.384,01 TL alacak üzerinden17.10.2016 tarihinde takip başlatıldığı, takip dayanağının keşide tarihi 17.06.2015 vade tarihi 17.09.2015 olan, 5.723,00 TL bedelli, malen ihdas nedenli, keşidecisi davacı …, lehdarı davalı …. ….. olan bono olduğu görülmüştür.

Mahkemece alınan bilirkişi raporunda dava konusu senedin davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenerek teslim edildiğine dair herhangi bir ihtilaf olmadığı, davacının tacir kabul edilecek şahsi bir ticari işletmesinin olmadığı, gerçek kişi tacir olmadığı ve dolayısıyla ihtilaf konusu senet ile ilgili “malı teslim almadığı” iddialarına ilişkin davacı defterlerinde bir tespit yapılamayacağı, davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle dava konusu senet ve mal satışı ile ilgili davalı şirketin ticari defterlerinde bir tespit yapılamadığı, dolayısıyla dava konusu senetleri kayıtlarına nasıl aldığının da bilinemediği, dava dosyasına yazılı bir sözleşme sunulmadığı ve taraflar arasında mal satışından kaynaklanan bir ilişkinin olup olmadığının ya da bir mal tesliminin yapılmadığının da anlaşılamadığı bildirilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı yan dava konusu bonoda keşideci olup malen ihdas nedenli bonoda mal teslimi olmadığını iddia ettiğine göre iddialarını ispat yükü kendisine düşeceğinden ve iddiasını kesin delille kanıtlaması gereklidir. Bu kapsamda yazılı bir delil sunmamış ise de davacı yemin deliline dayanmıştır. Öyle ise mahkemece davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılarak yerel mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/424Esas, 2019/701Karar sayılı ve 03/10/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 18/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”