Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2313 E. 2022/498 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, …- …’in davalı bankanın uzun yıllar müşterisi olarak çalıştığını, 2002 yılında bankadan çek koçanları aldığını, bir kısmını kullandığını bir kısmını da muhasebesinde tuttuğunu kullanmadığını bu çekler karşılığında 2002 yılında davalı banka tarafından herhangi bir şekilde bloke yapılmadığını çek koçanlarının alındığı tarihten 11 yıl sonra 2013 yılında müvekkilinin davalı bankada bulunan tüm hesaplarını kapatması üzerine davalı banka tarafından ve kendine ait hesapta bulunan 31.680,0TL üzerine bloke konulduğunu 48 adet çek yaprağı için 27.02.2017 tarihinde … kurumsal şube müdürlüğüne 48 adet çek yaprağı için konulmuş olan blokenin kaldırılması isteğiyle yazılı olarak başvuruda bulunduğunu davalı bankaca ancak 48 adet çek yaprağının iadesi halinde blokenin kaldırılacağının bildirildiğini, bahse konu 48 adet çek yaprağının bir kısmının imha edildiği bir kısmının kaybolduğu ve çek yapraklarının müvekkiline teslim edildiği tarihten bu yana bankaya ibraz edilmediği davalı bankanın çek yaprakları kendisine ibraz edildiğinde karşılıksız çıkması halinde yapılmış olan gayrinakdi sözleşmesinden gelen sorumluluğu bulunduğunu ancak bu sorumluluğun süresiz olmadığını hem Yargıtay kararlarında hem de doktrinde bu sözleşmeye dayalı banka sorumluluğunu Borçlar Kanunu 125. maddeye göre 10 yıl olduğu yönünde olduğu ilgili kanunlara göre bankanın çek yaprakları için çekleri teslim ederken bir nakdi güvence tahsilatı blokesi yapma hakkı bulunduğu şayet çek hesabı açılırken bu blokenin yapılmamış olması halinde bu parayı isteyebilmesi için kendisine çeklerin ibraz edilmesi karşılıksız çıktığının tespit edilmesi Böylelikle bankanın zararının doğmuş olması gerektiği bahse konu çek yaprakları bankanın böyle bir zararı doğmadığı çek yapraklarının hesaplarının kapatılmış olması nedeniyle davalı bankaya ibraz edilmediği halde haksız olarak dava konusu bedeli 2013 yılında müvekkilinden bloke ettiğini hukuki yararının bulunmadığı bildirilerek fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak üzere banka sorumluluğunun zamanaşımı süresi dolduğundan, davalı bankanın bloke ettiği 31.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir,
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, öncelikle dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, Çek Kanunun 31.01.2012 tarihinde eklenen geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına göre; Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona ereceği, anılan hüküm ile imza edilen çek taahhütnamesinin 7. maddesi ve rehin sözleşmesi gereğince, davacının henüz şubeye iade etmediği 48 adet çekle ilgili olarak mevduat blokesi alındığı, yapılan işlemin kanun hükmüne ve imza edilen taahhütnamelere/sözleşmelere uygun olduğunu, davacı tarafın, iade edilmeyen çekler yönünden bankanın sorumluluk süresinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu iddia etmesine karşın, 10 yıllık zamanaşımı süresinin, bankaya ibraz edilen çekler yönünden geçerli olduğunu, dava konusu olayda ise, mezkur çeklerin henüz ibraz edilmediği, dolayısıyla da konu hakkında mevcut açık kanun hükmü gereğince sorumluluk tutarının blokeye alınması işleminin hukuka uygun olduğunu, yasada açık hüküm varken, doktrinde olabilecek farklı yorumlara itibar edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davacı yanca, 2002 yılında davalı bankadan almış oldukları 48 çek yaprağı için 10 yıllık zamanaşımının dolduğu, bu nedenle bankaca bu çek yaprakları için kendilerinden bloke talep edilemeyeceği belirtilerek, çek yaprakları için bloke edilen 31.680,00 TL’nin iadesinin talep edildiği, bilirkişi raporu alındıktan sonra dava konusu çeklerin müvekkiline hiç teslim edilmediği, teslim ile oluşan gayri nakti kredi sözleşmesinin de oluşmadığı, dolayısıyla da davalı bankanın her hangi bir sorumluluğunun da bulunmadığı iddia edilmiş ise de HMK’nın 141’inci maddesine göre taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilecekleri, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, bu kapsamda davacı vekilinin tahkikat aşamasında dava konusu çeklerin müvekkiline hiç teslim edilmediği, teslim ile oluşan gayri nakti kredi sözleşmesinin de oluşmadığı, dolayısıyla da davalı bankanın her hangi bir sorumluluğunun da bulunmadığına yönelik beyanlarının iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olup davalının açık muvafakatının gerektiği, davalının da bu yönde muvafakati olmadığından nazara alınamayacağı, davalı bankaca dosyaya sunulan çek karnesi alındı makbuzu ve diğer belgelerden çeklerin davacıya teslim tarihini ve çeklerin basım tarihini tespit etmenin mümkün olamadığı, buna karşın çeklerin 5941 sayılı Çek Kanunu’nun Geçici 3. maddesinde tanımlanan eski basım tarihli çek defteri olduğunun anlaşıldığı, 5941 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesinin, 4. fırkasında yer alan; “Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sona erer,’’şeklindeki hüküm, kanun gerekçesi ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesince verilen 07.10.2015 tarihli ve Esas: 2015/ 9776 Karar: 2015/10118 sayılı ilam dikkate alındığında, eski çek defterleri için 10 yıllık zamanaşımının söz konusu olmadığı, bunlara ilişkin banka sorumluluklarının 30.06.2018 tarihine kadar devam edeceğinin açık olduğu, dava açıldığı tarihte davalı bankanın, iade edilmeyen çek yaprakları için toplam 31.680,00TL’yi bloke etmesinin mevzuata uygun olduğu, davacının bu parayı geri istemekte haklı olmadığı gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Davalı banka tarafından seri numaralarıyla müvekkilimden talep edilen ve karşılığında da hesabına bloke konulan çekler müvekkilime hiç teslim edilmediği, bu çeklerin müvekkilinin uhdesinde bulunup bulunmadığının da belli olmadığı, bu durumda çek teslim belgesi ile oluşan gayri nakdi kredi sözleşmesi de oluşmadığı, bu çekler ile ilgili müvekkil tarafından imzalanmış bir sözleşmede bulunmadığı, davalı Bankanında bu sözleşmeyi ibraz edemediği, yargılama aşamasında da bu çeklerin var olmadığı ve müvekkile teslim edilmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla bu durumda davalı bankanın her hangi bir sorumluluğunun da bulunmadığı, muhatap bankanın ödeme yükümlülüğünün zamanaşımı süresinin B.K.’nun 125. maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresi olan ( 10 ) yıl olarak kabulü gerektiği, 31.01.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş 5941 sayılı Çek Kanununun 3. maddesi 9. fıkrasına göre bu çeklerin baskı tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmesi halinde bankanın ödeme sorumluluğu ve dolayısıyla riskinin devam ettiği, Sayın bilirkişinin tespitlerinden de görüleceği üzere dava konusu çeklerin tarihi davalı bankanın kabulüne göre 2002 yılları oldu, var olduğu iddia edilen çeklerin 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesi 9. fıkrası gereği 5 yıllık ibraz süresinde de davalı bankaya ibraz edilmediği, bu durumda anılan çekler Kambiyo vasfını yitirmiş ve Çek yasasında belirlenen kıstasları taşımayan düz kağıt parçaları haline geldikleri, bu çekler davalı bankaya ibraz edilseler dahi banka 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesi 9. fıkrası gereği bunlara ödeme dahi yapamayacağı, bu durumda bankanın sorumluluğundan bahsederek müvekkilinin hesabını bloke etmenin yasalara aykırı olduğu, dava konusu çeklerin müvekkile teslim edildiğine dair çek teslim tutanağı dahi bulunmadığı, bu durumda bankanın sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmadığı, basiretli bir tacir olan davalı bankanın bunu bilmemesinin de kabul edilemez olduğu, bu durum karşısında 3167 Sayılı Kanunun 10/1. maddesine göre çek hesabı sahibi ile muhatap banka arasındaki ilişki çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi niteliğinde olması, Bankanın da ödeme yükümlülüğü bu sözleşmeden kaynaklanması karşısında çek defterleri müvekkiline teslim edilmediğinden dolayı taraftar arasında oluşmuş bir gayri nakdi kredi sözleşmesi bulunmadığından dolayı bu çeklerden dolayı ne müvekkilimin ne de davalı bankanın yasal bir sorumluluğu bulunmadığı, Bilirkişinin raporuna dayanak yaptığı ve yasal prosedüre uygun olarak teslim edilmiş çekler için düzenlenen 03.02.2012 Tarihli … Gazetede yayımlanan 6273 sayılı kanunun 6. maddesi ile 5941 sayılı kanuna eklenen Geçici 3 maddenin 4 fıkrası hukuken muteber olan çekler için geçerli olup, 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesi 9. fıkrası karşısında da bu dava açısından bir hüküm ifade etmediği bildirilmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu çekler yönünden davalı Bankanın sorumluluğunun değerlendirilmesi hususu uyuşmazlık konusudur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, çek yaprağı nedeniyle bloke edilen tutarın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle davaya konu çeklerin eski basımlı çekler olduğu, 03.02.2012 tarihli … Gazete yayımlanan 6273 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 5941 sayılı Kanuna eklenen Geçici 3. Maddesi uyarınca Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30.06.2018 tarihinde sona ereceğine ve davanın 07.04.2017 tarihinde açılmış olmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 05/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”