Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2251 E. 2022/350 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2019
ESAS-KARAR NO…..
KARAR TARİHİ : 14/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin tavuk çiftliği/tavukçuluk faaliyetiyle iştigal eden bir şirket olduğunu, şirketin şimdiki tek ortağı ve tek imza yetkilisinin … olduğunu, yurtdışında yaşadığını, Eskişehir 6.İcra Müdürlüğünün 2017/12220 esas sayılı dosyasına konu bononun tanzim tarihi olan 17.04.2016 tarihinde ortaklarından birisi ve imzaya yetkilisinin …’ın üvey kardeşi …’ın eşi … olduğunu, aslında şirketin tüm finansman ve sermayesinin … ve ortaklardan …’ye ait olmasına rağmen …’ın üvey kardeşi ve şirketin takibe konu bononun tanzim tarihinde şirket yetkilisi …’ın eşi …’ın talebiyle o dönemde … Kurumundan daha yüksek oranda hibe/destek alınabilmesi amacıyla şirket ortağı ve yetkilisinin ev hanımı bayan, 40 yaşın altında olması kriterleri gerektiğinden üvey kardeşinin eşini şirket ortağı ve imza yetkilisi yaptığını, dolayısıyla ne …’ın ne …’ın finansmanda hiçbir katkısının olmadığını, daha sonraki dönemde …’ın şirketin idaresinde zaafiyet ve suistimal olduğunu düşündüğünden şirket hisse ve yetkilerinin tamamını 16.02.2017 tarihinde devraldığını, takibe konu bonoda alacaklı hanesinde ismi yazan …’ın bono tanzim tarihinde şirket yetkilisi olan …’ın babası …’ın kayınpederi olduğunu, davacı şirketle bonoyla alacaklı olmasını gerektiren herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmasının söz konusu olmadığını, şirketin iştigal konusunu oluşturan tavuk çiftliğinin tüm finansmanının … tarafından gerçekleştirildiğini, takibe konu bonodaki vade tarihinin 05.01.2017 olduğunu, 16.02.2017 tarihinde şirketin tüm hisselerini …’ın devraldığını, bononun 19.12.2017 tarihinde takibe konulduğunu, vade tarihinden yaklaşık l ay sonra bonoda alacaklı olarak görülen …’ın kızı şirketi …’a devrettiğini, ancak alacaklı …’ın vade tarihinden hemen hemen l yıl geçtikten sonra bonoyu cirolayıp …’a verdiğini, bu l yıllık dönemde müvekkili şirkete bonoyla ilgili ne sözlü ne de yazılı ihtarda bulunulmadığını, borçlandırıcı işlemi yapan …’ın alacaklı olarak görülen …’ın kızı olduğunu, …’ın şirketteki hisselerini …’a noterlikte devrettiği sırada babası …’da …’ın yanında nezaret ettiğini, bu devir işlemi sırasında ne …, ne de …’ın …’a böyle bir senedin varlığından bahsetmediğini, bonoyu hamil sıfatıyla ciroyla devralıp takibe koyan alacaklı …’ın da hiçbir şeyden habersiz 3.kişi olmadığını, alacaklı … ile …’da işbirliği halinde hareket eden birbiriyle eskiden tanışan kimseler olduğunu, tüm aile fertlerini tanıdığını, SGK hizmet belgelerinden de anlaşılacağı üzere birlikte çalışan arkadaşı olduğunu, icra takibine konu ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin %100 hissedarı ve tek imza yetkilisi …’ın …. yaşadığından tebligat yapılmadığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğinden dolayı Eskişehir 2. İcra hukuk mahkemesinin 2018/26 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak ve yasal her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket aleyhine başlatılan Eskişehir 6.İcra Müdürlüğünün 2017/12220 E sayılı dosyasında müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili duruşmada dava dilekçesi, ekindeki belge ve elektronik postaların müvekkiliyle hiçbir ilgisinin olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, davacı iddialarını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, yazılı belge ile ispat söz konusu olmadığından davanın reddine karar verilmesini istediğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, dava ve takibe konu bononun keşidecisinin davacı şirket, lehtarının ise dava dışı … olduğu, söz konusu bononun lehtar tarafından davalıya ciro edildiği, davalı ciranta tarafından bu bononun davacı ve dava dışı … aleyhine icra takibine konulduğu, menfi tespit davalarında ispat yükünün kural olarak davacı borçluya ait olduğu, davacı borçlunun davalı cirantayı bağlayıcı biçimde iddialarını kanıtlayıcı herhangi bir yazılı delil sunamadığı, delil olarak dayandığı bir kısım e-postaların davacı şirket temsilcisi ile dava dışı kardeşi … arasındaki yazışmalara ilişkin olduğunun iddia edildiği, davalı ile herhangi bir bu yönde yazışma ve davalıyı bağlayıcı yazılı bir delil sunulamadığı, davalı ciranta hamilin bonoyu kötü niyetli olarak elde ettiğinin herhangi bir şekilde usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; Ciro ile alacaklı …’ın iyiniyetli 3.kişi konumunda olmadığı, aksine şirket adına senet tanzim tarihinde imza ve idareye yetkili …’ın, senette alacaklı olarak yer alan …’ın kızı olduğu, babasının şirket işleri ile bir ilgisinin bulunmadığı, … ile de … arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, Şirketin %10 ortağı ve yetkilisi …’ın babasına yetkili olduğu şirket adına borçlandırıcı senet imzalayıp vermesi hem açık bir muvazaa delili hem de hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği, alacaklı … ile …’da işbirliği halinde hareket eden birbiriyle eskiden tanışan kimseler olduğu , şirketin ticari defterlerinde dava konusu bonoya ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığı bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu senetten dolayı davacının sorumluluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Eskişehir 6. İcra Dairesinin 2017/12220 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı-… vekili tarafından dava dışı … ile davacı şirket … Ltd.Şti. hakkında 17/04/2016 tanzim, 05.01.2017 vade tarihli 700.000,00- TL bedelli senede dayalı olarak 700.000,00TL asıl alacak(bono), 65.071,23TL değişen oranlarda reeskont-avans faizi, 2.100,00TL %0,3 komisyon olmak üzere toplam 767.171,23TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile 19.12.2017 tarihinde takip yapıldığı, takibin dayanağı bononun 17.04.2016 keşide tarihli, 05.01.2017 vadeli 700.000,0TL tutarlı bono olduğu, keşidecisinin davacı şirket, lehtarının … olduğu, lehtar tarafından davalıya senedin ciro edildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket ortakları …, … ve … olup, senedin keşide tarihi olan 17.04.2016 tarihinde yetkilisi … 19.03.2014 tarihinde münferiden yetkili kılındığı, 16.02.2017 tarihli genel kurul kararı ile 17.02.2017 tarihinde sona erdiği, …’ın ise 17.02.2017 tarihi itibariyle münferiden yetkili kılındığı görülmüştür.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle dava konusu bononun bedelsiz olduğu ve davalının kötüniyetli olarak iktisap ettiğini davacının yazılı delille kanıtlayamadığı gibi yemin de teklif etmemiş olmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3‬0 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 14/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”