Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2245 E. 2022/345 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2019
ESAS-KARAR NO……
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davacı şirketin davalı şirketten alacağını tahsil etmek amacıyla Ankara 20. İcra Müdürlüğü 2017/16568 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının ödeme emri tebliğ edilmeden evvel 08/09/2017 tarihinde davacının hesabına asıl alacak miktarı olan 175.104,00TL yatırdığını ve 13/09/2017 tarihinde icra takibine itiraz ederek takibi durduğunu, ancak icra takibine sebebiyet veren davalıdan icra vekalet ücreti ve masraf alacağının ayrıca doğduğunu, bu alacakların tahsil edilemediğini, takip kesinleşmediği için 3/4 oranında 12.342,18TL vekalet ücreti ile 906,82TL başvurma ve peşin harç olmak üzere toplam 13.249,00TL tahsil edilmeyen alacakların olduğunu bildirerek bu miktar üzerinden itirazın iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının sattığı ürünün davalı şirketin talep ettiği kalitede olmadığını, … 2. Sulh Hukuk mahkemesinde alınan raporla bunun teyit edildiğini, davacının gönderdiği malın standardına uygun fatura düzenlenmesi istenmiş, davacının faturasını düzeltmemekle ısrarcı olması üzerine davalının düşük kalitedeki hurda bedelinin davacıya ödendiğini, davalının temerrüde düşmeden icra takibi yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, takipte istenen ana alacağın tamamının 08/09/2017 tarihinde davacı tarafa banka havalesi suretiyle ödendiği, takip dosyasında ise ödeme emri davalı borçluya 13/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, yani davalı taraf takip tutarını takipten sonra ödeme emrinin tebliğinden önce ödemiş ancak aynı zamanda süresinde takibe itiraz ederek takibin ferilerinin, yani takip tarihi ile ödeme tarihi arasında işlemiş faizin, takip masraflarının ve vekalet ücretinin tahsilini engellemiş olduğundan davacının itiraz iptalini istemekte hukuki yararının olduğu, davalı tarafın, davacının edimini tam olarak ifa etmediğini bu nedenle yapılan ödemenin düşük kalitedeki hurda bedeli değerince olduğunu savunmakta ise de neticede davacının talep ettiği tutarın tamamı çekince konulmaksızın ödenmiş olduğundan söz konusu savunmanın eldeki davaya tesir etmeyeceği değerlendirilerek ifanın sözleşmeye uygun olup olmadığı konusunda bir incelemeye girişilmediği, davalı taraf TTK 1530. madde kapsamında henüz muacceliyet oluşmayan alacak için takip başlatıldığını beyanla erken başlatılan takipden doğan masraf ve vekalet ücretine davacının katlanması gerektiğini savunmuş ise de muacceliyet kavramı ile temerrüt kavramının birbirinden farklı olduğu, TTK 1530. maddenin taraflar arasında herhangi bir kararlaştırma yoksa çeşitli olasılıklara göre borçlunun ihtara gerek kalmaksızın temerrütünü düzenlediği kaldı ki yerleşik içtihatlar gözetildiğinde takip veya dava açmanın zaten temerrütü de beraberinde getirdiği gözetildiğinde bu yöndeki savunmaya itibar edilmediği, davacının birinci talebi vekalet ücreti olup, takip yapmakta haklı olan davacı yararına vekalet ücreti taktiri gerektiği, davalı taraf takip tutarını ödemekle takibe itirazda haksızlığını da kabul etmiş durumda olduğu, AAÜT 11/4 maddesi gereğince ödeme, ödeme süresi içerisinde gerçekleştirildiğinde tarifeye göre belirlenen tutarın 3/4 oranında vekalet ücreti hesabı gerektiğinden 12.342,18 TL vekalet ücretine hak kazanıldığının belirlendiği,
Davacının ikinci talebi, takip sırasında ödenen 911.52 TL harçtan 4,60 TL suret harcı çıktığında kalan 906,82 TL harç olduğu, davalı taraf yatırılan harcın Harçlar Kanununun 29/3 maddesi gereği zaten müracaat halinde davacıya iade olunacağını iddia etmekte ise de söz konusu hükmün sadece mahkemeden alacak davası ile talep edilmesi halinde uygulanabileceği, itirazın iptali davası sonrasında verilecek karar uyarınca başlangıçta duran takibin tekrar devam edeceği ve bu durumda icra müdürlüğünce harç tahsil edileceği ve alınan harcın iadesine hükmedilemeyeceği değerlendirilerek söz konusu savunmaya itibar edilmemiş ve davacının yatırdığı takip harcı kadar tutarında davalıdan tahsili gerektiği belirtilerek davanın KABULÜNE, takibe davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin alacağın ferileri olan, 906,82 TL harç, 12.342,18 TL vekalet ücreti olmak üzere 13.249,00 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna davalı vekili tarafından; Davacının alacağı muaccel olmadan icra takibi yaptığı, takibe dayanak olarak koyduğu faturanın 10.08.2017 tarihli 235.929,60 TL bedelli fatura olduğu, müvekkilinin ise 10.08.2017 tarihinde kendisine gelen faturanın ihtilaflı olan 60.825,60 TL’lik kısım düşüldükten sonra kalan 175.104,00 TL’yi TTK 1530/4-a bendi gereği sözleşmede ödeme günü belirtilmeyen ticari işlerde ödeme süresi faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük ödeme süresi tabi olduğu halde 30 günlük ödeme süresi dolmadan fatura tarihine göre 29. gün olan 08.09.2017 tarihinde ödediği, davacının ise TTK 1530/4-a hükmüne tabi borç hakkında ödeme süresi olan 30 günlük süreyi beklemeksizin 10.08.2017 tarihli faturanın ihtilaflı olan kısmı düşüldükten sonra kalan 175.104,00 TL borç muaccel olmadan icra takibini başlattığı, eksik inceleme yapıldığı, icra takibine konu edilen faturanın ihtilaflı olduğu bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu alacaktan davalının sorumluluğunun kapsam ve miktarı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 20. İcra Dairesi 2017/16568 Esas sayılı icra dosyasında; davacı … Ltd.Şti. vekili tarafından davalı … … AŞ 175.104,00 TL asıl alacak için, (takibe dayanak 10.08.2017 tarihli e-fatura-hurda demir satımı- 235.929,60TLtutarlı) 27.08.2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin 11.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 13.09.2017 tarihinde yetkiye ve borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … Makine Şirketi tarafından 08.09.2017 tarihinde yani takipten sonra 175.104,0TL … … hesabına ödeme yapılmıştır.
Davalı taraf ödeme emri tebliğinden sonra 175.104,00TL asıl alacağı ödemiş ise de süresinde borca ve yetkiye itirazla takibin durmasına sebep olmuştur. Öyle ise takibin devamı için davacı tarafça itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Davacı itirazın iptalini vekalet ücreti ve icra harcı masrafı yönünden istemiştir.
Mahkemece bu taleplere yönelik miktarlar belirtilerek yukarıdaki hüküm kurulmuştur.
Ne var ki bu feri taleplere ilişkin hesaplamalar kararın infazı aşamasında icra müdürlüğünce yapılacak kapak hesabı ile yerine getirilir (Yargıtay 19.HD 2016/15516 E, 2018/565 K ve 2015/13905 E, 2016/15766K sayılı ilamları).
Bu durumda mahkemece davaya konu borç ferileri ile ilgili rakam ve miktar belirtilmeksizin yalnızca alacak kalemlerinden bahisle itirazın iptali ve takibin devamına karar vermekle yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kısmen kabulü ile HMK’nin 353/1.b.2.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2.maddesi gereğince kısmen KABULÜ ile;
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/582 Esas, 2019/582 Karar ve 09/09/2019 tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a-Davanın KABULÜNE,
Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2017/16568 sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibe davalının yaptığı itirazın asıl alacağın ferileri olan harç masrafı ve vekalet ücreti yönünden iptali ile takibin bu feri alacaklar yönünden devamına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 843,09TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasına peşin yatan harcın mahsubu ile kalan 616,83TL’ nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 267,36 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 104,00 TL dosya masrafı, tebligat ve posta gideri, yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,

İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 255,18‬ TL peşin harcın istek halinde ve karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6–HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 14/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”