Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2176 E. 2022/471 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019
ESAS-KARAR NO : …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından borçlu şirkete akaryakıt satımı yapıldığını, borçlu şirket tarafından gereken ödemenin zamanında yapılmadığını, taraflar arasında anılan akaryakıt alım – satım ilişkisinin geçerliliğini korumaktayken, müvekkili tarafından 08/08/2018 17.058,00 TL vade farkı bedelli faturanın davalı tarafa gönderildiğini, faturaya davalı tarafça süresi içerisinde itiraz edilmediğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı yan tarafından 08/08/2018 tarihli 17.058,00 TL tutarlı … … fatura numaralı elektronik faturanın taraflarına gönderildiğini, anılan fatura vade farkına ilişkin olduğundan taraflarınca iade edildiğini, davacı yan ile müvekkili arasında yazılı bir sözleşme veya ticari teamülün mevcut olmadığını, bildirerek davanın reddine, %20’den aşağı olmamak şartıyla kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; vade farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında bu yöne ilişkin yazılı bir sözleşme hükmü veya yerleşik bir uygulamanın olması gerektiği, davalının ticari defterlerinde kayıtlarının bulunmadığını beyan ettiği, davacının defterlerinde bulunması halinde dahi vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması durumunda tek başına vade farkı istenemeyeceği, taraflar arasında akaryakıt alım satımına veya akaryakıt bayiliğine ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığı ve taraflarca kararlaştırılan ticari teamülün bulunmadığı, keza fatura ihtarlarına iade faturaları düzenlendiği ve noter ihtarlı vade farkı faturasının ise icra takibine ilişkin itirazdan sonra davalı tarafa gönderildiği gerekçesiyle davanın reddine, davalının da kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-Davacı vekili; taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı ancak vade farkı uygulaması yönünden teammül bulunduğunu, mahkemece deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı vekili katılma yoluyla; müvekkili lehine tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, taraflara arasında vade farlına dair sözleşme ve uygulama bulunmadığını buna rağmen haksız ve kötü niyetle icra takibine girişildiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak tazminat isteminin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacının vade farkına ilişkin düzenlediği faturadan kaynaklanan alacağının varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlayıp kanıtlayamadığı mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, vade farkı faturasından kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı olan faturada vade farkı alacağı yazılıdır. Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması yukarıda belirtilen şartların gerçekleştirilmemesi halinde tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık vade farkı faturasından kaynaklanmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih, 2001/1 Esas, 2003/1 karar sayılı kararına göre, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bu sözleşme ya da teamül haline gelmiş fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir. Taraflar arasında vade farkı ile ilgili yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca davacının vade farkı talep edebilmesi için taraflar arasında bu konuda teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Dairemiz ve Yargıtay’ın istikrarlı uygulaması da bu yöndedir.
Her iki taraf da ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanılmış, ancak tarafların iddia ve savunmalarını ispat bakımından ticari defterlerinde inceleme yapılması talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, açıklanan ilkeler çerçevesinde taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin teamülün bulunup bulunmadığı yönünden araştırma ve inceleme yapılarak, deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6.maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi tarafların ticari defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi, iade faturasının davacı yan kayıtlarında yer alıp almadığının tespitinin araştırılması zorunlu olup yukarıda anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine, bu aşamada davalının katılma yoluyla tazminat istemini yönünden bir inceleme yapılmadan karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/849Esas, 2019/225Karar sayılı ve 27/03/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”