Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/2018 E. 2022/797 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
ESAS-KARAR NO ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile davalılar arasında açık satış noktası sözleşmesi bağıtlandığını, müvekkili tarafından davalı işyeri açılmasına ve işletmesine katkıda bulunmak ve işyerindeki ticari faaliyetlerini arttırmak amacıyla 220.250,00 TL nakit katkı sağlandığını, davalıların sözleşmeye uymadığını, sözleşmeyi ihlal ettiğini, işyerini kapattığını, işyerinde satacağı sözleşme konusu şirket ürünlerini bizzat şirketten, yetkilendirilmiş olan ve … toptan satış belgesine haiz bayi ve disbritörden almadığını, … belgesini yenilemediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 19 ve 20. maddelerine aykırı davrandığını, 20. maddede belirlenen 300.000,00 ABD dolan cezai şartı nakden ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000,00 ABD doları cezai şartın devlet bankalarının ABD dolan ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranıyla fiili ödeme günündeki T.C. … Bankası efektif döviz kuru üzerinden Türk parası olarak ve 220.250,00 TL mali yardım katkı tutarlannın verildiği tarihten itibaren işlemiş ticari faizi de dahil olmak üzere T.C. … Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranları üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmeye müvekkili …’nin taraf olmadığını, müvekkili …. Ltd. Şti.’nin taşınmazı cebri icra yoluyla tahliye etmek zorunda kaldığını, cezai şartın ve diğer mali katkıların talep edilebilme koşulları arasında cebri icra yoluyla tahliye sayılmadığını, davacının cezai şart talep etme hakkı bulunmadığını, cezai şartın hangi hallerde talep edilebileceğinin sözleşmenin 20 inci maddesinde açıkça düzenlendiğini, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu ve müvekkili şirketin mahvına sebep olabileceğini, bu sebeple cezai şartın koşulları gerçekleşmediğini bu mümkün değilse kabul anlamına gelmemekle birlikte indirilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; bayilik sözleşmesinin 31/07/2016 tarihinde sona ermesine rağmen davalı tarafından iş yerinin 24/05/2016 tarihinde kapatıldığını, her ne kadar davalının iş yerini kapatmasına mahkemece verilen tahliye kararı neden olduğu iddia edilmiş ise de tahliye kararının kira ödenmemesi sebebinden verildiği ve bu sebebinde davalıdan kaynaklandığı, sözleşmeye aykırılıktan davalı şirketin sorumlu tutulması gerektiği, davacı tarafından davalı şirkete 220.250,00 TL tutarında mali yardım yapıldığı, her iki taraf defterinde de bu miktarın kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından sözleşmeye aykırı olarak iş yerinin süresinden önce kapatılması nedeniyle sözleşmenin 20. Maddesi gereğince davacının 300.000 USD cezai şartı ve yaptığı 220.250,00 TL mali katkı bedelini talep edebileceği, bilirkişinin 300.000 USD’nin davalının ekonomik yıkımına neden olabileceğine ilişkin görüşü dikkate alınarak cezai şart miktarında indirimine, talep edilen cezai şartın miktarı ve sözleşmenin süresinin sona ermesine yakın bir dönemde iş yerinin kapatılmış olması dikkate alınarak ceza işarttan takdiren %50 oranında indirim yapılarak 150.000 USD cezai şart alacağının ve 220.250,00 TL alacağın davalı şirketten tahsiline, red edilen miktar, hakkaniyet indirimi gereği reddedildiğinden tüm yargılama giderinden davalı şirketin sorumlu tutulmasına, her ne kadar davalı … hakkında da dava açılmış ise de sözleşmenin tarafının davalı şirket olduğu, işletici olarak davalı şirketin yazıldığı, ayrıca davalı …’ ın sözleşmeyi kefaleten imzaladığına ilişkin bir beyanın bulunmadığı ve geçerli bir kefaletin de olmadığı dolayısıyla sözleşmenin davalı şirket tarafından ihlal edilmesinden davalı …’nin sorumlu olmadığı gerekçesiyle anılan davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili, Sözleşmeyi imzalayan gerçek şahısın ticari işletmenin tek yetkilisi ve sahibi olduğunu, sözleşmeden ve diğer taleplerden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı gerçek kişinin de sorumlu tutulması gerekiğini, cezai şartın tenkisinin doğru olmadığını, talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı aleyhine davanın reddine dair verilen kararın pasif husumet ehliyet yokluğundan reddiyle, maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı vekili, müvekkilinin iş yerini cebri icra yoluyla tahliye etmek zorunda kaldığını, sözleşmenin hatalı yorumlandığını, müvekkil şirket hakkında son derece fahiş ödeme külfeti getirildiğini, koşulları gerçekleşmeyen cezai şartı ve ödediği mali katkıları talep etmesinin de mümkün olmadığını, bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, bayilik sözleşmesinin ihlali nedeniyle davalı bayiye verilen katkı bedelinin iadesiyle cezai şart tazminatı ödenip ödenmeyeceği ve tenkisi hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinin ihlali nedeniyle katkı bedelinin iadesi ve cezai şart istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında “Açık Satış Noktası Sözleşmesi” akdedildiği hususu çekişmesizdir. Davacı yan bayi ile akdettikleri sözleşme uyarınca asgari alım taahhüdünde bulunulduğu, buna karşın bu taahhüde uyulmadığı ve yine sözleşme hükümlerine aykırı biçimde işletmeyi kapattığı, sözleşmenin haklı feshi nedenine dayalı olarak cezai şart alacağı ile katkı bedeli ödemesinin iadesini talep etmiş, davalı yan ise işletmenin tahliye nedeniyle kapatılmak zorunda kalındığı katkı bedelinin ve cezai şartın istenemeyeceğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince akdin ihlal edildiği kabul edilerek cezai şarta ve mali yardım/katkı bedelinin iadesi yönünde hüküm kurulmuştur.
Mahkemenin kabul şekli itibariyle; 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesi uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 121. maddesinin 2. fıkrasıyla 182. maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525. maddesinde yazılı hallerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez”. Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmektedir. Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şart ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemece bu yönde de bir araştırma ve inceleme yapılarak alınan rapor çerçevesinde tenkis kararı vererek katkı bedeline ve cezai şatın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle davalının sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmediğine, davacının ödemiş olduğu katkı payından kaynaklı olarak 220.250,00 TL ve 150.000 USD cezai şart alacağını talep edebileceğinin anlaşılmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından taraf vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 88,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,10 TL harcın istinaf eden davacıya iadesine,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 51.129,35TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 12.783,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 38.346,35 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. ….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”