Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1951 E. 2022/827 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

…. ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
ESAS NO ….
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine Eskişehir 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/7140 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili tarafından davalıdan herhangi bir şekilde mal alınmadığı gibi davalı tarafından müvekkili şirket adına herhangi bir fatura da düzenlenmediğini belirterek müvekkilinin Eskişehir 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/7140 E sayılı dosyasındaki faturaya dayalı cari hesap ekstresi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı süresinde cevap vermemiştir. Davalı vekili sonraki dilekçelerinde davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasını kanıtlayamadığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Takip dayanağı olarak 2016 yılına ait faturaya dayalı cari hesap alacağı gösterilmesine ve bu kapsamda davalı alacağının taraf defterlerinde tespit edilememesine karşın mahkemece 2011-2015 yıllarına ait ticari defterler incelenerek hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı, davalının alacağını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, müvekkili tarafından dosya kapsamına bir kısım ödemelere ilişkin çeklerin ibraz edildiği, davalı yanca bu ödemelerin başka bir borca istinaden alındığı iddia edilerek ispat yükü üzerine alınmasına karşın mahkemece ispat yükünün tayininde hataya düşüldüğü, müvekkilinin ticari kayıtlarına göre davalıya herhangi bir borcu bulunmadığı, mahkemece yemin hakkının hatırlatılması nedeniyle aslında ispat yükü müvekkilinde olmamasına karşın yemin hakkının kullanıldığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davalı alacağının kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesi kapsamında faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili talebi ile başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Eskişehir 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/7140 E. sayılı dosyası fotokopisinin incelenmesinden davalı tarafından davacı aleyhine 04.05.2016 faiz başlangıç tarihli 32.659,86 TL tutarındaki faturaya dayalı cari hesap alacağının tahsili amacıyla icra takibi yapıldığı, süresi içerisinde davacı şirket yetkilisi tarafından icra takibine şahsı adına itiraz edildiği, icra müdürlüğü tarafından önce takibin durmasına karar verildiği, sonrasında yine icra müdürlüğü kararı ile takibin devamına karar verildiği, sonrasında iş bu menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen kök ve ek raporlar birlikte incelendiği, tarafların ticari defter ve kayıtları arasında fark bulunduğu, davacı defterlerinde 2013 yılına devir bakiyesinin 12.428,01 TL davalı alacağının bulunduğu, davalı defterlerinde ise bu kaydın 6.573,02 TL olarak gerçekleştiği, davalı defterlerindeki kaydın davacı lehine olduğu anlaşıldığından bu miktarın esas alınması gerektiği, 2013 yılı satışları konusunda taraf defterlerinin birbirini doğruladığı, davacı defterlerinde devir bakiyesi ile birlikte faturalar toplamı 15.919,69 TL’nin ödenmesi ile hesap bakiyesinin sıfırlandığı, davalı defterlerinde ise devir bakiyesi ile birlikte 10.064,70 TL alacak kaydının bulunduğu, ödemelerin davalı defterlerinde yer almadığı, 2014 yılına ait davacı defterlerinde mal alımlarının 20.924,20 TL olduğu, davalı defterlerinde ise 22.595,16 TL olduğu, 1.670,96 TL’lik mal alımının davalı yanca ispat edilmesi gerektiği, ancak bu miktarda mal alımı olduğuna yönelik bir ispat vesikası sunulmadığından, davacı defterlerinde kayıtlı olduğu kadar taraflar arasında mal alımı gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, davacı defterlerinde ödeme ile birlikte hesap bakiyesinin sıfırlandığı, ancak davalı defterlerinde 32.659,86 TL alacak bakiyesinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıdaki taraf defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi sonucunda taraflar arasındaki mal alımları sonucunda cari hesap bakiyesinin 30.988,90 TL olduğu ve bu miktar mal alımının ödeme iddiasında bulunan davacı yanca ödenip ödenmediğinin ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı yanca hesap bakiyesinin ödendiği iddia edilmiş olup, bu hususta dosya kapsamında muhtelif tarih ve bedelli çeklerin fotokopileri dosya kapsamına sunulmuştur. Söz konusu çek fotokopilerinin incelenmesinden davacı şirket yetkilisi tarafından davalı adına düzenlendiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından söz konusu çekler ile ilgili olarak 12.11.2018 tarihli açıklama dilekçesi dosya kapsamına sunulmuş olup, söz konusu dilekçede davacı yanca sunulan çeklerin şahıs çekleri olduğu, davacı şirket ile davacı şirketin yetkilisinin müvekkili tarafından iki ayrı hesapta takip edildiği, şahıs çeklerinin de müvekkilinin ticari ilişkisi olduğu davacı şirket yetkilisinin hesabında dikkate alındığı ifade edilmiştir.
Mahkemece yemin hakkının hatırlatılması üzerine davacı yanca teklif edilen yemin davalı yanca eda edilmiştir.
Bu kapsamda ödeme savunmasında bulunan davacı yanca cari hesaptan kaynaklanan 30.988,90 TL’lik borcun ödendiği hususu dosya kapsamı ile ispat edilememiş olup, davalı tarafından ise 1.670,96 TL’lik mal alımı ispat edilemediğinden mahkemece bu kapsamda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir.
Her ne kadar davalı yanca 1.670,96 TL’lik cari hesap alacağı nedeniyle icra takibi yapılmış ise de bu kalem kapsamında davalı haksız yere takip yapmış ise de kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/04/2019 tarih 2017/452 Esas 2019/392 Karar sayılı kararın HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a)Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Eskişehir 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/7140 E. sayılı dosyası kapsamında davacının 1.670,96 TL borçlu olmadığının tespitine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
b)Şartları oluşmadığından davacı yanın kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
c)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 114,14TL harcın peşin alınan 557,75TL harçtan mahsubu ile bakiye 443,61TL harcın davacıya İADESİNE,
d)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; 1670,96-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
e)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f)Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 31,40.-TL başvuru harcı, 114,14TL peşin harç 4,60.-TL vekalet harcı, olmak üzere toplam 150,14TL harç gideri ile tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti, posta giderinden oluşan 972,90TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesaplanan 49,78TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
g)HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nin 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere,08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”