Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1912 E. 2022/243 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
ESAS-KARAR NO ……
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 21/05/2008 tarihli “Yeniden Satış Anlaşması ve … İşbirliği Anlaşması” ve 14/08/2008 tarihinde “… İş Ortaklığı Anlaşması” imzalandığını; bu sözleşmeler ile davalı şirketin ürünlerinin Türkiye çapında her türlü satış, pazarlama ve dağıtım yetkisinin münhasıran müvekkiline ait olacağının kararlaştırıldığını; davalı şirketin 28/10/2011 tarihli yazısında “her iki şirket arasında sözleşmeye dayanan herhangi bir yükümlülük ve ortaklık ilişkisi bulunmamaktadır” ifadesini kullanarak sözleşmesel ilişkinin sona erdirilmesi yönünde tek taraflı irade beyanını ileri sürdüğünü; müvekkilinin Ankara 41. Noterliği’nin 16/11/2011 tarih ve … yevmiye numaralı yazısı ile 21/08/2008 tarihli “… İşbirliği Anlaşması”nın ancak iki tarafın mutabakatı ile sonlanabileceğini ilettiğini; davalının ise, Üsküdar 9. Noterliği’nin 21/12/2011 tarih … yevmiye numaralı ihtarı ile hiçbir neden göstermeksizin taraflar arasındaki “… İşbirliği Anlaşması”nın 2.maddesi gereğince sözleşmeyi fesh ettiğini bildirdiğini; feshin hukuka aykırı olduğunu; müvekkilinin Türkiye’de tek satıcı olması konusunda anlaşma yaptığını; ürünlerinin tanınmasının müvekkilince sağlandığını belirterek şimdilik 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL mahrum kalınan kâr ve 10.000,00 TL portföy tazminatının ayrıca 150.000,00 TL manevî tazminatın zararın gerçekleştiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 27.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile denkleştirme tazminatı ve yoksun kalınan kar ve maddi tazminat taleplerini 1.500.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı arasında 2008 yılında başlayan bilişim alanındaki ticarî ilişkinin 2011 yılında sona erdiğini; taraflar arasındaki çatı sözleşme olan … olarak adlandırılan sözleşmenin 14.maddesine göre tahkim şartı bulunduğunu; davada yetkili mahkemenin Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu; taraflar arasındaki sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olmadığını ve dolayısıyla davacının portföy tazminatı talep etmesinin hukukî dayanağının bulunmadığını; sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini; zarar oluşmadığını ve manevî tazminat istenemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin acentelik sözleşmesi olduğu, davacının 1255 gün içinde tek bir iş yaptığı ve yeni müşteri kazandırmadığı hususu da ikinci bilirkişilerin kök ve ek raporunda tespit edildiğinden, portföy tazminatının ve yoksun kalınan kâr talebinin ve bunlarla bağlantılı olarak manevî tazminat isteminin de yasal koşullarının bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Mahkeme dosyası kapsamında iki ayrı heyetten rapor alındığı, 21.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık olarak nitelendirildiği, feshin ise haksız olduğunun vurgulandığı, bu kapsamda müvekkilinin alacağının tespit edildiği, ancak bilirkişi raporuna haklı itirazlarının da bulunduğu, bu itirazlara karşın eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği, hükme esas alınan 22.10.2018 tarihli bilirkişi raporunun ise taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi tek satılıcılık olarak nitelendirmediği ve müvekkilinin alacağının bulunmadığının bildirildiği, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde de belirttikleri üzere müvekkilinin tüm satışları kendi nam ve hesabına yaptığı, saece …’e yapılan satış ihale şartnamesinde güvenlik nedeniyle, kaynaktan alım şartı bulunması nedeniyle davalı üzerinden satış yapıldığı, davalı yanca taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, müvekkilinin zararlara uğradığı gibi davalı yanın müşteri çevresinin müvekkili tarafından geliştirildiği, müvekkilinin tüm talep edilen alacak kalemlerinden alacaklarının ayrı ayrı hesaplanması gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği, haksız olarak feshedilip edilmediği, fesih nedeniyle davacının maddi manevi tazminat, yoksun kalınan kar, portföy tazminatı kapsamında alacaklı olup olmadığı, var ise kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında “tek satıcılık” ilişkisi bulunduğu iddiasına dayalı olarak, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle davacı tarafından yapılan masraflara ilişkin maddî zarar, yoksun kalınan kâr ve davacı şirketin ticarî itibarı ve tanınmışlığından doğan portföy tazminatı ile manevî tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacının talebini dayandırdığı “… İşbirliği Anlaşması”nda:
1.maddede, işbu belgede mutabık kalınan hükümlerin, buradaki taraflar arasında yapılmış ve yürürlüğe girmiş “Ana Satıcı Anlaşması”nın ekini oluşturduğu,
2.maddede, anlaşmanın süresinin, 1 yıllık bir süre için geçerli olacağı; anlaşma, söz konusu sürenin sonunda (1) yıllık periyotlar halinde yenilenebileceğini, mücbir sebepler dışındaki nedenlerle anlaşmanın feshedilmesinin tarafların rızasını gerektireceği,
3.maddede, tarafların sorumluluklarının, davacı … yönünden: “…’nın ürünlerinin, çözümlerinin ve hizmetlerinin satış öncesi ve sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin burada adı belirtilmeyen başka resmî kurum ve kuruluşları ile Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Ek-A’da adı geçen resmî kurum ve kuruluşlara tanıtılmasını ve verilmesini sağlayacaktır” denildiği,
3.2 maddesinde, “İşbu anlaşma … için bir tekel anlaşmasıdır” yazıldığı,
4.maddede, “Anlaşma, Türkiye Cumhuriyeti’nde ve … sınırları içerisindeki Ek A’da belirtilen resmî kurum ve kuruluşları kapsar. Her ne nedenle olursa olsun, Ek A’da atıfta bulunmamış her türlü resmî kurum ve kuruluş da bu anlaşmanın kapsamına dâhildir.” olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın dava dilekçesi ekinde 21/05/2008 tarihli…., 14/08/2008 tarihli … İş Ortaklığı Anlaşması , 28/10/2011 tarihli T… referans numaralı yazısı, Ankara 41. Noterliği’nin 16/11/2011 tarih ve …. yevmiye numaralı yazısı Üsküdar 9. Noterliği’nin 21/12/2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı, Ankara 30. Noterliği’nin 27/03/2012 gün ve … sayılı ihtarı dosyaya sunulmuştur.
Uyuşmazlığın çözümü, taraflar arasındaki hukukî ilişkinin niteliğinin ortaya konması ile mümkün olacaktır
Davacı, aralarındaki ilişkinin tek satıcılık olduğunu ve buna dair sözleşme yaptıklarını iddia etmektedir. Davalı ise aralarında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, sadece davalıya belli ürünlerin satımını gerçekleştirdiklerini belirtmiştir. Bu nedenle öncelikle taraflar arasında yapılan sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olup olmadığının ortaya konması gerekir. Bunun tespiti taraflar arasındaki ticarî ilişkinin tespiti ve tarafların ilişkiye yükledikleri mana ile mümkün olacaktır. Sözleşmenin lafzının taraf davranışları ile uyumlu olup olmadığı irdelenmelidir.
Kanunda açıkça düzenlenmeyen kendine özgü (sui generis) bir yapısı olan tek satıcılık sözleşmesinde, tek satıcı yapımcı ile olan sözleşmeye dayanarak yapımcıdan aldığı mal veya hizmetleri kendi adına ve hesabına olmak üzere satar. Tek satıcı yapımcıdan mal aldığında bu malların mülkiyeti kendisine geçmektedir. Dolayısıyla bu malları sattığında başkasına ait bir malı değil, kendi malını satmış olmaktadır. Bu yüzden acente müvekkili adına yapmış olduğu faaliyetlerinden dolayı ücrete hak kazanır. Buna karşın tek satıcının kazancı yapımcı tarafından ödenen ücret değildir. Tek satıcı malı yapımcıdan almakta ve bu malı kendi adına ve hesabına satmaktadır. Alım satım arasındaki fark tek satıcının kazancıdır. Tek satıcılık sözleşmesinin başka bir zorunlu unsuru ise, inhisar hakkının mutlak olmasıdır.
Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekmekte olup, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin acentelik sözleşmesi olarak yorumlanarak hukuki nitelendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2012/269Esas, 2019/502Karar sayılı ve 28/05/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava.. tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”