Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1910 E. 2022/858 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1910 – 2022/858

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1910 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/858

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
Asıl davada ;
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi dava taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Asıl davada davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4324 E. sayılı dosya ile 22 adet farklı miktarda ve tarihlerde düzenlenen senetler için kambiyo yoluyla takip yapıldığını, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket ile davalının yetkilisi olduğu … Saç Ltd. Şti. arasında yıllardır devam eden ticari ilişki gereği oluşan borcun ifası için lehtar ve bir kısım unsurları boş senetler tanzim edilip dava dışı şirkete verildiğini, müvekkilinin bu borçları nakit olarak ödediğini, ödemelere ilişkin makbuzlar düzenlendiğini, makbuzlar incelendiğinde borcun tamamının ödendiğinin anlaşılacağını, ancak davalı tarafın müvekkilini oyalayarak senetleri iade etmediğini ve senetlerin boş yerlerinin davalı tarafından doldurularak tedavüle konulduğunu ve takibe geçildiğini belirterek Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4324 E. sayılı takip dosyasında müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, müvekkilleri aleyhine davalı tarafından Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4340 E. sayılı dosya ile 2 adet farklı miktarda ve tarihlerde düzenlenen senetler için kambiyo yoluyla takip yapıldığını, müvekkilinin yetkilisi olduğu davacı şirket ile müvekillinin, davalının yetkilisi olduğu … Saç Ltd. Şti. arasında yıllardır devam eden ticari ilişki gereği oluşan borcun ifası için lehtar ve bir kısım unsurları boş senetler tanzim edilip şirkete verildiğini, müvekkilinin bu borçları nakit olarak ödediğini, ödemelere ilişkin makbuzlar düzenlendiğini, makbuzlar incelendiğinde borcun tamamının ödendiğinin anlaşılacağını, ancak davalı tarafın müvekkillerini oyalayarak senetleri iade etmediğini ve senetlerin boş yerlerini davalı tarafından doldurularak tedavüle konulduğunu ve takibe geçildiğini belirterek Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4340 E. sayılı takip dosyasında müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitinin ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMANIN ÖZETİ
Birleşen davada davalı vekili, nakit ödeme iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, tanzim tarihleri vade tarihleri ve makbuzlardaki tarihlerin birbirleriyle uyumsuz bulunduğunu, davacı yanın tanık dinletmesine muvaffakat etmediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacı yanın iddialarının doğru olmadığı bildirilerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, isticvap davetiyesinin gereği bu belgelerin aidiyeti yönünden kaşe ve atılı imza olan belgelerin kapsamına değer verileceği hükmü olmakla asıl davada ve birleşen davada bonoların miktarını tamamen karşılayan ve denetlenen meblağlara yönelik açılan asıl ve birleşen davadaki taleplerin yerinde olduğu belirtilerek asıl ve birleşen davanın kabulüne, koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-asıl ve birleşen dosya davacılar vekili tarafından;
Mahkemece asıl ve birleşen dava kabul edilmekle birlikte kötüniyet tazminatının reddine dair kararın yerinde olmadığı,
İstinaf eden- asıl ve birleşen davalı vekili tarafından;
Mahkemece müvekkilinin adresine çıkarılmış usulüne uygun bir tebligatın söz konusu olmadığı, tebliğ evrakının usulüne uygun olmadığı gibi Tebligat Kanunu’na aykırı olarak posta memurunca doldurularak muhtara bırakıldığı, ayrıca husumet ve diğer itirazlarının incelenmediği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Asıl ve birleşen davalardaki uyuşmazlık asıl ve birleşen davalardaki takipler nedeniyle davacıların borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava, ödeme iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı tarafın asıl davada Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4324 E. sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, ancak harcın asıl alacak üzerinden gösterilerek yatırıldığı ve mahkemece harç tamamlanmaksızın yargılamaya devam edildiği ve hüküm ile birlikte harcın tamamlatılması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
Davanın açılması nedeniyle alınacak yargı harçlarının türü, ödeme yeri, zamanı ve usulü 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27 ve devamı maddeleri ile bağlı tarifede gösterilmiştir.
Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmaması ve yaptırımı aynı Kanun’un 27 ve 32. maddelerinde belirtilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27. maddesinin son fıkrası hükmüne göre harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise müteakip işlemlere ancak harç ödendikten sonra devam olunacağı vurgulanmış ve 30. maddede de yargılama sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o oturum için yargılamaya devam olunacağı, takip eden oturum gününe kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, HUMK’nun 409. maddesinde (6100 sayılı HMK’nın md. 150) gösterilen süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının eksik harcın ödenmesine bağlı olduğu açıklanmıştır. Bu hükümlerle eksik harcın tamamlatılmasına ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek, asıl davada davacı yanca tüm takip değerinden borçlu olunmadığına karar verilmesi talep edildiğine göre takip değeri olan 105.126,47 TL üzerinden eksik harcın tamamlatılmaması halinde, HMK’nın 150.maddesi hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4324 sayılı takip dosyasına intikal eden takip dosyasının yapılan incelemesinde; davalı- alacaklı tarafından davacı-borçlu aleyhine toplam 22 adet senet nedeniyle 74.105,00 TL’si asıl alacak olmak üzere işlemiş faiziyle toplam 105.126,47 TL’nin tahsilinin istenildiği, kambiyo yoluyla yapılan takipte ödeme emrinin borçlu …’a 12/06/2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ödeme emrine karşı süresinde itiraz etmediği ve ancak icra mahkemesine yapılan başvuru üzerine bir kısım senetler yönünden geçici durdurma kararı alındığı ve haciz işlemlerinin yapıldığı görülmüştür.
Takibe dayanak bono fotokopilerinin incelenmesinden muhtelif tarih ve bedelli oldukları, lehdarın davalı borçlunun ise davacı olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki ödemeye ilişkin makbuz fotokopilerinin incelenmesinden dava dışı …Ltd. Şti. tarafından düzenlendiği anlaşılmıştır.
Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4340 sayılı takip dosyasına intikal eden takip dosyasının yapılan incelemesinde; davalı- alacaklı tarafından davacı-borçlular aleyhine toplam 2 adet senet nedeniyle 4.084,13 TL’si asıl alacak olmak üzere işlemiş faiziyle toplam 5.708,65 TL’nin tahsilinin istenildiği, kambiyo yoluyla yapılan takipte ödeme emrinin borçlulardan …’a yetkisizlik üzerine ile a 17/07/2013 tarihinde tebliğ edildiği, diğer borçlunun ödeme emrine karşı süresinde itiraz etmediği ve haciz işlemlerinin yapıldığı görülmüştür.
Takibe dayanak bono fotokopilerinin incelenmesinden muhtelif tarih ve bedelli oldukları, lehdarın davalı, asıl borçlunun davacı şirket, aval verenin ise davacı … olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki ödemeye ilişkin makbuz fotokopilerinin incelenmesinden dava dışı …Ltd. Şti. tarafından düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davalı …’nin birleşen dava dosyasında dava dışı ve ciranta … Sac……Ltd Şti’nin temsil ve ilzama yetkilisi olduğu getirtilen sicil özetinden anlaşılmıştır.
Davacı …’ın ise ….. Şti’nin temsile yetkili müdürü ve ortağı olduğu dosyamızda Beypazarı ticaret sicilinden gönderilen sicil özetinden anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından isticvap davetiyesi çıkarılmadan evvel söz konusu makbuzlardaki imzalara itiraz edilmıştır.
Mahkemece asıl ve birleşen dava dosyasında makbuz ve belge içeriklerine karşı bir diyeceği olup olmadığı konusunda davalıya çıkartılan TK’nun 21/2 madde hükmü uyarınca yapılan tebliğ edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TK’nın 10. maddesinde ifade edilen bilinen en son adres, İçişleri Bakanlığı nezdinde tutulan adrese dayalı merkezi nüfus kayıt sistemindeki (MERNİS) adres olabileceği gibi başka bir adreste olabilir. Her iki durumda da muhatabın bilinen en son adresine normal tebligat (TK m.10) çıkarılması gerekir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, Yönetmeliğin 79/2. maddesine uygun bir meşruhatda bulunularak TK’nın maddesine göre tebliğ işlemlerini tamamlandıktan sonra muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adres olarak kabul edilmekte ve TK’nın 21/2. maddesine göre tebligatın buraya yapılması gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece 19.02.2019 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı uyarınca isticvap davetiyesi çıkarılmış ise de çıkarılan davetiyelerden sadece 21/2’ye göre yapılan tebliğ evrakı üzerinde isticvap şerhi bulunduğu, 21/2 tebliğinden önce çıkarılan davetiyeler üzerindeki şerhlerin ise koparılmış olduğu, bu kapsamda usulüne uygun bir tebliğin varlığından söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Mahkemece öncelikle harç eksikliği tamamlanarak usulüne uygun bir isticvap davetiyesi çıkarıldıktan sonra asıl ve birleşen davalarda tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durularak tarafların takibe dayanak bonolardaki sıfatları, ödeme makbuzları ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve karar yerinde tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, tarafların istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2016/110Esas, 2019/391Karar ve 28/05/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde dava taraf vekillerine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava taraflarınca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 15/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”