Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1892 E. 2022/1050 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1892 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1050

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/565 E 2019/431 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :

VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2016 Haziran ayında davalı firmadan üretimde kullanılmak üzere bir takım cihazlar satın aldığını, bu cihazlarda alındığı günden itibaren çeşitli arızalar meydana geldiğini, bu arızaların üretimde büyük ölçüde azalmalara neden olduğunu, müvekkili şirketin ciddi anlamda prestij kaybı yaşadığını, bu hususta davalı firmaya Karşıyaka 5. Noterliğinin 10.08.2017 tarih ve 23046 yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderilerek davalı firmanın tedarik ettiği makinelerde gizli ayıbın söz konusu olduğunu, müvekkili firmanın bu bozuklukları satış anında bilmesinin mümkün olmadığını bildirerek TBK m. 219’daki seçimlik haklardan sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesi hakkını kullandığını bildirerek, davalı firmanın ihtarın tebliğinden itibaren 3 iş günü içinde cihazları teslim alması, aksi halde yasal yollara başvurulacağını ihtar ettiğini, bir malın ayıplı olması durumunda satın alanın kanunda sayılan 4 seçimlik haktan birini kullanabileceğini, davalı yanın bu durumda gizli ayıptan sorumlu taraf olup müvekkili hangi hakkını seçmişse onu yerine getirmek zorunda olduğunu, bu haklar seçimlik haklar olduğundan müvekkilinin bir tercih yapıp bu haklardan birini kullandığında diğer seçimlik hakların tükenmiş olacağını, davalı firmanın müvekkili firmanın bu hakkını kullanmasına engel olduğunu beyan ederek ayıptan doğan maddi ve manevi tazminat davası açma hakları saklı kalmak kaydıyla, ayıplı çıkan malların bedeli olan 78.186,00 TL’nin satıcıya başvuru tarihi olan 01/08/2017 tarihinden itibaren işlemiş olan ve işleyecek yasal faiziyle birlikte kendilerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı taraf, dava konusu mallardaki ayıbın açık da olsa gizli de olsa davacı tarafın ihbar külfetini usulüne uygun bir surette ve süresinde yerine getirmediğini, davacı tarafın dilekçelerinde beyan ettiği üzere teslim tarihi itibariyle bir kısım arızaların vuku bulduğunu, kendisine süresi içerisinde ve usulüne uygun bir bildirimde bulunulmamış olmasına rağmen bu arızaların müvekkili tarafından garanti kapsamında giderildiğini, davacı tarafın TTK 227’ye istinaden seçimlik hak sahibi olduklarını ve bedel iadesini de muhtevi sözleşmeden dönme haklarını kullandıklarını ifade ettiğini, ancak seçimlik hakların yenilik doğurucu haklardan olmaları hasebiyle bir kez kullanmakla tükenen ve geri alınamayan haklardan olduğunu, davacı tarafın ihtilafa konu olan ayıplı ürünler hakkında ücretsiz onarım hakkını seçtiğini, bu seçim gereği müvekkili firma tarafından onarımların sağlandığını, bu sebeple davacı tarafın aynı konuda yeni bir hak seçmesinin mümkün olmadığını, talimata aykırı kullanımdan kaynaklanan arızaların tamamının müvekkili şirket tarafından ivedi bir surette ve özenli bir şekilde garanti anlayışıyla onarıldığını, buna rağmen davacı tarafın 13 aylık kullanımdan sonra gizli ayıp iddiasıyla sözleşmeden döndüğünü ve bedelin iadesini talep etmekte olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, talimat yoluyla yapılan keşif sırasında dinlenen tanıklar tarafından davalıdan satın alınan halkalı öğütücünün üç ila beş kez firmaya arıza nedeniyle gönderildiği, davanın açılması nedeniyle iadesinin de gerçekleştirilmediği, laboratuvar değirmeninin davacının imkanlarıyla çalıştırıldığı, alpin elek cihazının motorunun birkaç kez yandığı, buna bağlı olarak ölçümleri yapamadıklarının ifade edildiği, talimat yoluyla bilirkişi raporu alındığı, bu raporda satılan cihazlardaki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı, davalı tarafın itirazları üzerine alınan bilirkişi ek raporunda ise ana rapordaki görüşlerin doğru olduğu, ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirtildiği, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde davalı tarafın ayıpların giderimiyle ilgili ilk etapta olumlu yanıt verildiği, daha sonra görüşmelerden sonuç alınamadığı gözetildiğinde, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü ile davacı alıcının iade hakkının kullanımı için şartların oluştuğu kanaatiyle davacının davasının kabulü ile, TBK 97 uyarınca birlikte ifa kuralı gereği satıma konu edilen ve çalışmayan Full Otomatik Blaine Test Cihazı, Alpin Havalı Elek Sallama Cihazı ile laboratuvar tipi halkalı öğütücünün davalıya iadesi ile bedellerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, verilen kararda davacı lehine hükmedilen alacağa işletilecek faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği ve bu haliyle kararın davacı tarafı zarara uğrattığını, kararda faiz başlangıç tarihinin ‘makinelerin davalıya teslim tarihi’ olarak belirlendiğini, yine kararda faiz oranının da hatalı biçimde yasal faiz olarak belirlendiğini, ancak davacının tacir olması hasebiyle işletilecek faizin mevduata uygulanan en yüksek ticari faiz oranı olduğunu, satış işleminin konusu olan 23 adet demirbaşın birbirinden bağımsız olarak değerlendirilip bu değerlendirme doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğunu, zira ayıplı olan 5 adet ürün olmadan satım sözleşmesine konu diğer ürünlerin de alınmayacağının son derece açık olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yönelik istinaf incelemesi talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili, gizli ayıp konusunda hatalı değerlendirmeler yapıldığını, her bir cihaz için ayrı ayrı olmak üzere ayıp ihbarlarının süresinde ve usulüne uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığının yeterince araştırılmadığını, hükme esas alınan raporlar hakkında yapmış oldukları itirazların değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda da her bir cihaz için ayrı ayrı tespitlerde bulunulmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yönelik istinaf incelemesi talebinde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; satıma konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarına göre davaya konu edilen ürünlerin ayıplı olduğu ve ayıbın gizli nitelikte olduğunun tespit edilmiş olmasına, ayıp ihbarı yönünden iddia edilen arızaya ilişkin olarak yetkili servis hizmeti alındığının davalının da kabulünde olması bakımından Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre ayıp nedeni ile servise başvurunun ayıp ihbarı olarak kabul edilmesine (Y19HD., 11.05.2015 tarih, 2015/5501 Esas, 2015/6929 Karar), davacı yan vekilinin ön inceleme duruşmasında satıma konu 17 üründen yalnızca arızalı olduğu iddia edilen 5 ürünün davaya konu edildiğinin beyan edilmiş olmasına göre davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.-TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.357,71.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan (44,40.-TL ile tamamlama harcı olarak alınan 545,02.-TL harcın toplamı) 589,42.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.768,29.-TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 07/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”