Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1877 E. 2022/1031 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1877 – 2022/1031

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1877 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1031

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/32 E 2019/434 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 27/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkilinin inşaat malzemeleri alım satımı ile uğraştığını, dava dışı … ve Tic. Ltd. Ş. ile … Harfiyat Nak. İnş. Tarım Hayvancılık Gıda ve San.Tic. Ltd. Ş.’nin oluşturduğu iş ortaklığına inşaat malzemesi sattığını, bu malzemelerin iş ortaklığına teslim edilmesine rağmen mal bedelinin tahsil edilemediğini, iş ortaklığının borcu nedeniyle satıma konu malların davalı … tarafından Karaman 4. İcra Müdürlüğünün 2015/5409 sayılı dosyasında başlatılan takip sonucunda Adıyaman İcra Müdürlüğünün 2016/1546 talimat sayılı dosyasında haczedildiğini, müvekkilinin satıma konu malları geri alabilmek için hacizlerin kaldırılması şartı ile 30/08/2016 keşide tarihli, 140.000 TL bedelli, 30/09/2016 150.000 TL bedelli, 30/10/2016 keşide tarihli, 150.000 TL bedelli çeklerin keşide edilerek davalı şirket yetkilisi …’a verildiğini, bu hususa ilişkin sözleşme düzenlendiğini, davalının sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi üzerine çeklerin iadesinin talep edildiğini, buna rağmen hile ile iade edilmeyerek sözleşme karşılığı alınan bu çeklerin bankaya ibraz edilerek karşılığı bulunmadığının belirlenmesi üzerine takibe konulduğunu çeklerin bedelsiz olduğunu belirterek müvekkillerinin bedelsiz çeklerin takibe konu edilmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … vekili, müvekkilinin davacı taraftan olan alacağı karşılığı verilen çeklerin süresi içerisinde ödenmemesi üzerine takibe konu edildiğini, davacı tarafın iddialarını ispat etmesi gerektiğini, tanık dinletilmesine muvafakat edilmediğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen yargılamaya katılmadığı gibi yetkili temsilcisi veya vekili tarafından cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece ; davacının delil olarak sunduğu tarafların anlaştığına dair sözleşmelerde tarafların imzaları bulunmadığı, davacı vekili de söz konusu çeklerin mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılması görüşmelerinden önce verildiği, haczin kaldırılmasından sonra ödeneceği, tarafların daha sonra anlaşmadan vazgeçtiğini iddiasıyla, çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürmüş ise de; bu iddiaların tanık delili ile ispat edilmesi mümkün olmayıp, davacıların bu iddialarını usulüne uygun yazılı delillerle ispat edemediği, davacılar vekiline yemin delili hatırlatıldığı, yemin deliline dayanıldığının beyan edilmesi üzerine davalılara söz konusu çeklerin davacı şirket tarafından satılan davalı şirket tarafından haczedilen mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılması hususunda anlaştıkları, hacizlerin kaldırılması görüşmelerinden önce verildiği fakat haczin kaldırılmasından sonra ödeneceği, fakat tarafların daha sonra bu anlaşmadan vazgeçtiğini iddia edip, çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı hususuna ilşkin yemin davetiyesi çıkarıp kabul olunduğunda yemin eda ettirilmesi için Karaman Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, usulüne uygun ihtarlı yemin davetiyelerinin tebliğ edilmesine rağmen davalıların duruşmalara gelip, yemini eda etmedikleri yemin konusu vakıaları ikrar ettikleri kabul edilerek çeklerin davacı şirket tarafından dava dışı iş ortaklığına satılan, davalı şirket tarafından haczedilen malların iadesi amacıyla davalı …’a verildiği, anılan kişi tarafından da takibe konulduğu, daha sonra ise malların iadesine yönelik anlaşmaya uyulmadığı, davalı …’ın ve şirketin söz konusu çekleri davacılara iade etmedikleri, bedelsiz olan çeklerin davalı … tarafından takibe konulduğu, çeklerle ilgili davacıların davalı …’a ve davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, söz konusu çekler haksız ve kötü niyetli olarak davalı … tarafından takibe konulduğu kötü niyet tazminatının davalı …’dan alınarak çeki keşide eden davacı şirkete ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı … vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili; müvekkili adına usulüne uygun mernis adresine tebligat çıkarılmadığını, gibi tebligatında tebliği almakla görevli yetkili temsilciye yapılmadığını, muhatabın adreste bulunmama sebebinin açıklanmadığını, bu hususları adeta görmezden gelerek usul ve yasaya aykırı kararını tesis edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının davaya konu üç adet çekler nedeniyle borçlu olup olmadığı bedelsizliği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; icra takibine konu çeklerle ilgili bedelsizliğe dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu üç adet çekin davalılardan …’a verildiği, … tarafından bu çekler üzerine avalist şerhi konularak davalı şirkete ciro edildiği, bankaya ibrazdan sonra davalı şirketin bu çekleri …’a iade ettiği, davalı şirketin bankaya ibraz cirosunun iptal edildiği, … tarafından bu çeklerin Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2016/22279 esas sayılı dosyada takibe konulduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davacı yan; davalı yana yemin teklifinde bulunmuştur.
Hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği gibi, usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
İspat için başvurulan araçları ifade eden deliller ise HMK’da senet, yemin, tanık bilirkişi, keşif ve uzman görüşü olarak sıralanmıştır. Ancak sayılan bu deliller sınırlayıcı (tahdidi) olmayıp, kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğu getirmediği hâllerde taraflar kanunda düzenlenmemiş diğer delillere de dayanabilirler. Delillerin değerlendirilmesinde ise hâkimin bağlılığı ve her bir delile bağlanan hukuki sonuçlar bakımından “kesin” ve “takdiri” deliller ayrımı esas alınarak incelenme yapılmaktadır. Kesin deliller hâkimin bağlı olduğu ve takdir yetkisine sahip olmadığı delillerdir.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki uyuşmazlık konusu olan “yemin delili” de kesin deliller içerisinde yer almakta olup, hâkimi bağlamaktadır (Kuru, B./ Arslan, R./Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, s. 406-413).
Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK).
Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu 6100 sayılı HMK’nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir.
6100 sayılı HMK’nın “yemin teklifi” başlıklı 227. maddesi;
“Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.
(2) Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez”.Hükmünü içermektedir.
Buna göre, yemin teklifini, ispat yükü kendisine düşen taraf yapar.
İspat yükü kendisine düşmeyen taraf (ispat yükünün kendisine düştüğü sanısıyla) diğer tarafa yemin teklif ederse, diğer taraf yemin etmiş olsa bile bu yemin geçersizdir, başka bir ifadeyle kesin delil teşkil etmez ( Kuru, B.: Medenî Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.1, s. 738).
Yemin delili hakkındaki usul hükümlerine değinmek gerekirse:
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı HMK mad. 227-228). Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır. Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.
HMK’nin 233. maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin kesin delil olup özel usul kurallarına ve merasime tabidir.
Somut olaya gelince, davacı vekili tarafından yemin metni hazırlanıp talimat mahalli aracılığıyla yemin davetiyesi davalılara tebliğ edilmiş davalılarda belirlenen gün ve saatte hazır olmadığı yemini eda etmedikleri anlaşılmış ise de yemin metninin uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 228.maddesindeki düzenleme kapsamında davetiyede bulunan meşruhat içeriği uyuşmazlığın çözümü noktasında yeterli yemin metni niteliği taşımadığı sonucuna varılmıştır. Yemin kesin delil olup özel usul kurallarına ve merasime tabi olup, yemin davetinin nasıl yapılacağı yukarıda belirtilen HMK 228. maddesinde açıklanmıştır. Yine, yargısal içtihatlarında kabul edildiği üzere, kural olarak; yemin teklif eden taraf karşı tarafa hangi vakıalar hakkında yemin önerdiğini mahkemeye bildirir, yemin sorusunu ve formulünü ise hakim hazırlar. Yemin sorusunun hazırlanmasında, hakim yemin teklif edenin belirttiği hususlardan yararlanır. Hakim, yemin sorusunun hazırlanması bakımından yemin teklif edene kısa ve kesin bir mehil verebilir.
Yemin delilinin kesin bir delil olması yani, hakimi bağlaması ve uyuşmazlığı kesin bir şekilde çözmesi nedeni ile yemin sorusunun yeteri kadar açık bir şekilde tespit edilmesi gerekir.
Hakim, yemin metnini hazırlarken yemin metninin olaya uygun olmasına dikkat eder. Hakim, yemin metnini hazırlarken yemin teklif edenin iradesi çerçevesinde hareket etmeli, karşı taraf da yemini kendisine teklif edilen yemin çerçevesinde eda etmelidir. (Prof.Dr. Ejder Yılmaz, YEMİN, Ankara, 2012) Davalıya gönderilen yemine ilişkin davetiyede yukarıda açıklandığı üzere yeterli açıklıkta , belirtilen şekilde düzenlenmiş bir yemin metni yoktur. Yemin davetiyesinde de davacının neye ilişkin yemin edeceği hususları yeterince açıklanmamıştır. Bu nedenle yemin delili ile yeminden kaçınmanın hukuki sonuçlarının eldeki dava için gerçekleştiğini kabul etmek mümkün olmadığından mahkemece davalı yanın yeminden kaçındığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun (sair istinaf talepleri şimdilik incelenmeksizin) HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/32 Esas, 2019/434 Karar sayılı ve 15/05/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 07/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”