Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1802 E. 2022/577 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2019
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davacı yan davalının lehtarı olduğu çeki keşide ettiğini 28.02.2018 keşide tarihli çekin “ay”ı gösteren rakımında tahrifat yapılarak “7” olarak değiştirildiğini, kendisinin bu düzeltmeye ilişkin her hangi bir izni bulunmadığını, bu çek nedeni ile davacının borçlu olmadığını, çekin süresinde ibraz edilmediğini kambiyo vasfı bulunmadığını beyanla borçlu olmadıklarının tespiti ile çekin iptalini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davanın haksız olduğunu, çekin keşide tarihinin 28.07.2018 olduğunu, zira bu nedenle davacının da davayı 25.07.2018 tarihinde açtığını, çekin sebepten mücerret olduğunu, davacının iddialarını ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, 28/02/2018 (28/07/20118) keşide tarihli 30.000,00.-TL bedelli 0011024 numaralı çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı anlaşılmakla kambiyo senedi niteliğinde olmadığı, tahrifat yapıldığı anlaşılan dava konusu senedin, çek niteliğini haiz olmadığı ve iptale ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesiyle çek iptaline ilişkin açılan davanın reddine, kambiyo senedi niteliğini yitirmiş olan dava konusu senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti gerektiği gerekçesi ile iptal talebinin reddine, menfi tespit talebinin ise kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, çekle ilgili davanın 25/07/2018 de açıldığını, bunun nedeninin davacı yanın çekteki tarihi bu şekilde yazması olduğunu, ödeme/ibraz gününün 3 gün sonra olduğunu bildiğini, davacının bu çeki müvekkile verdiğini ancak tarihinin 28/02/2018 olduğunu aslında kabul ve beyan ettiğini, yani ortadaki çekişmenin çekten dolayı bir borç olup olmaması veya çekin verilip verilmemesi değil çekin tarihi olduğunu, çekin sebepten mücerret bir ödeme aracı olduğunu, davacı yanın çekten dolayı borcu olmadığını ispat külfeti altında olduğunu, davacı yanın sadece tahrifat iddiasına dayandığını mahkemenin yazı incelemesi yapmak istediğini ara kararında da açıkça görüldüğü üzere bu yazı incelemesi kararına uymayarak davacı yanın tahrifat iddiasından vaz geçtiğini, mahkemenin itirazlarına rağmen davacıya iddiasını genişletmesi için olanak tanıdığını, bu kez de davacı yanın borcunun olmadığı çünkü hizmet sunulmadığı iddiasında bulunduğunu belirterek istinaf istemine bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının davaya konu edilen çek nedeni ile borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacının keşidecisi olduğu çek nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
İstinaf incelemesi yapılan dosyada, davacı dava dilekçesi ile davaya konu edilen çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, bunun yanında çekin geçersizliği nedeni ile iptalini talep etmiş olduğu, hukuki anlamda zayi nedeni ile iptal talebinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olması nedeniyle kambiyo vasfını kaybettiği gerekçesi ile menfi tespit davasının kabulüne, iptale ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesi ile iptal davasının reddine karar verilmiştir.
Bu noktada mahkeme gerekçesinde değinilen ve davaya konu edilen çekin keşide tarihinde yapılan tahrifatlar yönünden senet metninde yapılan değişikliğin kambiyo vasfına etkilerinin incelenmesi gerekmektedir. Buna göre 6100 sayılı HMK’nin 207. maddesi ve 6102 sayılı TTK’nın 748. maddelerinin ele alınmalıdır.
HMK’nin 207. maddesi “Senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkâr hâlinde göz önünde tutulmaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir” hükmünü haizdir.
TTK’nın 748. maddesi ise “Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar” düzenlemesini içermektedir. Madde içeriğindeki değişiklik, tahrifat kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır.
HMK’nin 207. maddesi hükmü gereğince senetteki düzeltmelerin borçlu (keşideci) tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise, inkâr halinde yok hükmündedir. Bu nedenle, senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. Senet metni üzerindeki bu gibi tahrifatın onaylanması halinde ise TTK’nın 748. madde düzenlemesinin uygulanması sözkonusu olamayacaktır (ÖZTAN Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. B., Ankara 1997, s. 868 – 869).
Senet metnindeki değişikliklerin onaylanmamış olması halinde ise çıkıntı, kazıntı veya silintinin senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte olup olmadığına göre, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilecektir. Kambiyo senedi vasfının zorunlu unsurlarında yapılan bir değişiklik sonucu bu zorunlu unsurun ortadan kalkması halinde kambiyo senedi niteliğini yitirmesine neden olacaktır. Örneğin, senedin yırtılması, parçalanması, keşidecinin imzasının silinerek okunmaz hale getirilmesi ve bu gibi durumlarda artık kambiyo senedi olmaktan çıkacaktır. Aksi halde HMK’nin 207. maddesinde belirtildiği gibi inkar halinde düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır. Bu durumda ise TTK’nın 748. maddesi uyarınca değişiklikten sonra senet metnine imza koyanlar bu değişmiş metne, ondan önce imza koyanlar ise eski metne göre sorumlu olacaklardır. Sözkonusu hal ise görünüşe itimat ilkesinin bir sonucudur.
İstinaf incelemesine konu dosya bakımından da yanlar arasında çekin ilk keşide edildiği tarihin 28.02.2018 olduğu çekişme konusu yapılmamış, davacı yan çekteki tahrifatın kendisinin bilgisi ve izni dahilinde yapılmadığını ileri sürmüş, davalı yan ise davacının bilgisi ve izni dahilinde yapıldığını iddia etmiş ancak bu yöndeki iddiasını ispat edememiştir. Yapılan değişiklikler göz önüne alındığında çekin zorunlu unsuru olan keşide tarihinin ortadan kalktığı söylenemeyecek olup bu anlamda kambiyo senedi vasfını yitirmesi sonucunu da doğurmayacaktır. Keşideci davacının bu değişikliğe yapmış olduğu savunmalardan onay vermediğinin de anlaşılması karşısında, böyle bir durumda çekin keşide tarihinin tahrifattan önceki tarih olduğunun kabulü gerekmektedir.
Her iki yan da çekteki keşide tarihinin değiştirilmiş olduğunu ve asıl keşide tarihinin 28.02.2018 olduğunu kabul ettiği nazara alınarak, dava konusu edilen çekin keşide tarihi olan bu tarihe göre ibraz süresi içerisinde ibraz edilmiş olup olmadığının muhatap bankadan sorularak belirlenmesi ile süresinde ibraz edilmemiş olduğunun belirlenmesi durumunda kambiyo vasfını yitirmiş olan çekte davanın taraflarının keşideci ve lehtar olduğu dikkate alınarak aralarındaki asıl borç ilişkisine göre değerlendirme yapılması gerekmekte iken somut olaya uygun düşmeyen değerlendirme neticesinde yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davaya konu edilen çekten ötürü davacının borçlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/560 Esas, 2019/303 Karar sayılı ve 19/04/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK m. 353 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK m. 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere 25/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”