Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1629 E. 2022/379 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1629 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/379

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/1027 E 2019/321 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVALI :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalı borçluların davacıya olan borçlarına karşılık vermiş oldukları 13/10/2010 tanzim ve 08/12/2010 vade tarihli ve 50000 TL meblağlı bonodan doğan borcun ödenmediğini, bunun üzerine Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8432 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların ödeme emrinin kendilerine tebliğinden itibaren borca itirazda bulunduklarını, bu nedenle davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, dinlenen davacı tanık beyanları ile iddia edilen davalı …’a Hayvan satılmasına ilişkin temel ilişkinin ispatlanması, davalı …’ın senedin hile ile elinden alındığı savunmasını süresinde yapmadığı gibi bu savunmayı haklı kılacak yasal bir işleme başvurmaması karşısında savunmaya itibar edilmemiş, imzası kabul edilen zaman aşımına uğrayan senedin taraflar arasındaki hayvan alış verişi nedeni ile davalı … tarafından davacıya verildiği, senet bedeli kadar davalı …’ın davacıya borçlu olduğu, dolayısıyla senet bedeline ilişkin başlatılan takibe itirazında haksız olduğu, diğer iki davalı ile davacı arasında temel ilişki bulunmadığı, davacının diğer davalılardan temel ilişkiye dayalı alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle müvekkile yönelik davanın kabulü ile “50.000 TL’lik asıl alacak miktarı yönünden davalı …’ın Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8432 E sayılı takip dosyasına konu alacağa ilişkin itirazının reddine, asıl alacak likit bulunmakla %20’sine karşılık gelen 10.000 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili, davacı tarafın dava dilekçesinde dava sebebini açıklamadığını, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, taraflar arasında iddia edildiği gibi temel bir ilişki olmadığını, müvekkilinin iyi niyetle yaptığı cironun kötüye kullanıldığını, davacı ve tanık …’un birlikte hareket ettiklerini, yapılan soruşturma dosyasında verdikleri ifadelerle sabit olduğunu, dosyadaki tanık beyanlarına itibar edilmeyeceğini, tanık …’un beyanlarının gerçek dışı olduğunu, kambiyo vasfını yitirmiş bonoya dayalı olarak açılan takibe müvekkilinin haklı olarak itiraz ettiğini, mahkeme gerekçesinin hatalı ve hukuken dayanaksız olduğunu, müvekkilinin tanıkların dinlenilmesi, delillerin toplanılması yönündeki taleplerinin gözardı edildiğini, haklarının kısıtlandığını, karşı iddialarının ispat edilmesine olanak sağlanmadığını, müvekkilinin mağdur olduğunu,müvekkilinin davacıdan şikayetçi olmamasına rağmen davanın kabul edilmesiyle müvekkilinin haksız yere borçlandırıldığını, mahkemece müvekkili tarafından şikayet edilen davacı ve tanıklarının soyut beyanlarına itibar edilerek tanık ifadeleri yanlış değerlendirilerek asılsız bir temel ilişkinin varlığının kabul edilmesinin hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmadığını, mahkemenin senedin keşidecisine açılan davayı reddedip müvekkil yönünden kabul etmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, diğer davalılara davacının temel ilişkiye yönelik iddiasının tebliğ edilmediğini, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak açılan davada, davaya bakmaya görevli mahkemenin belirlenmesinden kaynaklanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, zaman aşımına uğrayan, davalı …’in keşidecisi, davalı …’ın avalisti, davalı …’ın lehtarı olduğu bonoya dayalı olarak davalılar hakkında başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Somut olaya dönüldüğünde davacı yanca davalı aleyhine açılan davada, alacağın kaynağı olarak zamanaşımına uğramış 1 adet toplam 50.000,00.-TL bedelli bonoya dayanılmıştır.
Açılan eldeki davada davacı vekili müvekkilinin dava konusu bonoyu aldığını, davalının keşideci olması nedeniyle zamanaşımı süresinin geçmesi ve zamanaşımına uğramış bonoların alt ilişki bakımından yazılı delil başlangıcı sayılacağının gözetilmesi gerekir.
Gösterilen borç kaynağına, iddia ve savunma içerikleri ile özellikle bononun zamanaşımına uğradığının taraflar arasında ihtilaflı olmayıp sabit olmasına ve tarafların benimsemesine göre takip konusu alacağın bonoya dayanmayıp, temel ilişkiye dayandığı tartışmasızdır.
Dosya kapsamına göre davacı bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalı da bu çerçevede borçlu olmadığı savunmasında bulunmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 778. maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732.maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir.
Bu haliyle somut uyuşmazlık temel ilişkinin tespit edilerek karşılıklı edimlerin ifa edilip edilmediği, uyuşmazlığın çözümünde hakim kambiyo senetlerine ilişkin kuralların tartışılmayacağı, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgeyi taraflar arasındaki temel ilişkinin delili olarak değerlendirerek bir sonuca varılması gerekir.
Bu belirlemeye göre uyuşmazlığın münhasıran bonoya dayanmadığı ve davanın da mutlak ticari dava sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Tarafların tacir olup olmadığı ve tarafların Türk Ticaret Kanununun 12.maddesinde ifadesini bulan tanıma göre bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işletip işletmediği, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığı, davanın ticari dava olup olmadığı da tespit edilerek görev hususu da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir (YHGK., 09.11.2016 tarih, 2014/19-1241 Esas, 2016/1033 Karar).
Açıklanan nedenlerle; görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, istinaf nedeni olarak dayanılmasa dahi HMK’nun 355.maddesi gereğince re’sen istinaf incelemesi yapılması gereken bir husus olduğundan, istinaf başvurusunun bu gerekçelerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun tespitiyle gerekli araştırmayı yaparak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun resen gözetilen nedenlerle KABULÜ ile;
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1027 Esas 2019/321 Karar sayılı 02/04/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.’nin 353/1-a-3.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK m. 353 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK m. 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere 18/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”