Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1604 E. 2022/376 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2018
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 18/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı yan ile mal alımı konusunda anlaşma yaptığını, mal bedeline yönelik olarak müvekkilince 150.000,00.-TL tutarında bono keşide edilerek verildiğini, ancak davalı yanın malları teslim etmediğini, senet bedelinin de müvekkilince bu nedenle ödemediğini, davalı yanın sözkonusu bonoya dayalı olarak takibe giriştiğini, akabinde müvekkili ile davalı yanın 10.11.2016 tarihli protokol akdedildiğini, alacak borç ilişkisinin yenilenmesine karşın davalı yanın takipten feragat etmediğini, müvekkilinin davalı yana borcunun bulunmadığını beyanla borçlu olmadıklarının tespiti ile % 20 oranından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili ile davacı yan arasında mal satımı konusunda bir anlaşmanın bulunduğunu, davacının mal bedelini bono ile ödemek istediğini, malların kendisine teslimine karşın borcu ödememesi üzerine takibe geçtiklerini, bunun üzerine anlaşma yapılmak istenince 10.11.2016 tarihli protokolün akdedildiğini, sözkonusu protokolde başlatılan takipten vazgeçileceğine yönelik her hangi bir taahhüt bulunmadığını, yine protokolden davacının vermiş olduğu 280.000,00.-TL tutarındaki bonoların 200.000,00.-TL’lik kısmını protokol tarihinden önceki borcuna istinaden verdiği, bakiye 80.000,00.-TL tutarlık kısmını ise protokolden sonra alacağı mallara karşılık verdiğini belirttiğini, bu tarihten sonra davacı yan tarafından malların teslim alındığını ve bedelinin de ödenerek kendisine teslim edildiğini ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasında akdedilen protokolün borcun yenilenmesi niteliğinde olmadığı, bu yönde açık bir kararlaştırma bulunmadığı, mevcut bir borç için kambiyo senedi verilmesinin ifa uğruna edim olduğunu, takibe konu borcun sona ermesi için takip borcunun ödenmesi veya ifa uğruna verilen senetlerin ödenmesi ile mümkün olduğunu, davacının ön inceleme duruşmasında verilen kesin süreye karşın her hangi bir delil ibraz etmediği, başka yerden getirtilecek delillere ilişkin beyan ve talepte bulunmadığı, delil olarak bildirdiği, savcılık dosya numarasını, banka hesap bilgilerini bildirmediği, ödendiğini ileri sürdüğü senet asıllarını ibraz etmediği, 105.000,00.-TL tutarlı çekle ilgili banka hesap numarası ve çek bilgilerini bildirmediği, bu anlamda protokol ile verilen senetlerin ödendiğini gösterecek bir delil ibraz etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, davalı yanın ticari şirket olduğunu, ticari kayıtlarının incelenmediğini, davalı şirkete yapılan ödemeler ve dava dilekçesinde belirtilen ödemeler doğrultusunda bir inceleme yapılmadığını, müvekkili aleyhine girişilen takibe konu bono karşılığı davalı yanca müvekkiline mal verilmediğini, haciz baskı ile davalı yan ile protokol akdedildiğini, 28 adet 280.000,00.-TL tutarında bono verildiğini, bu şekilde borcun yenilenmiş olduğunun sabit olduğunu, yine dava dilekçesi ekinde sunulan davalıya ödenmiş olan emre muharrer senet asıllarının da mahkemece incelenmediğini, müvekkili tarafından davalı şirkete ciro edilerek verilmiş olan…. ait keşidecisi … olan 105.000,00.-TL tutarlı çeke ilişkin olarak müzekkere yazılmadığını ve muhasebe kayıtlarıyla karşılaştırılmadığını, ayrıca tanıklarının dinlenmediğini, müvekkilinin davalı şirkete ödemelerine ilişkin … Şubesine ödemelere ilişkin müzekkere yazılmamasının ve ödemelerin tespit edilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, 10.11.2016 tarihli protokolde tüm mevcut hesaba karşılık alındığının belirtildiğini, bu hususunda mahkemece incelenmediğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, takibe konu kambiyo senedi/bonodan ötürü borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında mal satımı hususunda anlaşma bulunduğu vakıası çekişmesiz olup davacı yan davaya konu ettiği takip dayanağı bononun avans için verildiğini ancak mal teslim edilmediğini iddia etmekte, davalı yan ise mal teslimi yapıldığını ancak borcun ödenmediğini savunmuştur.
Bu durumda her iki yan da bononun taraflar arasındaki mal satımı nedeni ile verildiğini iddia ettiğine ve dava konusu edilen bononun ihdas nedeni “…” ibareli olduğu nazara alındığında davalının malları teslim ettiğinin kabulü ile davacının borcu ödediği iddiasını davacı yan ispat etmesi gerekmektedir.
Mahkemece ön inceleme duruşmasında verilen 2 haftalık kesin süreye karşın delillerin mahkemeye sunulmadığı ve getirtilecek belgelerin nereden getirtileceğinin bildirilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bununla birlikte davacı yan dava dilekçesinde her iki yanın ticari defterlerine dayanmış, yine dava dilekçesi ekinde ödediğini iddia ettiği emre muharrer senetleri sunmuş ve ayrıca 105.000,00.-TL tutarlı çek ile ilgili kısmen bilgi verdiği anlaşılması karşısında bu yönlerden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde davanın reddine kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece yukarıda açıklanan deliller toplanarak, bu çerçevede davacının iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davacının borçlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
2-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin, …sayılı ve 18/10/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK m. 353 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK m. 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere 18/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”