Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1568 E. 2022/809 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1568 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/809

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2018
ESAS-KARAR NO : 2017/854 E 2018/719 K
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkili …Ltd. Şti.’nin beyaz ciro ile diğer davacı ….Ltd. Şti.’nin teslim aldığı … Bankası Gaziantep Sanayi Sitesi Şubesi’ne ait 31.10.2017 keşide tarihli … numaralı 20.000,00 TL bedelli çekin müvekkili ….Ltd. Şti. yetkili …’ın aracından çalındığını, çeklerin çalındığından bahisle müvekkili tarafından çek iptali davasının açıldığını, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2017/22867 E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını belirterek müvekkillerinin anılan çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığınının tespitine ve müvekkilleri lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalıya TK 35’e göre tebligat yapılmasına rağmen yargılamaya katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davada davaya dayanak çekin keşidecisi, lehdarından sonra gelen ….Ltd. Şti. tarafından çekin rızaları dışında hırsızlık yoluyla ellerinden çıktığından bahisle, mevcut çekten dolayı keşideci, lehdar ve çek üzerinde isim ve imzası bulunmayan ….Ltd. Şti. davalı cirantaya karşı borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiği, davacı ……Ltd. Şti. tarafından ayrıca çekin istirdadını talep etmediği, davacı ……Ltd. Şti.’nin çek üzerinde sorumlu olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, iş bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı, diğer davacıların ise dava konusu çekin, davacı ……Ltd. Şti. elindeyken çalındığını iddia ettiklerini, keşideci ve lehdar çekteki imzalarına itiraz etmemişler ve çekin beyaz ciro ile hamil diğer davacı ……Ltd. Şti. elindeyken çalındığından bahisle davanın açıldığı, TTK’nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemeyeceği, buna göre, davacının kendi imzası dışındaki imzaların geçersizliğini ileri süremeyeceği, geçerli bir ciro silsilesine göre çeke hamil olan davalının yetkili hamil olduğu gerekçesiyle daavnın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili; çekte sıfatı görünmeyen müvekkillerinden … Otomotiv… Ltd.Ş. Elinde iken çekin çalındığını anılan müvekkili tarafından davaya konu hırsızlık hakkında Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu Bakırköy Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturmanın, dava dosyasının seyrini etkileme ihtimali bulunduğunu, çalınan çeklerin çoğunun davalının elinde bulunduğunu, hazırlık soruşturmasının sonucunun beklenmemesinin hata olduğunu elinde iken çeki çaldıran müvekkilinin ticari defter kayıtları incelenseydi hukuki yararın bulunduğunun tespit edileceğini, davalının kötü niyetli ciro yoluyla hamil olduğunu, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu çekteki ciro silsilesinde kopukluk bulunması nedeniyle; ciro yolu ile hamil davalının yetkili hamil olup olmadığı buradan varılacak sonuca göre keşideci ve lehtar olan davacıların ciro yoluyla son hamile karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı tarafından çeke dayanılarak başlatılan icra takibi ve dayanağı olan çekte yer alan keşideci ile lehtarın cirosu ile diğer davacının elinde iken çekin çalındığı son hamilin iyiniyetli ciro yoluyla hamil olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davada davacılar takibe konu çeklerde lehtarın ve keşidecinin imzası inkar edilmeden sadece çekin çalıntı olduğu iddiasına dayanarak eldeki davayı açmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730).
6102 sayılı TTK’nın 818. maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez” İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz.
İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 sayılı TTK’nun 677. maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.).
6102 sayılı TTK’nun 686/1.maddesi; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” hükmünü içermektedir.
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı yasanın TTK’nın 677. maddesi hükmü gereğince; Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse ,diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
Yine 6102 sayılı TTK’nun Kanunun 710/3. maddesi uyarınca; “Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir”.
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu çekde, davacı keşideci, lehtar ve çeki elinde bulundurduğu sırada çekin çalındığı iddiasında bulunan ancak çekte sıfatı bulunmayan şirket olup davacı keşideci ve lehtar imzası inkar edilmemektedir. Çeklerin metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamaktadır.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; dava çek istirdadına ilişkin değildir. Yukarıda açıklanan imzaların istiklali ilkesi karşısında bu durum davacı keşideciyi ve lehtarı sorumluluktan kurtarmaz.
Her ne kadar davacı keşideci ve lehtar çekin davacı hamil tarafından çekin elinden rızası hilafına çıktığı iddiasına dayalı dava açarak ödemeden men kararı aldığını çekin takibe konu edilemeyeceğini iddia etmiş, ise de keşideci ile lehtardan sonraki ciroların usulsüzlüğü veya sahteliğinden bahisle lehtar ile arasındaki şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin senedi iktisabında kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir.
Somut olayda, hamil davalıların çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötü niyetli hamil olduğu kanıtlanamamıştır. O halde davacı keşideci, çeklerin lehtarın cirosundan sonraki hamilin yetkili ciro yoluyla hamil olmadığı ve ciro silsilesinde kopukluk olduğu ciro silsilesindeki kopukluk yaratılmak suretiyle tedavüle sürülmesi nedeniyle davalı son hamil şirketin iyiniyetli yetkili hamil olamayacağını ileri süremez.
Bu durumda takibe ve eldeki davaya konu dosya kapsamından, taraflar arasındaki maddi ve hukuki olguların gerçekleşme biçimi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; çekin çalınması sonucu davalı hamilin eline geçtiği son hamilin yetkili hamil olmaması keşidecinin, lehtarın çek nedeniyle sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, borçtan kurtulamayacağının kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın istinaf eden davacılarğdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 07/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”