Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1543 E. 2022/642 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
… ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
ESAS NO : …
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı … Ltd. Şti. ile şirketleri arasında imzalanan 07/08/2015 tarih ve 03/… no.lu sözleşme kapsamında adı geçen firmadan toz halinde 40.000 kg korozyon inhibitörü satın aldığını, 40.000 kg korozyon inhibitörünün firma tarafından sözleşme kapsamında teslim edildiğini, Ankara …. … …. stoklarında beklerken korozyon inhibitörünün taşlaştığını, bu durumun 26.10.2015 tarihinde tutanakla tespit edildiğini, firma ile yapılan sözleşmenin … ve ….. başlıklı 35.1.maddesindeki hüküm gereği yenisinin tesliminin istendiğini, davalı şirket tarafından 37.000 kg korozyon inhibitörü kullanıma uygun hale getirilmek üzere teslim alındığını ve … Laboratuvarında analize gönderilmiş ‘fiziksel ve kimyasal özellikleri uygundur’ tespiti yapıldığını, ancak Ankara İkmal Merkezi stoklannda bekleyen korozyon inihibitörünün tekrar taşlaştığı görüldüğünü, bunun üzerine, sözleşme gereğince 19.000 kg korozyon inhibitörünün alınarak toz formunu koruyacak şekilde yeniden harmanlanarak teslim edilmesinin istendiğini, davalı … firmasının şirketlerine gönderdiği 20/07/201-7 tarihli yazı ile taleplerinin kabul edilmediğinin bildirildiğini, trenlerde (cer motorlarında) kullanılan korozyon inhibitörü alımının yıllardır TCDD tarafından rutin olarak yapıldığını, şimdiye kadar da böyle bir sorunla karşılaşılmadığını, bu nedenledir ki Ankara Ana İkmal Merkezi stoklannda bekleyen 25.000 kg korozyon inhibitörünün ne kadannın bozulduğunun, neden taşlaştığının ve kullanılamaz durumda olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 11.01.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 62.592,00 TL şirket zararının sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, ürünlerin davacıya ayıpsız ve şartnameye uygun olarak teslim edilmiş olmasına karşın davacıya ait depolarda olumsuz saklama koşullarının etkisiyle taşlaşmış olduğunu, davaya konu ürünlerin 23/10/2015 tarihinde kesin kabulünün yapılmış olduğunu, sözleşmeyle öngörülen 1 (bir) yıllık … süresinin 23/10/2016 tarihi itibariyle sona erdiğini, ürünün çeşitli konsantrasyonlarda suda çözülme testine tabi tutulup, %100 çözüldüğünü ve kullanılabilir olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 07/08/2015 tarih ve 03/4500453026 numaralı sözleşme kapsamında davacının davalı taraftan toz halinde 40.000 kg korozyon inhibitörü satın aldığı, satın alınan ürünlerin davacı tarafa teslim edildiği, bedelinin davalı tarafça davacıya ödendiği, ürünün kg fiyatının 4,89 TL olduğu, korozyon inhibitörlerinin davacının ikmal ambarlarında stok şartlarının temiz, kuru ve nemsiz olduğu ve ortamın güneş ışığından korunduğunun yapılan keşif ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği, söz konusu inhibitörlerin taneciklerinin topaklanmayı önleyici maddelerin eksikliği veya yokluğundan birbirine yapışarak topaklaşıp katılaştığı, bu haliyle kullanımının mümkün olmadığı, katılaşan ve topaklaşan inhibitörün tekrar öğütülerek kullanılmasının mümkün bulunmadığı, inhibitörün mevsimlik/yıllık bazda tüketildiği için iki-üç ay gibi kısa bir sürede fiziksel formunun değişmemesi gerektiği, fiziksel formunun değişmesi ve topaklanarak kekleşmesinin üretim aşamasında yapılan hatadan kaynaklı olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Dava konusu ürünler 17.12.2015 tarihinde teslim edilmiş olup, ayıp ihbarı 19.06.2017 tarihinde yapıldığı, iş bu dava ise 12.10.2017 tarihinde açıldığı, ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediği, faiz başlangıç tarihinin nasıl belirlendiğinin de belli olmadığı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, davacının talebi maddi zararın tahsili istemi olmasına karşın davacının zararına değil, sözleşme konusu ürünün bedeline hükmedildiği, davacının iddia ettiği zararın ise ispat edilemediği, davacının sözleşmeden dönme ya da sözleşmeyi feshetme iradesinin bulunmadığı, müvekkilinin karar celsesinde herhangi bir kabul beyanının bulunmadığı, mahkemece taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiği, sözleşme konusu ürün için … süresi dolmuş olup müvekkilinin hilesinden de bahsedilemeyeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, tarafların kabulünde olan 06.01.2016 tarihli … … … Laboratuvarları tarafından verilen raporun dikkate alınmadığı, depolama şartlarına ilişkin değerlendirme yetersiz olduğu gibi ara depolamalara ilişkin itirazlar üzerinde de durulmadığı, dosya kapsamında müvekkilleri tarafından sunulan dellerinde değerlendirilmediği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu emtianın ayıplı olup olmadığı ve ayıplı ise zararın davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinin ayıplı ifasından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 07/08/2015 tarih ve 03/…. numaralı sözleşme kapsamında davacının davalı taraftan toz halinde 40.000 kg korozyon inhibitörü satın aldığı, satın alınan ürünlerin davacı tarafa teslim edildiği, bedelinin davacı tarafça davalıya ödendiği, ürünün kg fiyatının 4,89-TL olduğu, sözleşme kapsamında … sorumluluğunun Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda öng örülen asgari … süresi, bakım-onarım ve satış sonrası servis hizmetlerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla 1 yıl olduğu, sözleşme kapsamında ürünlerin 16.09.2015 tarihinde teslim edildiği, davacı yanca ayıp ihbarı üzerine sözleşme kapsamında … sorumluluğu uyarınca ürünlerin iade alınarak 17.12.2015 tarihinde yeni ürünlerin teslim alındığı, 06.01.2016 tarihinde … raporunun alındığı, davacının 17.12.2015 tarihinde teslim edilen ürünlerin de ayıplı olduğuna dair 19.06.2017 tarihinde ihbarda bulunulduğu, 12.10.2017 tarihinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince dava tarihinden önce davalı yanın temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 18.02.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/692 E, 2018/848 K. ve 20/11/2018 kararının HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a)Davanın KABULÜ ile;
62.592,00-TLnin dava tarihi olan 12/10/2017 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
b)Dava konusunu oluşturan (12.800 Kg) malların davacı tarafça davalı tarafa İADESİNE,
c)Edimlerin aynı anda ifasına,
d)Alınması gerekli 4.275,66TL harçtan ( peşin alınan 31,40TL, 1.070,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.101,40TL) harcın mahsubu ile bakiye 3.174,26TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
e)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 7.235,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f)Davacı tarafından yapılan 2.334,80TL ( başvurma harcı, bilirkişi ücreti, posta gideri ve v.s.masraf olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g)Davacı tarafından yatırılan (31,40 TL peşin harç, 1.070,00 TL ıslah harcı olmak üzere) toplam 1.101,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ğ)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı yana iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf posta giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-2.maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere,12/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”