Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1452 E. 2022/589 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı, davalıya ait iş yerinin terki sırasında sular idaresine olan su tüketim borcu nedeniyle teminat maksadı ile bir adet bono düzenlendiğini, buna dair taraflar arasında tutanak imzalandığını, sular idaresine olan borcun ödenmesine karşın bononun iade edilmeyerek icra takibine konu edildiğini belirterek takibe dayanak bono nedeniyle davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili davalı ile davacı arasında kira ilişkisinin bulunmadığını, davacının müvekkili davalının haberi olmadan binayı işgal ederek oturan kişi olduğunu, müvekkili davalı ile davacı arasında 21/09/2014 düzenleme tarihli teslim tutanağında, teminat senedi olarak verildiğine dair herhangi bir ibarenin bulunmadığını, icraya konu edilen senet borcunun davacı tarafça ödenmediğini, müvekkiline verilip icraya konu edilen senedin sadece su borcu için alınmadığını, davacının atölyeyi işgal etmesi nedeniyle ecrimisilden kaynaklanan borcunu da kapsadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu senedin su borcuna karşılık teminat senedi olarak verildiği hususunun yazılı belge ile ispat edildiği, taraflar arasında davaya konu bono dışında başka bir bononun varlığının iddia ve ispat edilmediği, teminat senedi iddiasının davacı yanca ispat edildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davalı vekili tarafından;
Davacı yanca müvekkiline ait iş yerinin işgal edildiği hususunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, istinafa konu senedin 13.08.2014 tarihinde düzenlenerek müvekkiline verildiği, ancak davacı yanca senet bedelinin ödenmediği, ecri misilden kaynaklanan borcunun olduğu, 13.08.2014 tarihli tahliye taahhütnamesi içeriğinden dava konusu senedin teminat senedi olduğuna dair bir ibarenin bulunmadığı, 21.09.2014 tarihli teslim tutanağında ise senedin düzenlenme tarihinden, vade tarihinden, keşidecisinden, lehdarından ve hatta teminat senedi olduğundan bahsedilmediği, senet üzerinde de teminat olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, senedin düzenlenme tarihi ile tahliye taahhütnamesinin aynı tarihli olduğu, teslim tutanağının ise sonraki tarihli olduğu, davalı yanın 20.11.2018 tarihli celsede açıkça 700,00 TL su bedelini ve ecrimisil bedelini ödemediğine dair beyanına karşın mahkemece bono bedelinin tamamından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık teminat iddiasına konu bono nedeniyle davacının borçlu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK’nun 72.maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2016/19510 esas sayılı dosyasıyla takibe konu edilen, keşidecisi …, lehtarı … olan, 13/08/2014 keşide 20/09/2014 ödeme tarihli, 10.000,00 TL bedelli bononun, davacıya ait olan ve kendisinin aralarında bir kira ilişkisi bulunmadan kullandığı dükkanın (iş yeri) su borcuna karşılık teminat olarak düzenlendiğini, bu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığını iddia etmekte, davalı ise bu senedi ecri misil bedeli olarak davacıdan aldığını, su borcuyla bir ilgisinin bulunmadığını ve davacının senet bedelini ödemediğini savunmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenmiş, davaya konu bono dışında 10.000,00 TL bedelli başkaca bir bononun varlığına dair bir iddia ve bunu ispata yönelik olarak sunulmuş herhangi bir delil bulunmamaktadır.
6102 Sayılı TTK.’nın 776/1-b maddesine göre bono “kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini” ihtiva etmelidir. Ödenmesi (tahsili) şarta bağlanmış bir senet bono niteliğinde sayılamaz. Bononun taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme nedeniyle verilmiş olması (teminat senedi gibi) halinde, sözleşmenin karşılıklı edimleri içermesi nedeniyle senet bedelinin tahsilinin gerekip gerekmeyeceği yargılamayı gerektirir. Bu durumda senet kayıtsız şartsız bir ödeme vaadini içermediğinden bono vasfında olmaz ve anılan senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yapılamaz.
Öte yandan teminat senedi itirazında dayanak bononun hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı bir belge ile ispatlanması zorunludur. (HGK.’nun 14/03/2001 Tarih ve 2001/12-233 sayılı – yine HGK.’nun 20/06/2001 Tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları)
Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan İİK’nun 169/a-1. maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatlanması gerekmektedir (HGK’nun 06.03.2013 tarih ve 2012/12-768 E., 2013/312 K. ve 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları).
Eldeki davada, takip dayanağı senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu senet metninde belirtilmemiştir. Dava ve takibe konu bononun teminat senedi olduğunu ileri süren ve söz konusu bononun neyin teminatı olarak verildiğini ispat yükü kendisine düşen davacı, bu iddiasını ispata yönelik olarak dava dilekçesi ekinde 21/09/2014 tarihli ve “Teslim Tutanağı” başlıklı yazılı belgeyi sunmuştur. Bu belgedeki imzanın kendisine ait olduğu davalının da kabulündedir.
21/09/2014 tarihli ve “Teslim Tutanağı” başlıklı yazılı belgede açıkça “…Su borcuna karşılık olarak daha önce verilen 10.000-TL senet karşılık olarak bırakılmıştır. Su borcu ödendikten sonra senet teslim edilecektir….” ifadelerine yer verildiği görülmektedir.
Mahkemece, dava konusu senedin davalıya ait iş yerini işgal eden davacının su borcunun teminatı olarak verildiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak davacı yanca 20.11.2018 tarihli celsede açıkça su borcunun ödenmediği, bu borçtan Ramazan Sütçüoğlu’nun sorumlu olduğu beyan edilerek su borcunun ödenmediği kabul edilmiş olmasına karşın Mahkemece davacının sorumlu olduğu su bedelinin ne kadar olduğu hususu araştırılarak bu bedel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde tüm bono bedelinden davacının sorumlu olmadığına dair karar verilmesi yerinde değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kısmen kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/663Esas, 2019/202Karar sayılı ve 26/03/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 25/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”