Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1438 E. 2022/595 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

. HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
ESAS NO ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11628 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, bahse konu fatura bedellerinin çekle veya nakit olarak ödendiğini, ayrıca yıllar içerisinde iade edilen faturaların söz konusu olduğunu, iade faturaları kesilirken bunların davacı şirkete gönderildiğini, bahse konu takibe dayanak fatura bedellerinin ilgili yılına ait olmak üzere ödenip kapatıldığının görüleceğini bildirerek davanın reddini ve müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, söz konusu faturadaki malların tamamının davalı tarafından teslim alındığının kabulünün gerektiği, davacının malları teslim ettiğini ispatladığı için davalının da teslim almış olduğu malların bedelini ödediğini ispat etmesinin gerektiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin her iki taraf defterlerinde fatura bazında tutulmadığı, bundan dolayı yapılan ödemelerin hangi faturaya binaen yapıldığının bilenemediği, alacağın büyük bir kısmının fiyat farkından kaynaklı kesilen faturalara binaen olduğu, söz konusu fiyat farklarına ilişkin faturaların icra takibine konu edilmeği, her ne kadar davalının ticari defterlerinde davacıya borcu gözükmese de davalının 02/01/2011 tarih ve 2 nolu yevmiye ile…. açıklaması ile kayıtlı 6.490,00-TL’lik ve yine 30/09/2011 tarih ve 370 nolu yevmiye ile … … açıklaması ile kayıtlı 1.379,37-TL’lik ödemelerin dayanağının davalı tarafından sunulamadığı, söz konusu ödeme kayıtlarının davalı tarafından dayanağının sunulamaması ve davacı defterlerinde de kayıtlı olmaması nedeniyle davacının söz konusu iki bedelin toplamı olan 7.869,37-TL bedel yönünden davalıdan alacaklı olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Döviz ile alınan mal bedelinin yine döviz ile ödendiği, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibariyle müvekkilinin bakiye bir borcunun olmadığının tespit edildiği, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, son bilirkişi raporuna atıfla oluşturulan kanaatin takip dayanağı faturalara ilişkin olmadığı, mahkemece kabul edilmeyen ödemelerin davacıdan garanti kapsamında alınan tamir ve bakım gideri olduğu, söz konusu hizmetin davacı nam ve hesabına yaptırıldığı, mutabakatla ticari defterlerine incelenen bu miktarın yeniden ödenmesi ve bunun inkar tazminatına konu olmadığının hukuka aykırı olduğu, yine sehven kur farkının cariye kaydedilmesi nedeniyle oluşan farkın da hükmedilmesinin doğru olmadığı, müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiği,
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Yabancı paralar ve bu paralarla olan senetlerin veya senetsiz alacak ve borçların değerlemesinde … Bakanlığı’nın ve bu doğrultuda TC. … Bankası’nın tespit edeceği kurların esas alınacağı, somut olayda değerleme kayıtları yapıldığında müvekkilinin alacağının net olarak ortaya çıkacağı, müvekkilinin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı yan ticari defterlerinin usulsüz olduğu, bu defterlerde yer alan kayıtların esas alınamayacağı, mahkemece 02.09.2019 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınmaksızın 25.01.2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edildiği, davanın tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiği halde kısmen kabul kararının doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu emtiaların teslimi ve bedelinin ödenmesi ile kötüniyet ve icra inkar tazminatı talepleri noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı yanca Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11628 Esas sayılı icra takibi dosyası ile 2012-2014 yılları arasında muhtelif tarih ve bedelli faturalara istinaden icra takibi yapıldığı, takibe itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, itiazın ve iş bu itirazın iptali davasının süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Takibe dayanak faturalar her iki yan ticari defterlerinde de kayıtlı olup, faturalara konu emtianın teslimi olgusu davacı yanca ispat edilmiştir. Davalı tarafından ise ödeme savunmasında bulunulmuştur.
Davacıya ait ticari defterlerin incelenmesi sonucunda takip tarihi itibariyle 46.589,69 TL’lik bir alacağının bulunduğu, davalı yan ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ise takip tarihi itibariyle davacıya herhangi bir borcun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterleri arasındaki farkın ilk olarak davacı yanca yapılan değerleme farklarının davalı cari hesabına aktarılmasından kaynaklandığı, taraflar arasında yabancı para üzerinden satış yapıldığı ve ödemelerin yine yabancı para üzerinden yapıldığı, Vergi Kanunları kapsamında yapılan değerleme işlemlerinden doğan farkların gelir ve gider olarak muhasebeleştirilmesi gerektiği, söz konusu farkların taraf ticari ilişkisi kapsamında borç alacak yönünden kayıtlanmasının doğru olmadığı, ikinci farkın ise davalı yanca ödemesi yapıldığı iddia edilen ancak belgesi sunulmayan 7.869,37 TL ödemeden kaynaklandığı, ancak bu ödemelerin 2011 yılına yani takipten önce olduğu, üçüncü farkın davalı yanca ticari defterlerine kendi aleyhine yaptığı ve davacıyı alacaklandırdığı 13.994,79 TL tutarındaki yanlış muhasebeden kaynaklandığı, son farkın ise davalı yanca döviz cinsinden yapılan ödemelerde kuru yanlış hesaplamasından kaynaklandığı hususu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Taraflar arasında yabancı para üzerinden satış yapıldığı ve ödemelerin yine yaabancı para üzerinden yapıldığı, Vergi Kanunları kapsamında yapılan değerleme işlemlerinden doğan farkların gelir ve gider olarak muhasebeleştirilmesi gerektiği, söz konusu farkların taraf ticari ilişkisi kapsamında borç alacak yönünden kayıtlanmasının doğru olmadığından davacı yanın istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı yanın istinaf itirazlarının incelenmesine gelince itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı olup, davacı yanca takipte 2012-2014 yıllarına ait faturalardan kaynaklanan bakiye alacağın tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece dayanağı olmadığı iddia edilen 7.869,37 TL yönünden ödeme iddiasının ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmiş ise de söz konusu ödeme belgelerinin 2011 yılına ait olması, takibin cari hesaptan değil, faturadan kaynaklanması karşısında bu ödemenin yapılmadığına yönelik davacının bir iddiası var ise ayrı bir dava konusu yapılabileceği de gözetilerek takibe dayanak faturalara ilişkin bir ödemenin ispat edilememesi olarak değerlendirilemeyeceğinden davalı yanın bu miktar yönünden haklı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı yanca ödeme iddiası ispat edildiğinden davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
3-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/467 2019/171 26/02/2019 kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
4-a-Davanın REDDİNE,
Davacının haksız ve kötüniyetli takip yaptığı anlaşıldığından davalı lehine alacağın %20’si oranında takdir edilen 8.502,09 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli karar ve ilam harcı 80,70.-TL olduğundan peşin alınan 492,71-TL harcın mahsubu ile bakiye 412,01.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 6.326,36.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
e)HMK 333.madde gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.-TL harçtan peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı yana iadesine,
7-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
10-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
11-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-2.maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 25.04.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”