Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1406 E. 2022/586 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2019
ESAS-KARAR NO :…
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı karşı davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 10/07/2013 tarihli “… Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin 1/2.maddesinin; sözleşmenin alıcı tarafından ödenecek 226.500 USD avans ödemesinin satıcının hesabına alacak kaydedilmesi ile yürürlüğe gireceği hükmünü içerdiğini, yine buna paralel olarak sözleşmenin 18. maddesinin tarafların anlaşmayı imzalaması ve 226.500 USD’lik avans ödemesinin satıcının hesaplarına geçmesiyle yürürlüğe gireceği hükmünü içerdiği, müvekkilinin avans ödemesinin bir kısmı olan 150.000 USD’nin davalının banka hesabına 19.08.2013 tarihinde havale ettiğini, ancak sonrasında ürünü ihraç edeceği yurt dışı firmasının ürünü almaktan vazgeçtiği, ekonomik imkanları el vermediğinden başka bir ödeme yapamadığını, davalının yapılan 150.000 USD’lik ödemeye karşılık herhangi bir fatura kesmediğini, müvekkili şirketin yaptığı kısmi ödemenin sözleşmenin yürürlüğe girmesi için kararlaştırılan meblağın altında olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlüğe girmediğini, sözleşmedeki yürürlük maddesinin TBK 170 maddesi uyarınca geciktirici koşula bağlı bir sözleşme hükmü olduğunu belirterek 150.000 USD’nin fiili ödemenin rayiç değeri üzerinden 19.03.2013 tarihinde işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ve KARŞI DAVANIN ÖZETİ
Davalı karşı davacı vekili, davacının iddiasının yürürlüğe girmemiş sözleşmeye dayalı ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadesine ilişkin olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davaları için kanunda öngörülen zamanaşamı süresinin iki yıl olduğunu, sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 19.12.2013 tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, her ne kadar sözleşmenin 18. maddesinde sözleşmenin avans ödemesi ile yürürlüğe gireceği belirtilmiş ise de taraflar arasında teati edilen ve posta yazışmaları incelendiğinde sözleşmenin yürürlüğe girdiğinin açıkça görüleceğini, tarafların sözleşmenin yürürlük hükmünü fiilen değiştirdiklerini, davacı şirketin edimlerini yerine getirmeyeceğini bildirmesi üzerine müvekkili tarafından üretilen ve stokta bekleyen sözleşme konusu cevherin 15.07.2014 tarihli sözleşme ile ton baz fiyatı KDV hariç 127,50 TL (58,75 USD) üzerinden gemi ücreti de müvekkiline ait olmak üzere … … Fabrikasına satıldığını, ayrıca sözleşme konusu cevherin maden ocağında sevkiyetin yapılacağı stok sahasına nakliyesi için … … Kooperatifine 613.430 USD, gelen cevherin istiflenmesi için … Ltd.ŞTi’nin 69.301 USD ödendiğini, ayrıca … … Fabrikasında yapılan satış için … … A.Ş’ye 222.528 USD nakliye bedeli ödendiğini bildirerek davanın reddine, karşı dava kapsamında şimdilik 100.000 TL’nin avans faizi ile karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı karşı davacı vekili, 13.03.2019 tarihli duruşmada 100.000,00 TL alacağın 30.000,00 TL’sinin birinci sözleşme ile ikinci sözleşme arasındaki fiyat farkı alacağına, 40.000,00 TL’sinin cevherin limana nakil bedeline, 30.000,00 TL’sinin ise istifleme bedeline ilişkin olduğunu açıklamış, 14.03.2019 tarihli dilekçede ise alacağın tamamının bedel farkına ilişkin olduğunu bildirerek karşı davada talep edilen nakil ve istifleme bedeli yönünden davacının talebinden vazgeçtiği ifade edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1 ve 18. maddelerinin sözleşmenin yürürlük koşulu olarak belirlendiği, taraf iradelerinin bu konuda örtüştüğü, iş bu sözleşme hükümlerine göre 225.500,00 USD’lik avans ödemesi yapılmadıkça sözleşmenin yürürlüğe girmiş sayılmayacağı, dolayısıyla taraflar arasında tesis edilmiş bir sözleşme ilişkisinden söz edilemeyeceği, davacı tarafından davalıya gönderilen e-posta yazışmalarının sözleşmenin mutlaka kurulacağı ve yürürlüğe gireceğine dair davalı nezdinde güçlü bir beklenti oluşturduğu, ancak bu yazışmalardan sözleşmenin hüküm ifade etmeye başladığı sonucunun çıkarılamayacağı, dolayısıyla 225.500,00 USD ‘lik avans ödemesi gerçekleşmediğinden taraflar arasındaki sözleşmenin de yürürlüğe girmediği, yürürlüğe girmemiş bir sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesi gerektiği, sözleşmenin yürürlüğe gireceğine dair oluşan güçlü beklenti çerçevesinde yapılan iyi niyetli harcamalardan buna sebep olan davacı karşı davalının sorumlu olduğu, bu sorumluluk kapsamında karşı davacı tarafından gerçekleştirilen nakliye ve istifleme bedelinin karşı davalıdan tahsilinin mümkün olduğu, ancak davalı karşı davacı vekilinin davayı 14.03.2019 tarihli dilekçeyle kar mahrumiyetine hasrettiği, sözleşmeye konu emtianın 3.kişiye daha düşük bedelle satılmasından kaynaklı kar mahrumiyeti talebine gelince; bu talep müspet zarara ilişkin olup, kaynağını taraflar arasındaki sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemiş olmasından aldığı, mevcut ve geçerli olan bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından her iki sözleşme arasındaki bedel farkının dava konusu edilemeyeceği belirtilerek asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı karşı davacı vekili tarafından;
Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin geciktirici koşula bağlı olduğu ve bu koşulun gerçekleşmediğinden bahisle sözleşmenin yürürlüğe girmediği kabul edilmiş ise de davacı karşı davalı yanın da kabulünde olan mail teatisi ile sözleşmenin fiilen yürürlüğe girdiği ve tarafların taleplerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca 14.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile kısmi ıslah yapıldığı hususunun 20.03.2019 tarihli duruşma tutanağına da işlendiği, davacı karşı davalı tarafından kısmi ıslaha karşı çıkılarak talep sonucunun değiştirilemeyeceği belirtildiğinden mahkemece karşı davanın reddi kararının da yerinde olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesinin yürürlüğe girip girmediği, bu kapsamda ödenen bedelin iadesinin istenip istenemeyeceği, zarar var ise kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, yürürlüğe girmeyen sözleşmeye dayalı olarak ödenen kısmi avansın iadesi, karşı dava; sözleşmenin yürürlüğe gireceği inancıyla yapılan iyi niyetli harcamalar ile sözleşme konusu ürünün daha düşük bedelle 3.kişiye satılmasından kaynaklı bedel farkının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 10.07.2013 tarihli “… Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşme; 30.000 ton Türkiye orijinli Hematit parça demir cevherinin … Bandırma gemi üstü dökme yük şeklinde davalı tarafından davacıya satımına ilişkindir. Satımı yapılacak ürünün spesifikasyonları (özellikleri) sözleşmenin 3. maddesinde, birim fiyatı ise 9. maddesinde (75,50 Usd/Ton) tanımlanmıştır. Sözleşmenin “ödeme şartları” başlıklı 12. maddesine göre özleşme bedeli 2.265.000 Usd olup bunun %10’luk kısmı avans olarak sözleşme tarihinden en geç 2 gün içinde, %15’lik kısmı 30.07.2013 tarihinde, %15’lik kısmı 20.08.2013 tarihinde ve kalan %60’lık kısmını da sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 10 gün içinde banka teminat mektubu olarak verecektir. Sözleşmenin “Teslim Şartları” başlıklı 7. maddesine göre; satıcı 12. maddede belirtilen ödemenin gerçekleşmesi yani sözleşme bedelinin tamamının hesaplarına alacak kaydedilmesi üzerine ürünü gemi üstünde davacıya teslim edecektir.
Davacı vekili sözleşmenin 1 ve 18. maddeleri uyarınca ödenmesi gereken avans tutarının 226.500,00 USD olup bunun sözleşmede; sözleşmenin yürürlüğe girmesi için ön şart olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından bu ön şart yerine getirilmediğinden (eksik yerine getirildiğinden) sözleşmenin yürürlüğe girmediğini belirterek davalıya yapılan 150.000,00 USD’lik kısmi avans ödemesinin iadesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili ise sözleşmenin taraflar arasında teati edilen e-posta yazışmaları çerçevesinde yürürlüğe girdiğinin kabulü gerektiğini belirterek sözleşmenin ifayla sonuçlanacağı inancıyla yaptığı masraflar yanında sözleşmeye konu emtianın 3. kişiye daha düşük bedellerle satılmış olmasından kaynaklı kar mahrumiyetinin davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı karşı davacı vekili 13.03.2019 tarihli duruşmada 100.000,00 TL alacağın 30.000,00 TL’sinin birinci sözleşme ile ikinci sözleşme arasındaki fiyat farkı alacağına, 40.000,00 TL’sinin cevherin limana nakil bedeline, 30.000,00 TL’sinin ise istifleme bedeline ilişkin olduğunu açıklamıştır. Daha sonra 14.03.2019 tarihli ıslah dilekçesinde ise alacağın tamamının bedel farkına ilişkin olduğunu açıklamıştır. Bu dilekçeye davalı yanca karşı çıkılmakla birlikte davalı karşı davacı vekili tarafında 10.04.2019 tarihli celsede karşı davalarını sözleşmeler arasındaki bedel farkına hasrettiklerine dair beyanda bulunulmuştur. Bir başka ifade ile karşı davada talep edilen nakil ve istifleme bedeli yönünden davacının talebinden vazgeçtiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1 ve 18. maddelerinin sözleşmenin yürürlük koşulu olarak belirlendiği, taraf iradelerinin bu konuda örtüştüğü, iş bu sözleşme hükümlerine göre 225.500,00 USD’lik avans ödemesi yapılmadıkça sözleşmenin yürürlüğe girmiş sayılmayacağı, dolayısıyla taraflar arasında tesis edilmiş bir sözleşme ilişkisinden söz edilemeyeceği, davacı tarafından davalıya gönderilen e-posta yazışmalarının sözleşmenin mutlaka kurulacağı ve yürürlüğe gireceğine dair davalı nezdinde güçlü bir beklenti oluşturduğu, ancak bu yazışmalardan sözleşmenin hüküm ifade etmeye başladığı sonucunun çıkarılamayacağı, dolayısıyla 225.500,00 USD ‘lik avans ödemesi gerçekleşmediğinden taraflar arasındaki sözleşmenin de yürürlüğe girmediği, yürürlüğe girmemiş bir sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesi gerektiği anlaşılmıştır.
Karşı dava yönünden ise, sözleşmenin yürürlüğe gireceğine dair oluşan güçlü beklenti çerçevesinde yapılan iyi niyetli harcamalardan buna sebep olan davacı karşı davalının sorumlu olduğu, bu sorumluluk kapsamında karşı davacı tarafından gerçekleştirilen nakliye ve istifleme bedelinin karşı davalıdan tahsilinin mümkün olduğu, ancak davalı karşı davacı vekilinin davayı 14.03.2019 tarihli dilekçeyle ve 10.04.2019 tarihli duruşmadaki beyanları ile kar mahrumiyetine hasrettiği, taraflar arasında mevcut ve geçerli olan bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından her iki sözleşme arasındaki bedel farkının dava konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada;
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 29.733,29.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 7.434,00.-TL harcın mahsubu ile bakiye 22.299,29.-TL harcın istinaf eden davalı karşı davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Karşı davada;
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.-TL harcın istinaf eden davalı karşı davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 25/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”