Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1404 E. 2022/415 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1404 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/415

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2019
ESAS-KARAR NO : 2016/991 E 2019/251 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
TEMSİLCİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4404 Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, takibe dayanak bono altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin icra takibi nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının davacı şirkete mal satıp fatura kestiğini ve karşılığında davacı tarafından senet verildiğini, bu sebeple davacı şirketin borçlu olmadığı iddiasının doğru olmadığını, senetleri kendisini davacı şirketin yetkilisi olarak tanıtan … tarafından imzalandığını, söz konusu bu kişinin faturalarda “yetkili … bey tel no” şeklinde ibarenin bulunduğunu, davacı şirket yetkilisi ve … …’ın anlaşmalı olarak çevresindeki iş yapmış oldukları kimseleri kandırdıklarını, … …’ın davacı şirketin yetkilisi olmadığı halde şirket yetkilisi gibi davacı şirket adına çek senet tanzim ettiğini ve herhangi bir hukuki anlaşmazlık çıktığında da davacı şirket yetkilisi imzaların kendilerine ait olmadığı hususunda itiraz ettiklerini, icra taahhüdünün bir sözleşme olmadığını, borçlunun alacaklının muvafakatiyle birlikte borcunu taksitlendirmek adına kendi özgür iradesi ve isteği ile vermiş olduğu bir beyan olduğunu bu sebeple davacı şirketin bu taahhüdü haciz baskısı altında vermiş olduğu iddiasının yersiz olduğunu, davacı şirket yetkilisinin 25/03/2016 tarihli haciz sırasında borcunu kabul edip dosya borcunun çıkartılmasını taahhütte bulunacağını beyan ettiğini, söz konusu belgenin resmi evrak olduğunu, aksinin ancak yazılı bir belgeyle yapılabileceğini, davacı şirket yetkilisinin 25/03/2016 tarihli hacizden sonra taahhüdünün geçerli olamayabileceği ve taksitlendirmenin net olması adına 13/04/2016 tarihinde icra müdürlüğünde tekrar icra taahhüdünde bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin kendi defterlerine göre bono lehtarı ve davalının yetkilisi olduğu dava dışı … Metal İm. Tic ve San Ltd. Şti. Şirketi’ne 80.468,77TL borçlu olduğu, ayrıca icra dosyasında ödeme taahhüdünde bulunduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Mahkemece kabul edildiği üzere takip dayanağı belge altındaki imzanın müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna karşı itirazların dikkate alınmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bono altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve bu definin davalıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedindeki imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4404 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde, alacaklı … tarafından borçlu davacı şirket ve … … aleyhine 75.000,00 TL asıl alacak ekleri ile birlikte toplamda 77.691,53 TL için 23/02/2016 tarihinde icra takibinde bulunduğu, borcun nedeni olarak, 23/10/2015 tanzim 23/11/2015 vade tarihli 75.000,00 TL tutarlı senedin gösterildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun incelenmesinden, dava konusu senet altında kefil olarak imzası bulunan … …’ın, davacı … şirketinin sigortalı personeli olduğu, davacı … şirketi tarafından şirketi bağlayıcı işlemler yapmak üzere Yenimahalle 3. Noterliğince adına tanzim edilmiş 13/05/2015 tarihli … yevmiye nolu vekaletin bulunduğu, 24/02/2016 Tarihli Haciz Zaptı Tutanağında çalışan … tarafından “borçlu şirketin ödemesiyle … …’ın ilgilendiğini ” ifade ettiği, Ticari Defterlere konu olmuş dava dışı faturalarda firma yetkilisi olarak yer aldığı, davacı … şirketi ile dava dışı firmalar arasında davacı … şirketini bağlayıcı sözleşmeler ve ödemeler hususunda taahhüt de bulunduğu ve bu işlemlerin bir kısmının ticari defterlerde gerçekleştiğinin anlaşıldığı, davacı … şirketi ile … Metal şirketine ait incelemesi yapılan taraflara ait ticari defterlere göre Ankara 18. İcra Müdürlüğüne ait takip tarihi olan 23/02/2016 tarihi itibariyle davacı … şirketinin davalının şirket temsilcisi olduğu, dava dışı … Metal şirketi’ne 80.468,77 TL tutarında borçlu olduğu, davacı … şirketi ile … Metal şirketine ait incelemesi yapılan taraflara ait ticari defterlere göre dava ve takip konusu olan 23/10/2015 tanzim tarihli 23/11/2015 ödeme günlü 75.000,00 TL tutarlı senedin taraflara ait ticari defterlerde yer almadığı bildirilmiştir.
Dava konusu senet nedeniyle Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/530 esas sayılı dosyasında yaptırılan grafolojik incelemede imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiştir. İmzanın şirket yetkilisine ait olmadığı davalının da kabulünde olduğundan Mahkemece bu hususta yeniden inceleme yaptırılmamıştır.
Diğer taraftan Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4404 Esas sayılı dosyasında yapılan 29.02.2016 tarihli hacze ilişkin tutanakta borçlu davacı şirket yetkilisi …’ın ödeme yapmak için süre istediği, 25.03.2016 tarihli haciz tutanağında ise borcu taksitler halinde ödemeyi taahhüt ettiği görülmüştür. Davacı yan taahhütlerin haciz baskısı altında verildiğini söylemiştir. Ancak davacı şirket temsilcisi tarafından 13.04.2016 tarihinde icra müdürlüğüne başvurularak yeniden ödeme taahhüdünde bulunulmuştur.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”