Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1398 E. 2022/992 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

… HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2017
ESAS NO ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalı tarafından keşide edilen 15/08/2007 tarihli, 7.980,00 TL bedelli, 15/09/2007 tarihli, 7.980,00 TL bedelli iki adet çeki ibraz süreleri geçtiği ve arkaları yazdırılmadığı için taraflarınca ilamsız icra yoluyla takibe konu edildiğini, borçluya gönderilen tebligatın bila tebliğ iade döndüğünü ancak 14/12/2011 tarihinde borçluya tebligat yapılabildiğini, borçlunun takibe konu alacağa itiraz ederek takibi durdurduğunu, durdurma kararının taraflarına tebliğ edilmediği için bu durumdan haberdar olunmadığını, haberdar olduklarında davayı açtıklarını, davalının iş bu dava konusu çeklerle ilgili olarak ödeme yapıldığına dair herhangi bir belge ibraz edemediğini, cari hesap ekstreleri ve müvekkil şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme sonucunda borçluların borcunun tespit edileceğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına %40 ‘tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacı taraf davasının hak düşürücü süre içerisinde açmadığını, ödeme emrinin davalı müvekkiline tebliğ edilmeden haricen öğrenildiğini ve yapılan itiraz dilekçesi ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, takibe konu çekin, süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmediği için kambiyo vasfını yitirdiğini ve alacaklı tarafça bu nedenle ilamsız takip başlatıldığını, bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlık eski 6762 sayılı TTK’nun 644. maddesi gereğince zamanaşımına uğrayan çek nedeniyle hamil tarafından keşideci aleyhine açılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, çeklerin keşide tarihinin 2007 tarihi olduğu ve çeklerin bankaya ödeme için ibraz edilmediği, davacı tarafça çeklerle ilgili ilamsız takip başlatıldığı, davalı tarafça zamanaşımı itirazıyla birlikte borcun esasına ve istenen faize itirazda bulunulmuş olup, öncelikle zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede dava ve takibe konu çekler 2007 keşide tarihli olup, bankaya yapılan ödeme için ibraz olmaması nedeniyle süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle kambiyo senedi vasfını yitirdiği, ödeme için ibrazı gereken son gün itibariyle zamanaşımı süresinin başlayacağı, buna göre çekin keşide yeri ve muhatap banka Konya olup ödeme için ibraz süresinin on gün olduğu, ve keşide günü nazara alınmayacağı davaya konu çekler yönünden ayrı ayrı 25.08.2007 ve 25.09.2007 tarihinin ödeme için ibrazı gereken son gün olduğu, dosyada mevcut Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/05/2011 tarih 2011/19-132 Esas 2011/266 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere zamanaşımına uğrayan çek nedeniyle TTK’nun 644 maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davalarının bir yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, dava tarihi itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ancak davacının dava konusu çekle ilgili Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2007/9023 Esas sayılı dosyası üzerinden 16/11/2007 tarihinde takip yaptığı, dava veya takip yoluna başvurulmasının zamanaşımını kesen sebeplerden olduğu, yasada bu yola alacaklı veya borçlunun başvurması yönünden bir ayrım yapılmadığı, davacı tarafça dava açılmış olsa dahi defi yoluyla savunma yapmanın veya icra takibi yapmanın zamanaşımını kesen sebeplerden olduğu, 16/11/2007 tarihinde yapılan takip ve bu takiple ilgili açılan takibin iptali davaları nedeniyle zamanaşımı kesilmiş olduğu, eski TTK’nun 644. maddesine dayalı olarak hamil tarafından keşideci aleyhine açılan davalarda taraflar arasındaki temel ilişki bulunmadığı, çek bedelini lehtar veya cirantalardan birine ödediğini ispat külfetinin davalı keşidecide olduğu, davalıya ispat yükü yönünden savunma ve delilleri sorulmuş 6100 sayılı HMK.nun 200 ve devamı maddeleri uyarınca yemin hakkı hatırlatıldığı, davalının delil sunamadığı ve yemin deliline de başvurmadığı, dolayısıyla davalının TTK’nun 644. maddesi gereğince çek bedelini lehtar veya hamile ödediğini kambiyo senedi niteliğini yitiren çekten dolayı borçlu olmadığını ispatlayamadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne, Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2007/9023 Esas sayılı dosyasında icra takibine konulan 15/08/2007 vade tarihli ….. çek numaralı, ve 15/09/2007 vade tarihli 0132724 çek numaralı çeklerden dolayı başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazının iptali ile 15.960,00 TL alacağın tahsili yönüyle takibin aynen devamına, takip öncesi işlemiş faiz yönü ile talebin reddine iptale konu 15.960,00 TL alacağın %20 si oranında tayin ve hesaplanan 3.192,00 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan tahsili ile davacı alacaklıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı keşideci vekili; davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, takibe konu alacağın zamanaşımına uğradığını, takiple zamanaşımı kesilse bile kesildiği günden itibaren yeni bir süre işlemeye başladığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, çeklere yönelik müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; çeklere dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine yönelik davada, davalının zamanaşımı savunması doğrultusunda, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde zamanaşımına uğrayan çeklere dayalı alacağın tahsili için girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu çeklerin incelenmesinde; davalı tarafından hamiline düzenlenen 15/08/2007 tarihli 7.980, 00 TL bedelli, 15/09/2007 tarihli 7.980,00 TL bedelli çeklere dayalı ciro yoluyla hamil davacı tarafından bankaya ibraz edilmeyen iki adet çeke dayalı 16/11/2007 tarihinde ilamsız icra yoluyla takibe girişildiği, davalının takibe itirazın 20/12/2011 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece; dava hamil tarafından keşideciye karşı açılan alacağın doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 644 maddesine dayalı olarak açılan sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu, icra takibine girişilmekle zamanaşımı süresinin kesildiği çeklere dayalı davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 726. maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken, 03.02.2012 tarihli ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. 6273 sayılı Kanunun 9. maddesi ile bu değişikliklerin Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 6273 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1. maddesinde “Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır. 6763 sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanununun mer’iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir.
Söz konusu geçiş hükümleri işlemeye başlamış zamanaşımı sürelerinin eski Kanun hükümlerine tabi olduklarını düzenlemektedir. Bu düzenleme kanunların geriye yürümemesi ilkesine de uygun olup, bu ilke Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa egemen olan bir ilkedir. Buna göre özel hukuk ilişkisi ve sözleşme serbestisine değer verildiğinden her sözleşme veya işlem yapıldığı zaman yürürlükte olan kanuna tabi olmaktadır.
Zamanaşımı usul hukukuna ait bir kavram olmayıp, maddi hukukun içinde yer almaktadır. Dolayısıyla usul kuralları ile ilgili zaman bakımından uygulanma kuralı olan HMK’nın 448. maddesinde düzenlenen derhal uygulanma ilkesi, zamanaşımı bakımından uygulanmaz.
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre çek yönünden zamanaşımı, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin göz önüne alınması zorunludur. Çekte ibraz süresinin başlangıcı keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Bu nedenlerle 6762 sayılı TTK’nun 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi altı aydır.
Somut olayla ilgili olarak 6762 sayılı TTK ile 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda zamanaşımı sürelerinin eski hukuka tabi olacağını açıkça düzenlemiş olduğundan aksine yorum yapılması da mümkün değildir.
6098 sayılı TBK’nun 164. (818 sayılı BK m.133) maddesine göre daha özel nitelikte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 818/1-p ( 6762 sayılı TTK m.730/18) maddesi göndermesi ile çekler hakkında uygulanması gereken aynı Yasanın 750. (6762 sayılı TTK m.662) maddesinde zamanaşımını kesen sebepler; “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yine 6102 sayılı TTK’nın 818/1-p (6762 sayılı TTK m.730/18) maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Yasanın 751. (6762 sayılı TTK m.663) maddesi gereğince zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar ve zamanaşımını kesen işlem hangi borçlu hakkında gerçekleşmiş ise ona karşı hüküm ifade eder. Ayrıca alacaklının yaptığı takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar.
Somut olayda, takibe dayanak belge, kambiyo senedi niteliğini haiz çektir. Keşide tarihi her iki çekin 15/08/, 15/09 2007 olup, icra dosyasında, takibin 16/11/2007tarihinde başlatıldığı 19/12/2011 tarihleri arasında icra takip işlemi yapılmadığı ve 6 aylık sürenin dolduğu anlaşılmaktadır.
Yine aynı kanunun 662. maddesinde; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleri ile zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Zamanaşımını kesen dava ibaresinden, takibin devamına ve alacağın tespitine yönelik davaların anlaşılması gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK.nun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Öte yandan, alacaklı tarafından takibin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser. TTK.nun 663/2.maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar.
Buna göre TTK’nun 662.maddesinde dava açılmasından anlaşılması gereken kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla genel mahkemede usulüne uygun bir dava açılmasıdır. Alacaklının takibin devamına yönelik iradesini gösteren bir icra takip işlemi olup, bahsi geçen işlem zamanaşımını keser.
Somut olayda takip dosyasında, icra müdürlüğüne başvurulması ile zamanaşımının kesildiği, davalı borçluya ödeme emri tebliğ edilinceye kadar icra takip dosyasında zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı dolayısıyla 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır.
O halde davacı alacaklının yukarıda belirtilen tarihler arasında icra takibini sürdürme iradesini gösteren bir takip işlemine rastlanılmadığından, 6102 sayılı TTK’nın 796/1. (6762 sayılı TTK’nın m.708/1) maddesi uyarınca 10 günlük ibraz süresine tabi olup, ibraz süresinin bitim tarihinde bankaya ibraz edilmiştir. 6273 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce olduğundan, çekler 6 aylık zamanaşımı süresine tabidir. 6102 sayılı TTK’nın 751. maddesi gereğince çek zamanaşımını kesen her işlemden sonra müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı başlayacağından takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğramaması için altı aydan fazla aralık olmamak üzere alacaklının icra takip işleminde bulunması zorunludur.
Dava, 6762 sayılı TTK’nın 644. maddesine dayalı olarak keşideci aleyhine çeklere dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup davalı, çeklerin zamanaşımına uğradığını savunmuştur.
Mahkemece, zamanaşımı def’inin kabulüne karar verilmişse de, 6762 sayılı TTK’nın 644. maddesi uyarınca açılan sebepsiz iktisap davalarının çekin zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıl içinde ikame edilmesi gerekir. Taraflar arasında temel ilişki bulunmamaktadır. Davacı, davasını 6762 S.TTK’ nın 644. maddesine dayandırdığını açıklamıştır. Anılan yasa hükmüne göre hamil zamanaşımına uğramış çekler nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirir ise de, sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacağını keşideciden talep edebilir ve bu durumda davalı keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür.
Davacının, icra takip tarihi ve takip tarihinden itibaren icra dosyasında 2007 yılından 2011 yılına kadar herhangi bir işlem yapmadığı zamanaşımını kesen sebep bulunmadığı gözetilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, zamanaşımını kesen sebepler üzerinde durulmadan davalı borçlunun zamanaşımı itirazının reddiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. İlk derece mahkemesince somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, HMK m. 353/1-b-2 hükmü uyarınca kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/3 Esas 2017/290 Karar sayılı 25/04/2017 tarihli kararının HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a)Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE;
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70TL harcın peşin alınan 247,45TL harçtan mahsubu ile bakiye 166,75TL harcın davacıya İADESİNE,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT’ye göre tayin ve takdir olunan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
İstanaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana İADESİNE,
5-İstinaf eden davalı tarafından yapılan 80,00TL istinaf posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nun 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 05/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”