Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1226 E. 2022/738 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2019
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 30/05/2022
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşmeler neticesinde, davalı şirket lehine altı adet teminat mektubunun davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkinin sona erdiğini ve yapılan hesap mutabakatları neticesinde müvekkili şirketin davalı şirkete hiçbir borcunun kalmadığını, teminat mektuplarının davalı şirket uhdesinde kalmasının hiç bir haklı dayanağı ve hukuki gerekçesinin kalmadığını, müvekkili şirketin davalı yanla hiçbir ticari bağı ve borcu kalmamasına rağmen teminat mektuplarının iade edilmediğini, … 2.Noterliğinin 22/11/2016 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete teminat mektuplarının iade edilmesi için 7 günlük süre verildiğinin ihtar edildiğini, davalı yanın hiç bir şekilde ihtarnameye cevap vermediği gibi mektupları da iade etmediğini ileri sürüp, müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti ile davalı şirket uhdesinde bulunan altı adet teminat mektubunun müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı vekilinin maddi ve hukuki olgularla somutlaştırılmayan bu taleplerinin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 09/02/2015 tarihinde akdedilen bayilik sözleşmesi incelendiğinde müvekkili şirketin üzerine sorumluluk ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı şirketin ise getirmediğini, teminat mektuplarının iadesi için taraflar arasında mutabakat sağlanması gerektiğini, davacı şirketin mutabakat gereğini yerine getirmediğinden teminat mektuplarının iade edilmediğini, bu durum karşısında müvekkili şirketin bir kusurunun bulunmadığını, …. kodlu bayide 20 adet … modemden sadece 6 adedinin iade edildiğinin, geri kalan 14 adet … modem ve 1 adet …. modemin iade edilmediğinden mutabakatın sonlandırılamadığını, bu durumun tüm teminat mektupları için geçerli olduğunu, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerini yerine getirmiş olup davacı şirketin de yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde uyuşmazlığa konu teminat mektuplarının iade edilebileceğini beyanla, müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, dava açıldıktan sonra davalı tarafından davaya konu beş adet teminat mektubunun davacıya iade edildiği tarafların beyanıyla sabit olmakla bu teminat mektupları yönünden açılan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca davalının teminat mektuplarını dava açıldıktan sonra iade etmekle dava tarihi itibariyle haksız olarak anılı 5 adet teminat mektubunu elinde tuttuğunu ikrar ettiği, bu suretle dava açılmasına haksız davranışıyla sebebiyet verdiği kabul edilerek anılı teminat mektupları yönünden davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar vermek gerektiği, … mektup no ve 100.000,00-TL bedelli teminat mektubu yönünden yapılan değerlendirmede ise davacı şirket ticari defterlerine göre davacının davalıya borçlu olmadığı sabit ise de sadece davacı şirket ticari defterlerine göre uyuşmazlığın çözülmesi mümkün olmayıp alacağın bulunup bulunmadığının tespiti açısından muhakkak davalı şirket ticari defterlerinin incelenmesi gerekir iken, mahkemenin 20.09.2018 tarihli celsesinde verilen kesin süreye rağmen teminat mektuplarının iade koşullarının gerçekleştiği yönünde ispat külfeti üzerinde olan davacı tarafından delil avansı yatırılmadığından ve bu suretle anılı 100.000,00 TL bedelli teminat mektubu yönünden iade koşullarının gerçekleştiği ispat edilemediği gerekçesi ile;
-… Bankası A.Ş. … Şubesinden, …. mektup no ve 37.000,00-TL, …. mektup no ve 51.000,00-TL, …. mektup no ve 12.000,00-TL, … mektup no ve 35.000,00-TL ve … mektup no ve 110.000,00-TL bedelli teminat mektupları yönünden açılan Davanın Esası Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
-… Bankası A.Ş. … Şubesine ait …. mektup no ve 100.000,00-TL bedelli teminat mektubu yönünden açılan davanın REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran;
1-Davacı vekili tarafından; Davacıya ait ticari defterlerin yerel mahkemece sürdürülen yargılama kapsamında incelendiği ve davalıya hiçbir borcunun bulunmadığının tespit edildiği, davalı yan ise savunmasında alacaklı bulunduğunu iddia etmiş,ancak alacağını ispatlayamadığı, mahkemece delil avansının yatırılmasına dair ara kararın usule uygun olmadığı, bakiye delil avansının hesaplanıp bildirilmemesi sebebiyle kesin sürenin sonuç doğurmayacağının gözetilmediği, bakiye avansın ne olduğunun taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
2-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna; konusuz kalan kısımla ilgili aleyhlerine vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğu, dava açılmasına sebebiyet verilmediği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Öncelikle delil avansı yatırılmasına dair ara kararın usule uygun olup olmadığı, yargılama giderleri uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava,bayilik sözleşmesi kapsamında verilen teminatların iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı ve davalı şirket arasında imzalanan 09.02.2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 23. maddesi teminat başlıklı olup, 23.2. maddesinde işbu sözleşmenin hangi nedenle olursa olsun sona ermesi halinde bayi tarafından verilmiş olan teminat mektupları tarafların karşılıklı hesap mutabakatına varlıkları veya şirketlerin bayiden herhangi bir alacağının kalmadığının şirketler tarafından tespit edildiği tarihten itibaren altı ay içinde mektubu veren bankaya iletilmek üzere bayiye iade edilir hükmü düzenlenmiştir.
Davacı taraf davalı ile aralarında düzenlenen bayilik sözleşmesi kapsamında verilen 6 adet teminat mektubuna iade edilmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak dava açmış, taraflarca kabul edildiği üzere teminat mektuplarından 5 adedi yargılama sırasında iade edilmiş 1 adedi davalı tarafça alacağı bulunduğu belirtilerek iade edilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece bayilik sözleşmesi kapsamında taraflar arasında mutabakat yapılmış olması gerektiği ancak onun yapılmadığının belli olduğu, bu nedenle taraf defterleri incelenerek alacak borç ilişkisinin ortaya konulması gerektiği belirtilerek davacı şirkete ait ticari defterleri incelemiş ise de davacı tarafa verilen kesin süreye rağmen davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için gider avansı yatırılmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere HMK nin 324. maddesinde delil ikamesi için avans düzenlenmiştir.
324. madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir.
Taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır.
Yine 03.04.2012 tarihli … Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde: “… (4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” düzenlemesi yer almaktadır.
Yapılan açıklamalar ışığında, somut olayda mahkemece davacıdan kesin süre içinde yatırılması istenilen bilirkişi masrafının delil avansı niteliğinde olduğu hususu açıktır.
HMK’nın 94. maddesi ile HUMK’nın 163. maddesi uyarınca mahkemece kesin süreye ilişkin ara kararda; yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukukî sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda Mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı, davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında “alınması gereken bakiye tutarın” ne miktarda olduğunun açıkça belirtilmediği görülmektedir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir.
Bu nedenle mahkemece delil avansının yatırılmasına dair verilen kararın usulüne uygun kurularak yatırılacak bakiye avansın ne miktarda olduğu belirtilerek uygun süre verilmesi sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nin 353/1.a.6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre davalı tarafın istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/60 Esas, 2019/30 Karar ve 17/01/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 30/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”