Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1213 E. 2022/214 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
ESAS-KARAR NO :…..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılardan … … … Ltd Şti arasında ticari ilişki olup cari hesaba karşı teminat olarak bir kısım senetlerin davalı şirkete verildiğini, davalı şirkete borcu kalmadığı gibi yanlar arasında 10/12/2012 tarihli ibraname imzalandığını, 2011 yılında düzenlenerek davalı … şirketine verilen senetlerden 05/04/2011 vade tarihli 10.000,00TL tutarlı 19/04/2011 vade 15.000,00TL tutarlı, 15/07/2011 vadeli 12.000,00 TL tutarlı ve 29/07/2011 vade 15.000,00 TL tutarlı senetler olduğunu; dava konusu edilen senedin müvekkilinin rızası dışında haberi olmaksızın alındığını, senet metninde düzenleme tarihinin bulunmadığını, düzenleme tarihinin 08.05.2013 tarihinden sonra atıldığının taraflarına … tarafından fakslanan senet metni ile sabit olduğunu, senet üzerinden yer alan müvekkil kaşesinin 2011 yılına ait olduğu, zira şirket adreslerinin 01.03.2012 tarihinde “… ……” adresine nakledildiğini, 07.03.2012 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, nakden ödeme yazılmasına rağmen bu nakit ödemenin kanıtlanması gerektiğini, müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, senetlerin kambiyo senedi vasfı taşımadığını, düzenleme tarihinin sonradan oluşturulduğunu, müvekkili şirketin 2012 yılında 3. Ayda naklen gittiğini ve yapılan adres değişikliğinin sicil gazetesinde yayınlandığını … … Şirketi’nin kötü niyetli olduğunu, … şirketine güvenmediği için senedi protesto edeceğini bildirdiğini, rıza dışında çıktığının bildirilmesine rağmen … tarafından senedin kendisine iade edilmediğini, buna rağmen bu firmanın senedi … Bankasına tahsile verdiğini, bu nedenle senedin teminatlı veya teminatsız olarak protestosunun önlenmesine ve merkez bankasına protestonun bildirilmesinin engellenmesini 06/06/2013 vade tarihli 27.409,00 TL bedelli senedin iptali ile borçlu olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılardan … … vekili; müvekkili bankanın senette vekil hamil konumunda bulunduğunu ve davalı olan … … … A.Ş’nin temsilcisi konumunda olduğunu,davalının öncelikle husumetten reddi gerektiğini, senede karşı ileri sürülen itirazların müvekkili bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, esas yönden ise senedinin düzenlenmesinden sonra aradan 2 yıl geçmesine rağmen davanın açılmış olmasının ve borçlu olmadığı iddiasının dinlenebilir olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
… … Ltd Şti vekili; Davacının çelişkili açıklamalarda bulunduğunu dava dilekçesinin 1. bendinde senedin teminat senedi olduğu ileri sürülmesine rağmen, ikinci bendinde rıza dışında elden çıktığını iddia ettiğini, iddiayı ispatlamak için sunduğu ibranamede 10.12.2012 tarihi itibari ile tarafların cari hesap bakiyelerinin sıfır olduğunun kayıtlı olduğu, oysa dava konusu senedin düzenleme tarihinin 25.04.2013 olduğunu, davalının bu senet nedeniyle alacaklı olduğunu kanıtlaması gerekmediği, davacının borçlu olmadığını ispatlaması gerektiğini ,senedin cari hesaba karşılık teminat olarak düzenlendiğini açıklamış olmakla iddianın kabul edilebilir olmadığını, hangi hukuki ilişkinin teminatı olarak verildiğinin, yazılı belge ile kanıtlanması gerektiğini, davacının senet bedelini ödememek için işbu davayı açtığını, iddiasını ispat etmesi gerektiğini, dava konusu senedin düzenlenmesi gerektiğinin dava konusu senedin 25/04/2013 olduğunu bu senet nedeniyle borçlu olunmadığının ispatı gerektiğini ortada tahrifat olmadığını, davacının elinde iddiasını ispata yarar belge bulunmamakla kötü niyetle hareket edildiğini; ikinci cevap dilekçesinde de davacı tarafın davasını açtıktan sonra müvekkili firma ile protokol yapmış ve bu protokol uyarınca Müvekkilinin, davacı firmanın alt grubu olan … … A.Ş’den alacağı bulunduğunu, davacı ile yapılan 13.05.2014 tarihli protokol uyarınca senet tutarı … … A.Ş’nin müvekkiline olan borcundan düşürüldüğü ve anlaşıldığı, davanın konusuz kaldığı bildirilmiştir.
… AŞ vekili; iyi niyetli hamil olduğunu, senette tahrifat varsa da bilebilecek durumda olmadığını, ciro yoluyla müvekkili firmaya geçen senedin tahsil amacıyla bankaya verildiğini, davanın konusuz kaldığını, davacı tarafın senet bedelini dava açıldıktan sonra müvekkiline ödediğini, davacının davasını istirdat davasından dönüştürmesine bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, yanlar arasındaki senet üzerinde görülen temel ilişki ve ciro ilişkisi ile tahsil kavramının birlikte değerlendirildiği, davacı şirketin senette keşideci konumda bulunduğu ve davalılardan … ile 2011 ve 2012 yıllarına ait ticari ilişkisinden kaynaklı alacak borç bakiyesi incelemesinde senet miktarından daha fazla davacı-keşidecinin davalı …’den alacaklı görüldüğü, her ne kadar davalı … tarafından yanlar arasında 10/12/2012 tarihli protokol düzenlendiğini, senedin düzenlenme tarihinin protokol sonrasındaki bir tarihe denk geldiğini bildirmiş olsa dahi davalı … vekilinin ikinci cevap dilekçesinde dava dışı davacının alt firmasından olan alacağına mahsuben bu senet bedeli yönünden karşılıklı alacak borç ilişkisinin sona erdiğini bildirdiği, buna göre ispat yükünün yer değiştirdiği ve bu davalının bu kez davacıya borçsuzluğunun tespiti noktasında elde edilen veriler çerçevesinde davacının bir kez ödediği senet bedeline karşı borcunu ödemediğinin anlaşıldığı ve ticari kayıtların da bu durumu desteklediği, davalı … AŞ ise davacı taraftan alacağını tahsil isteğinin yerine getirildiğini bu nedenle iddia edilir ise istirdat isteğinin yerinde olmadığını bildirdiği, dolayısıyla davacının bu davalıya borçlu olmadığı yönündeki davasının dayanaksız kaldığı, diğer yönden davacı yanın tahsile verilen senet nedeniyle davalılardan … Bankasına yönelttiği davanın ise dinlenebilir olmadığı gibi kanıtlanamadığı gerekçesi ile;
1-Davacının davalılardan … … ….Ltd.Şti.’ne karşı açılan davasının kabulü ile davacının bu davalıya 06/06/2013 vade tarihli ve 27.409,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının davalılar … ….A.Ş. ile … … A.Ş hakkında açtığı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … … … …. Vekili; müvekkili şirketin 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin ticari defterlerin incelenmediği, 13.05.2014 tarihli protokol uyarınca alacak-borç ilişkisinin kalmadığı bildirilmiş ancak bu hususun yerel mahkemece dikkate alınmadığı, gerekçeli kararın 3. sayfasında yer alan ilk paragrafta “davalı … vekilinin 2. cevap dilekçesinde dava dışı davacının alt firmasından olan alacağına mahsuben bu senet bedeli yönünden karşılıklı alacak borç ilişkisinin sona erdiğini bildirdiği, buna göre ispat yükünün yer değiştirdiği ve bu davalının bu kez davacıya borçsuzluğunun tespiti noktasında elde edilen veriler çerçevesinde davacının bir kez ödediği senet bedeline karşı borcunu ödemediğinin anlaşıldığı…” şeklindeki gerekçesine anlam verilememişse de davacının müvekkili şirkete olan borcunu ödediği ancak müvekkili şirketin borcunu ödemediği şeklinde yorumlandığı, her ne kadar müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 10.12.2012 tarihli protokol düzenlense de senedin düzenleme tarihi işbu protokolün düzenlendiği tarihten sonraki bir tarih olduğu, bu sebeple de ispat yükü davacıya ait olup senedin rızası dışında elinden çıktığını ispatlaması gerektiği, yerel mahkemenin gerekçesinin anlaşılabilir nitelikte olmadığı bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacının davaya konu senetten dolayı sorumluluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu senedin incelenmesinde; 25.04.2013 tarihinde keşide edildiği, vade tarihinin 06.06.2013 olduğu, nakten ihdas nedenli, 27.409,0TL … … … Ltd.Şti lehdar, … Ltd.Ştinin keşideci olduğu, lehdar tarafından … … … Ltd.Şti ye ciro ettiği, … Bankasına tahsile verildiği görülmüştür.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı … şirketinin defter kayıtlarında davacının takip edildiği hesapta dava konusu senedin kaydedilmediği, senedin davalı … şirketinin ortağına olan borçlar hesabında kaydının yapılıp davalı … Şirketine ciro edildiğine dair bir kaydın tespit edilemediği, senedin keşide tarihi olan 2013 yılında davacı ve davalı ile diğer davalı şirketler arasında herhangi bir ticari alım satım ilişkisinin olmadığı davacı şirketin davalı … şirketinden dava tarihi itibariyle 30.718,09TL tutarında alacaklı olduğu davalı … şirketinin defter kayıtlarına göre ise dava tarihi itibariyle 10. 512, 74 TL alacağının olduğu belirlenmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle davacı tarafın dava konusu senedin davalıya verilen ve ödenen senetlerden olmadığını, rıza dışında alındığını ileri sürüp, 10.12.2012 tarihli ibranameye dayanmış olduğu, ibraname içeriğine göre bu tarih itibariyle davacı ile davalı … arasında herhangi bir borç alacak ilişkisinin kalmadığı belirtildiğine, alınan bilirkişi raporunda da 2013 yılında taraflar arasında herhangi bir mal alım satım ilişkisi olmadığı belirlendiğine, davalı tarafça dayanak olarak bildirilen 13.05.2014 tarihli protokolün de dosyaya sunulmadığı ve davalı tarafça yemin deliline dayanılmadığına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.873,31 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 469,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.404,31 TL harcın istinaf eden davalı … … …. alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 28/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”