Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1204 E. 2022/14 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2019
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
YAZILDIĞI TARİH : 08/02/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine Kayseri 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10276 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takibe konu 18/08/2018 tarihli çek incelendiğinde çek arkasında müvekkili şirkete ait kaşe olduğunu, alacaklı olan şahsın bu kaşeyi nereden temin ettiğini bilmediklerini, bu tür kaşelerin her zaman yaptırılmasının mümkün olduğunu, ayrıca şirket yetkilisi…’nın imzasının da olmadığını, sadece kaşe olduğunu, müvekkilinin çekte usulüne uygun cirosunun bulunmadığını cirantanın imzasının olmasının şart olduğunu, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek müvekkilinin takibe konu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; müvekkili tarafından kaşe bastırılması, temin edilmesi gibi bir hususun söz konusu olmadığını, davacı şirket yetkilisi…’nın icraya konu edilen çekte cirosu bulunan …’nın babası olduğunu, …’nın davacının evraklarını kullandığını ve şirket adına imza atmaya yetkili olduğunun bilindiğini, müvekkiline şirket kaşesini vurarak çeki veren …’nın şirket adına da imza atarak çeki verdiğini düşünerek, davacı şirketi borçlu olarak icra takibine eklediklerini, icra dosyasına da bir itirazın söz konusu olmadığını, dava dışı … ile yapılan görüşmelerde çekin kabul edildiğini ve ne zaman ödeyecekleri konusunda bir çok kez görüşmeler yapıldığını, müvekkili tarafından davacı şirketin zarara uğratılmasının söz konusu olmadığını bildirerek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; takibe konu çekte davacıya atfen basılı kaşenin olduğu ancak davacının imzasının olmadığı tarafların kabulünde bulunduğu, TTK’nun 788. maddesine göre çekin devrinin ciro ve teslimle mümkün olup, ciro, keşideci veya çekten dolayı borçlu olanlardan herhangi biri lehine de yapılabileceği, bu kimselerin çeki yeniden ciro edebileceği, aynı Kanun’un 790. maddesine göre cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı, 6098 sayılı TBK’nun 15. maddesine göre ise, imzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılmasının zorunlu olduğu, el yazısı ile atılacak imzanın şekli konusunda yasada hüküm bulunmadığı, kişi kendisine özgü belli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını bizzat el yazısı ile yazmak suretiyle de imza atabileceği, ancak borçlu, ad ve soyadını yazarken imza atmayı amaç da edinmesi gerektiği, takip ve dava konusu edilen keşidecisi ….olan, 10/08/2018 keşide tarihli 100.000,00-TL bedelli çekin arka kısmında davacı…. kaşesinin basılı olduğu ancak şirket yetkilisinin ciro imzasının bulunmadığı, davacı şirketin yetkili imzasının bulunmadığı bir çekten dolayı borç altına sokulamayacağı, her ne kadar icra takibine itirazda bulunulmamış ise de, davacı şirketin yetkili temsilcisinin imzasının yer almaması nedeni ile sadece kaşe dikkate alınarak, borçtan sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılmakla, davacının davasının kabulüne, davacının Kayseri 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10276 Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar kesinleştiğinde icra takibinin davacı şirket yönünden iptaline karar verilmiş hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili; davacı şirket yetkilisinin resmiyette… iken …’nın fiili yetkili olarak hareket ettiğini, şirket isminin …. olması nedeniyle de bu durumun piyasada hiç dikkat ve şüphe çekmediğini, davacı şirketin açıkça kötü niyetli olarak hareket ettiğini, TMK md 2 de açıkça belirtildiği üzere hukuk düzeninin hakkın kötüye kullanılmasına imkan vermediğini, davacı şirketin eylemlerinin kül halinde değerlendirildiğini iyi niyetten uzak işlemler olduğunu, şirket yetkilisi izlenimi verilen …’nın kendi adına piyasaya yüklü miktarda borçlandığını, bu eylemlerini şirket adına gibi gösterdiğini ve daha sonra da konkordato talep ettiğini, haksız davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; takibe konu çek nedeniyle davacının davalıya borcu olup olmadığı, hususuna ilişkindir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, takibe ve davaya konu edilen çekteki ara ciranta sıfatıyla kaşe bulunmasına rağmen şirketi borç altına sokacak şekilde usulüne uygun cirosunun bulunmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, çekin devri ciro ve teslimle veya alacağın temliki ile mümkün olup, somut olayda davacı şirketin çekin arkasında kaşesi varsa da, imzasının bulunmadığı, böylece davacının usulüne uygun bir cirosundan bahsetme olanağı olmadığının anlaşılmış bulunmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.831,00TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile bakiye 5.123,25 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 26/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”