Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1168 E. 2022/125 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2017
ESAS NO :…

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili ; müvekkili şirketin davalı şirketten KDV hariç 75.000-Euro bedelle üç adet … .. … satın alma hususunda davalı şirket yetkilisi … ile şifahi olarak anlaşma yaptığını, müvekkilinin anlaşmaya uygun olarak 05/06/2007 tarihinde makinelerin bedeli olan 75.000-Euro’yu davalı şirketin … İzmit şubesindeki …. nolu Euro hesabına eft yoluyla gönderdiğini, 27/06/2007 tarihinde …’ün müvekkili şirketi arayarak yurt dışından gelen makinelerin gümrükte olduklarını, ancak KDV ve gümrük işlemleri için 27.000-TL daha ödeme yapılmasını istediğini, müvekkilinin de yine davalının banka hesabına 27/06/2007 tarihinde eft ile 27.000-TL gönderdiğini, 01/07/2007 tarihinde davalının müvekkiline 1 adet … marka, 15.000-Euro bedelli makineyi gönderdiğini, ancak diğer iki makineyi göndermediğini, ayrıca teslim edilen makineye ilişkin faturayı da vermediğini, teslim edilen makine bedeli mahsup edildiğinde müvekkilinin 60.000-Euro ve 27.000-TL alacağının bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 60.000-Euro ve 27.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; üç köşeli bir hukuki ilişki olan havale işleminin, içeriğinde açıklama bulunmaması halinde mevcut bir borcun ödemesi amacıyla yapıldığının karine olarak kabul edildiği, davacının dosyaya ibraz ettiği banka ödemelerinin sipariş verilen mallara karşılık avans olarak yapılan ödemeler olduğunun yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, davalı tarafın ticari defterlerinin temin edilemediği, davacı taraf delillerinde münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine dayanılmadığı gibi, davacı tarafın kapanış onayı da yapılmamış olan ticari defterlerinin tek başına kesin delil olarak kabul edilmeyeceği gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ
Davacı vekili; gerekçeli karar ve muhtıranın aynı tebligat evrakının içinde gönderildiğini, gerekçeli karar ekinde muhtıranın görülmediğini, ek karar ile muhtıra çıkarıldığından haberdar olunduğunu ve hemen istinaf karar harcının yatırıldığını belirterek ek kararın kaldırılarak istinaf isteminin incelenerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, müvekkilinin davalıya makine alımı konusunda avans ödemesi yaptığını, davalının edimini kısmen ifa ettiğini, müvekkilinin ticari defter kayıtları ile alacağının sabit olduğunu davalının ticari defter kayıtlarını ibraz etmediğini, bilirkişi raporu ve banka EFT Makbuzundaki meşruhat ile ödemenin sabit olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; satım bedeli olarak düzenlenen takibe ve davaya konu EFT İşleminin avans olarak verildiği ve mal tesliminin gerçekleşmemesi nedeniyle bedelsizlik iddiasının usulüne uygun delillerle kanıtlanıp kanıtlanamdığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, şifahi satım sözleşmesi uyarınca yapılan avans ödemesi karşılığında, sözleşme konusu bir kısım malın teslim edilmediği iddiasıyla, teslim edilmediği belirtilen mallara ilişkin avans ödemesinin iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından 44.40 TL istinaf karar harcının yatırılmaması nedeniyle mahkemece 18.04.2019 tarihinde davacı vekiline istinaf karar harcı ile yatırmak üzere HMK’nın 344. Maddesi gereğince bir haftalık kesin süre verilmesini içerir muhtıra çıkartılmış, bu muhtıra 31.03.2019 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiştir.
Mahkemenin 18.04.2019 tarihli ek kararı ile, davacı vekilinin bir haftalık kesin süre içerisinde istinaf karar harcını yatırmamış olması nedeniyle HMK’nın 344.maddesi gereğince davacı tarafın istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili ek karara karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde istinaf karar harcını süresinde yatırmış olduğunu bildirmiştir.
Ek karara ilişkin davacının istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nın 345’inci maddesinde “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır” düzenlemesine yer verilmiş; aynı Kanun’un 346. maddesinin 1. fıkrasında, “İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344. maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.” hükmü, aynı maddenin 2. fıkrasında da, “Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.” hükmü düzenlenmiştir.
Söz konusu yasal düzenlemelere göre somut olaya bakılacak olursa;
Mahkemece, 15/09/2014 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, istinaf talebinin reddine dair 18/04/2019 tarihli ek karar verilmiş, davacı iş bu ek karara karşı da istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
18/04/2019 tarihli ek kararla “Davacı şirket vekili Av. …’a gerekçeli karar evrakının 24/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından hükmün 25/04/2019 tarihinde istinaf edildiği, anlaşılmıştır.
İstinaf başvurusu sırasında harç ve giderlerin yatırılmasını düzenleyen HMK’nın 344/1. maddesi gereğince, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harç ve giderlerin ödenmesi gerekir, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
Somut olayda, istinaf eden borçluya gönderilen gerekçeli karar tebliğine dair tebligata ek olarak “istinaf maktu harcını tebliğden itibaren 7 gün içinde yatırmanız, aksi halde istinaf talebinden vazgeçmiş sayılacağınız ihtar olunur.” meşruhatının da eklenmiştir. İlk derece Mahkemesinin gerekçeli kararına ek olarak gönderilmiştir. İstinaf başvuru süresi HMK. 345. Maddesi hükmü gereğince; istinaf yoluna başvuru süresi ilamın taraflara usulüne uygun tebliği ile başlar. Usulüne uygun gerekçeli karar tebliğ edilmeden eksik harcın tamamlanması için muhtıra çıkarılmasının hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgenin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez. Dolayısıyla, bu tebligat anılan Kanun hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmemiş olsa dahi, buna dayanılarak istinaf eden vekilinin hükmü istinaf etmekten vazgeçmiş sayılmasına olanak yoktur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İkinci Dairesi tarafından verilen 14.10.2008 tarihli …/Türkiye davasına ilişkin kararda; yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinden mahrum bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (A.İ.H.S.) 6/1. maddesinin ihlali olarak kabul edilmiştir. Bir iç hukuk kuralı haline gelen A.İ.H.S. ve buna dayanılarak verilen bu karar da göz önüne alındığında, hak kaybının önüne geçilecek şekilde değerlendirme yapılması olayın özelliğine daha uygun düşmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 22.07.2009 gün ve 2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamı, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2020/7484 esas 2020/9424 karar sayılı ilamı).
Açıklanan bu durum karşısında anılan muhtıranın gerekçeli karar tebliğ edilmeden gerekçeli karara ek olarak tebliğ edilmesi geçersiz olduğundan 6100 sayılı HMK.’nun 344. maddesinde, “başvurunun yapılmamış sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek dosyanın esasına yönelik yapılan inceleme sonucunda;
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle davacı yanın havale işleminin bir ödeme aracı olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmesine, aksinin iddia edilmesi halinde, bir başka ifade ile havalenin avans olarak yapıldığı ancak karşılığında mal teslim edilmediğinin iddia edilmesi halinde ispat yükü malın teslim edilmediğini iddia eden yana düşmesine, TBK’nın 207. maddesi uyarınca davacının, davalıya, mal alımı için avans ödemesi yaptığının usulüne uygun delillerle ispatının gerekmesine, aslolanın peşin satış olup satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu, ödeme aracı olan havalenin borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği ve aksini iddia eden ve havalenin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği ve mal teslim edilmediğini iddia eden davacı tarafından bu durumun yazılı delillerle ispatı gerekmesine, ispat yükü kendi üzerinde olan davacının havalenin avans olarak düzenlediği ve borçlu olmadıklarını ispat edememiş olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70TL harçtan peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nun 333.maddesi gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 15/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”