Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1151 E. 2021/2182 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2019
ESAS NO …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili aleyhine davalılardan temlik alacaklısı … tarafından icra takibi başlatıldığını, davaya konu bonoda düzenlenme yeri olmadığı gibi cironun da süresinde olmadığını kambiyo senedi vasfına haiz bir senet bulunmadığını, dolayısıyla icra takibinin de hukuka uygun olmadığını, senedin vade tarihinden sonra süresinde yapılmayan ciro ile bononun kambiyo senedine özgü yolla icra takibine konu yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, bedelsiz senedin tedavüle sürüldüğünü, üstelik senedin arkasına kısmi ödeme şerhi düşülerek inanç kuvvetlendirilmeye çalışıldığını, 3. şahsa ciro marifetiyle de iyiniyetli 3.kişi yaratma çabası içerisine girildiğini, taraflar arasında senet tanzimini gerektiren hiç bir alacak/borç ilişkisi mevcut olmadığını belirterek müvekkilinin Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2014/23330 sayılı takip dosyasındaki takip dayanağı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile senedin, takibin iptalini ve asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılara usûlüne uygun dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmış, davalı davaya cevap vermemiş, davalılardan …’nin duruşmadaki beyanında, davacının kendisinden borç para istediğini, borç para verdiğini ve karşılığında da dava konusu senedi düzenleyip verdiğini, daha sonra da 5.000,00 TL. kısmi ödeme yapıldığını, geri kalan borç için de takip başlattığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili duruşmadaki beyanında, senetteki yazılı unsurların aksini davacının senetle ispat etmesi gerektiğini beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; dava ve takip konusu belgede zorunlu unsurlardan “tanzim yeri” bulunmadığı kambiyo senedi vasfı bulunmadığı, zorunlu unsurları eksik olan senedin, adi yazılı belge hükmünde olduğu, davacının senet altındaki imzayı kabul edip, inkâr etmediği, bu durumda ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, davacının düzenlediği 20.06.2014 vade tarihli, 55.000,00 Türk lirası bedelli, alacaklısı … olan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dava konusu senedin, temlik yolu ile davalı …’a geçmiş olup, tanzim tarihi bulunmayan kambiyo senedi vasfını taşımayan adi senet niteliğinde olan senede dayanarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin itirazsız kesinleşmesi de senedin bu niteliğini değiştirmeyeceği, bu nedenle, senedin ciro yoluyla el değiştirmesi ile senetteki hakların da devredilmesinin de mümkün olmadığı, senetteki hakların devredilmesi ancak alacağın temliki ile söz konusu olup, bunun için de yazılı bir temlik sözleşmesinin bulunması gerekeceği, davalı …’a yapılmış usûlüne uygun bir temlik bulunmadığı ve senedin arkasında davalı …’a yapılan cironun da alacağın temliki niteliğini taşımadığı, dava konusu senet nedeniyle davacının davalı …’a borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği menfi tespit davalarında alacağının varlığını ispat yükü alacaklı olan davalı tarafa ait olması kural ise de, davacı vekilinin dava dilekçesinde takip ve dava konusu bononun kurulacak bir ilişkinin temeli teminatı olarak müvekkilinden alındığını, fakat bedelin müvekkiline ödenmediğini ve bononun iade edilmediğini, bedelsiz bononun piyasaya sürüldüğü iddiası karşısında ispat yükünün yer değiştirdiği ve davacının davalı …’ye yemin teklif edip etmeyeceğinin sorulduğu, davacının yemin teklif etmediği gerekçesiyle davanın davalı … yönünden kabulü ile, Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/23330 sayılı dosyasında davacının davalı …’a borçlu olmadığının tespitine, davalı … yönünden ise reddine karar verilmiş, hükme karşı davalılardan … ve davacı vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; davanın diğer davalı … yönünden reddine karar verilerek ispat yükünün müvekkiline yüklenmesinin ve tazminat isteminin reddi kararının yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın her iki davalı yönünden de kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; senedin kambiyo senedi olduğunu yetki kaydında gösterilen yerin tanzim yeri olarak kabul edilmesi gerektiğini, senet altındaki imzanın inkar edilmediğini, müvekkilinin ciro yoluyla hamil olduğunu, mahkemenin temlik sözleşmesini aramasının hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; takibe ve davaya konu senedin kambiyo senedi vasfında olup olmadığı burada varılacak sonuca göre mahkemenin görevli olup olmadığının tayini hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine konu imzası inkar edilmeyen ödünç işlemi nedeniyle düzenlenen adi senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Takibe konu senedin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nun 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun’un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir.
Öte yandan, keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden, TTK’nun 776/1-f maddesinde öngörülen koşulu taşımayan bu belgeye dayanarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması da mümkün değildir.
Somut olayda, takibe ve davaya dayanak senet aslında, lehdar hanesinde takip alacaklısının isminin yer aldığı görülmüş ise de, senedin düzenleme yeri içermediği, düzenleyenin adının yanında herhangi bir idari birimin bulunmadığı anlaşılmış olup bu haliyle dayanak senet kambiyo senedi vasfında değildir.
Belirtilmelidir ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3.maddesinde, “Türk Ticaret Kanunun da düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu” belirtilmiş, aynı yasanın 4.maddesinde ise, “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Ticaret Kanunun da düzenlenen uyuşmazlıkların ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı ” düzenlenmiştir.
TTK’nın 5. maddesinde ise, “(1)Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
O halde, ilk derece mahkemesince, dayanak senette düzenleme yeri bulunmadığından, yine dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 23/10/2012 tarihinde açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Somut olayda, tarafların tacir sıfatına haiz olup olmadıkları, ödünç verme işleminin ticari bir iş olup olmadığının belirlenerek düzenlenen senedinin kambiyo senedi vasfı bulunmayıp, senedin adi senet hükmünde olduğu da gözetilerek 6100 sayılı HMK.nin 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin davaya bakmakta görevli olması hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilerek, 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince de mahkemenin görevli olmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceğinden, mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile HMK’nin 353/1.a.3.maddesi gereğince kararın kaldırılarak bu hususta karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş, kaldırma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin istinaf itirazları şimdilik incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/500Esas 2019/80Karar sayılı 04/02/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.nın 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/(1).a. Maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”