Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1134 E. 2022/230 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1134 – 2022/230

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2019/1134 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/230

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/01/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/586 E 2019/6 K

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 06/09/2013 tarihinde tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde bir distribütörlük sözleşmesi bağıtlandığını, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini yerine getirirken davalı yanca 01/04/2017 tarihinden itibaren sözleşmenin feshedildiğini bildirildiğini, ilgili 10.6. sayılı maddesinde belirtilen herhangi bir kusur veya sözleşmeye aykırılığa dayanmaksızın taraflara fesih hakkı veren bir madde olduğunu, müvekkilince fesih tarihine kadar sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerin eksiksiz bir biçimde ifa edildiğini, sözleşmenin müvekkilinin kusuru olmaksızın sona ermesinin ardından kendisine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 122’de tanınan portföy tazminatı ve TTK m. 123’e dayanan sözleşme sonrası (1 yıllık) rekabet yasağı karşılığı tazminat/bedel/ücret ödenmediğini, belirterek T.T.K.’nun 122/2 maddesi uyarınca bilirkişilerce hesaplanacak olan portföy tazminatının kısmi dava yoluyla şimdilik 10.000 TL.’lik bölümünün, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca işletilecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmenin sona ermesinden itibaren başlayan bir yıllık süre boyunca (01/04/2014 ile 01/04/2018 tarihleri arasında) sözleşmenin 1.4. Maddesindeki sözleşme sonrası rekabet yasağına tabi olması karşılığında müvekkiline T.K.’nun 123/1 maddesi gereği ödenmesinin kanunen zorunlu olmasına karşın sözleşmede belirlenmemesi sebebiyle bilirkişilerce hesaplanacak olan tazminatın kısmi dava yoluyla şimdilik 10.000 TL.’lik bölümünün, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun’un 2. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca işletilecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, 10.000-TL sözleşme sonrası rekabet yasağına tabi olması karşılığında kanunen ödenmesi zorunlu olan tazminat ile 10.000-TL portföy tazminatı talebi ile açılan davayı ıslah ederek toplam 310.000-TL’ye yükseltmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; dava konusu sözleşmenin süresinin sona erdiğini ve sözleşme hükümlerine uygun olarak sözleşmenin yenilenmeyeceği ihbarının yapıldığını, … ürünlerinin satılacağı müşterilerin müvekkili tarafından belirlendiğini, tüm reklam ve pazarlama faaliyetleri tamamen müvekkil … firması tarafından yürütüldüğünü, davacının distribütörlüğüne başladığı 06/09/2013 tarihi ile davacının distribütörlüğünün sona erdiği 31/03/2017 tarihleri arasında davacının bölgesinde …’nin bölge ve ülke genelindeki satış gelişiminin dışında olağanüstü bir gelişme yaşanmadığını, bu nedenle tacir olan taraflar arasında sözleşme serbestisine uygun şekilde imzalanmış ve sona erdirilmiş bir distribütörlük sözleşmesi karşısında tazminat ve bedel talep edemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporları doğrultusunda; taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi ve uygulamalara göre sözleşmenin niteliğinin distribitörlük sözleşmesi olması, tek satıcılık sözleşmesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmaması karşısında davacının TTK 122 ve 123 maddeleri gereği tazminat talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; Mahkemenin heyet halinde karar vermesi gerekirken tek hakimle karar vermesinin usuli eksiklik olduğunu, 20.000 TL müddeabihle açılan davanın 30/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 310.000 TL’ye yükseltilerek ıslah edildiğini, 4.955,00 TL ıslah harcı ödendiğini, bu noktadan sonra 300.000 TL’lik heyetle görülme sınırının üzerine çıkmış olan davanın heyetle görülmesi zorunlu olan bir davaya dönüştüğünü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 122’de tanınan portföy tazminatı ve TTK m. 123’e dayanan sözleşme sonrası (1 yıllık) rekabet yasağı karşılığı tazminat/bedel/ücret ödenmediğini, bunun üzerine davacı … Pazarlama 22/06/2017 tarihinde Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı 2017/586 E. Sayılı kısmi dava ile TTK m. 112’ye dayanan portföy tazminatı (10.000 TL) ve TTK m. 123’e dayanan sözleşme sonrası rekabet yasağı karşılığı tazminat/bedel/ücret’in (10.000 TL) kendisine ödenmesini talep ettiğini, müvekkilinin bir yıl boyunca bu pazarda iş yapmamayı taahhüt ettiğini, bunun karşılığında kendisine hiçbir ödeme yapılmadığını, bu ödemenin yapılmasının kanuni bir zorunluluk olduğunu, bu tazminatın müvekkilinin sözleşme kapsamında çalışırken kazandığı ücret, prim ve diğer kazandırmaların bir yıllık ortalaması tutarında olması gerektiğini, ne karara esas olan bilirkişi raporlarında, ne bunların alıntılanmasından ibaret olan karar gerekçesinde bu talebe ilişkin hiçbir inceleme ve gerekçe bulunmadığını, bu talebin davanın esaslı unsurlarından olup hiçbir şekilde incelenmeksizin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, pörtföy tazminatının reddine yönelik gerekçenin de eksik ve hatalı olduğunu, mahkeme bilirkişi raporlarında bu hususta inceleme yapılmasını talep etmiş, iki bilirkişinin de bu konuda tamamen sessiz kalması üzerine açık itirazlara rağmen davanın reddedildiğini, davanın tamamen reddi halinde avukatlık ücret tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre 2.725 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 24.550 TL nispi harca hükmedilmesi yasaya ve usule aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki distrübütörlük sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip edilmediği ve buradan varılacak sonuca göre davacının denkleştirme tazminatı alacağı (portföy tazminatı) ve rekabet yasağı karşılığı tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; hukuki niteliği itibariyle bayilik sözleşmesinin haklı sebeplerle feshedildiği iddiasına dayalı portföy tazminatının ve rekabet yasağı karşılığı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın yapılan incelemesinde; davacı tarafça, davacı şirketin 06/09/2013 yılından itibaren davalı şirketin distribütörlüğünü yaptığını, davalının 01/04/2017 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin sona ereceğinin ihtar edildiğini, sözleşme kapsamında TTK 122 Maddesi gereğince müşteri portföy tazminatı talebiyle eldeki davanın açıldığı, açılan dava ile şimdilik 10.000,00 TL müşteri portföy tazminatının davalıdan alınmasının talep ve dava edildiği, daha sonra 30/03/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 310.000,00 TL’ye yükseltilmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı, kısmi dava olarak açtığı davasını ıslah ederek ve talebini 30/03/2018 tarihli ıslah dilekçesini harçlandırarak 310.000,00 TL ‘ ye yükseltmiştir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 18.06.2014 tarih, 6545 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile değişik 5. maddesinde ”…Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır…” hükmü düzenlenmiştir.
O halde, somut uyuşmazlıkta, davadaki talep ve dava değeri gözetildiğinde, davanın heyet halinde görülüp karar verilmesi gerekirken tek hakimle hüküm tesisi cihetine gidilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu hukuki gerekçelerle, mahkemenin teşekkülüne dair dava koşulu gerçekleştirilmeden yargılamaya tek hakimle devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesi kararının esası ve davacı yanın diğer istinaf itirazları incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/586Esas, 2019/6Karar sayılı ve 03/01/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”